Temel anasını görmesin!..

Temel ile Dursun idama mahkum olmuşlar.

İnfazdan önce, görevli Temel’e sormuş:
“Son isteğin var mı?”

Temel, annesini görmek istemiş.

Görevli, “Çağırın anasını gelsin” diye emir vermiş.

Dursun’a dönüp, “Senin son isteğin var mı?” diye sorunca, Dursun:
“Temel anasını görmesin!..” demiş.

Mersin’deki limanda tutuklu bulunan masum makarna için çok sayıda şikayet dilekçesi verilmiş.

Neyin şikayeti?

İntikamın şikayeti! Kıskançlığın, çekememezliğin, cehaletin şikayeti!..

Zavallı masum makarna iftiraya uğrayıp limanda eziyet çektikten sonra nasıl olsa bırakılacak.

Peki, kim ne kazanacak bu işten?!.

Kimse…

O halde derdiniz nedir?

Temel anasını görmesin!..

Antep’te mektupçuluk çok eski bir intikam alma, kıskançlık yöntemidir.

Mektupçular dünyanın en rezil, aşağılık insanlarıdır.

Mektup yazarlar ama imza atmazlar! Yalanla, dolanla, iftirayla bezedikleri mektuba imza atabilirler mi?İmza atacak olsalar zaten insan sınıfına girerler. Ama öyle bir iddiaları olamaz ki!..

Antep’in hala yaşayan aşağılık mektupçuları vardır.

Bunlar ölünce iş biter mi?
Hayır!
Yenileri, daha beterleri çıkar piyasaya!..

Yani, sanayiciler, iş insanları bunlara taviz vermeden, bunlarla mücadele ederek yaşamaya alışmalılar!..

Acımak samimiyet midir?

Trump’ın Suriye’ye gönderdiği 59 Tomahawk’ın neleri tahrip ettiği daha doğru dürüst tartışılmadan ortaya Kuzey Kore sorunu çıktı.

Çılgın Kuzey Koreliler’in, “Amerika’yı dümdüz ederiz!” tehdidini nasıl algılamak lazım?

Bir bildikleri mi var?

Korkudan mahalle ağzı mı kullanıyorlar?

Suriye meselesine dönersek…

Bu konuda en iyi tahlili Trump’ın rakibi Hillary Clinton yaptı:

“Kimyasal gazla hayatlarını kaybeden masum çocuklara, masum bebeklere Donald Trump’ın yüreği dayanamamış,  çok üzülmüş. Ama aynı Trump, onlara Amerika’ya ayak basmayı yasaklamıştı! Haa, şöyle mi anlamak lazım? Daha önce Suriyeli masum insanlara acımıyordu, ancak gazla öldürülünce acımaya başladı!..”

Gördünüz mü başımıza gelenleri!..

Trump, Suriyeliler’i acıyarak seviyor!..

Allah Allah..

Bu laf bana bir yerden çok tanıdık geldi!

Merhum Ömer Bey amca (Köylüoğlu) kaç kere bana söylemişti:
“Oğlum bu Antepliler adamı acıyarak sever!..”