Denizde av yasağı, karada siyaset ucuzluğu...

YAYINLAMA: 17 Nisan 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 17 Nisan 2017 / 20.00

Denizlerimizde gırgır ve trol yöntemi ile balık avı yasağı başladı. Başka bir ifadeyle balıkların yumurtalarını bırakma zamanı geldi... Balıklar; 1 Eylül'e değin Karadeniz, Marmara ve Eğe'de; 15 Eylül'e değin de Akdeniz'de artık özgürler... İstedikleri yerde yumurtlayıp nesillerini sürdürecekler.
Sürdürecekler de acaba bizler balıklara yaşama/yumurtlama alanları sağlıyor ya da yaratıyor muyuz?
Kocaman bir hayır!..
Ama Allah var, doğrusunu yazalım/söyleyelim; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik av yasağının başlamasıyla birlikte balıkçıların dikkatini çeken her zamanki açıklamayı yaptı.
Daha doğrusu yasak duyurusunu...
Önceki yıla oranla, dün sona eren sezonda hamsi hariç diğer balık türlerinde daha bir bereketlilik yaşandığına işaret etti Bakan Çelik... Ancak geleceğe yönelik umut verici bir balık bolluğundan söz etmedi.
"Böyle gelmiş, böyle gider" örneği bir anlayış mı acaba?
Bize göre; Bakan Çelik, denizlerimizde yaşayan balık türlerinin eski sayısına ulaşması için yapılan çalışma -tabii ki varsa- bilgi vermeliydi.
Ya da av yasağından yakınmalar ve yeniden düzenlenmeler konusunda bakanlık görüşünü belirtebilirdi.
Belki başka bahara... Neyse...
Balık avı yasağının mevsimsel/sezonluk düşünülmesi elbette isabetli bir karar... Ancak, bu uygulamanın yeterli olmadığı av sezonunda avlanan balık miktarından anlaşılıyor.
Bir de; balık türlerinin giderek azalması sorunu var bu konuda...
Üç yönden denizlerle çevrili bir ülkede yeterli balık üretilemiyor/avlanamıyorsa, ya da denizdeki balık nesli/türü giderek azalıyorsa demek ki; uygulamada bir aksaklık var. Yasak olan dört, dörtbuçuk aylık sezonda gırgır ve trol yöntemiyle balık avı yasağı getiriliyor.
Nedeni?..
Trol olsun, gırgır olsun; av sırasında balık yuvaları bozuluyor, tahrip oluyor.
Hemen, bu sistemin/uygulamanın yanlış olduğunu belirtelim. Yani, mevsimsel av yasağı balık türünün sayısal artması ve miktarının yeterlilik kazanması için yeni yöntemler aranmalı...
Bize göre; "yıllık gezici yasak alan" uygulamasına geçilmeli...
Şöyle ki; denizlerimizde -aralıklı olarak- belli alanlar, yıldan yıla-yıla değişmek üzere balık avına yasak ilan edilmeli... Balık türleri bu alanlarda bir yıl boyunca yumurtlayıp üremeli...
Bu alanlarda bir yıl boyunca av yasağı getirilmeli...
Böylece hem tür, hem de miktar açısından artış olacağını umarız. Bugünün uygulamasında balık türleri her av mevsiminde tahrip ediliyor, çoğalmasına fırsat tanınmıyor.
Bu, bizim görüşümüz.
Denizlerimizde bölgesel balık avı yasağının başlamasıyla birlikte balıklar yıl boyunca bir oradan, bir buraya kaçarak yaşama derdinde olmayacak...
Balıklar bir oh çeker belki...
***
Aylar önce başlayan ve siyasetçilerin diline doladığı anayasa değişikliği halkoylaması dün gerçekleştirildi. Neydi o, sanki bir genel seçim yapılacakmış gibi partilerin anayasa halkoylamasındaki çekişmeleri?
Her siyasetçi aklına geleni söyledi
Birbirini karalama yarışı günlerce sürdü. Bu uğurda partilerin genel başkanları, bakanları, milletvekilleri düştüler yollara...
Neymiş, yeni anayasa...
Tamam da size ne oluyor? Konu, partisel bir rekabet, ya da seçim kazanma değil ki...
Bırakın da yurttaş kararını düşünüp kendi versin...
Şükür, halkoylaması da arkada kaldı.


Denizde av yasağı, karada siyaset ucuzluğu...