Demokrasi mi?.. Hemen!..

YAYINLAMA: 20 Nisan 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 20 Nisan 2017 / 20.00

Demokrasi tarihimiz seçim hileleri, yanlışlarıyla dolu dolu yaşandı, yaşanıyor da...
Ama böyle gelmiş böyle gidiyor diyemeyiz.
Cumhuriyet'in ilk döneminin siyasal iklimine ters düşüp kapanan Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası ile Serbest Cumhuriyet Fırkası, Kurucu Atatürk'ün demokrasi denemesi olarak tarihe not düştü.
İkinci Büyük Savaş sonrasının getirdiği koşullar karşısında "Milli Şef" olmasına karşın; demokrasi cephesini tercih eden Kurtuluş Savaşı ve Lozan Kahramanı İsmet İnönü "Çok Partili Dönem"e 3. kez geçiş kararı vererek Türk toplumunun önünü açan "Demokrasi Kahramanı" olarak kabul ediliyor
Amaa!..
1946 yılında CHP ve DP'nin katılımıyla yapılan seçimlerde yaşanan sandık hileleri demokrasi döneminin ilk yüzkarası oldu. Bunda, işbaşındaki CHP hükümetine mahçup düşmemek isteyen dönemin mülki yöneticileri ile partinin alt kademe kadrolarının işgüzarlığı vardı. Dahası suçu vardı.
Tabii ki, seçim sonucu tartışma, öfke ve yurttaşlar arasındaki diyaloğu zedeledi.
14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan genel seçimde -işte bu nedenle- DP sandıktan kahir bir çoğunlukla işbaşına geldiğinde ülkede "Demokrasi Zaferi" yaşanıyordu.
Bu sonuçun, 1946 seçiminde yaşanan/yapılan sandık hilelerinin tepkisi olduğu da aşikârdı.
Yurttaş, oylarıyla ülkeye demokrasiyi getirdiği için mutluydu. DP, devlet gemisini teslim almış, Celal Bayar, Adnan Menderes ve arkadaşları kaptan köşkünden ülkeyi yönetiyorlardı artık.
Sanayide, tarımda, ulaşımda yatırımlar birbirini izliyor, kalkınıyordu.
"Nurlu ufuklar " yolculuğu başlamış, "her mahallede bir milyoner" olacak, yurttaş mutluluğu yakalayacaktı.
Ama olmadı, maalesef.
DP ilk seçim sarsıntısını 1957'de yaşadı. Yapılan genel seçimde -öncekilere göre- DP büyük oranda güven kaybetti. Bu seçim sonuçları alınırken olaylar oldu. Seçime gölge düştü.
Gaziantep'te seçimi; 700 oy farkla CHP'nin kazandığı ilan edilmişken, gece
köylerden geldiği bildirilen 1000 oyla DP'nin kazandığı duyuruldu.
Olaylar oldu.
O gece Adliye binasında -nedense- yangın çıkıp oy pusulaları yanınca DP'nin seçimi kazandığı kesinleşti.
Bu da, demokrasinin aldığı ikinci sandık yarası, oyunu/hilesi oldu.
Daha sonrasını az-çok hepimiz biliyoruz.
"Darbeler Dönemi..." Askeri ve de sivil darbeler...
***
Gelelim bugüne...
Tarih denen şaşmaz rehberden ya da pusuladan yararlanmıyor; -işimize gelmediğinden olacak- kendimize hiç ders çıkarmıyoruz.
Toplumsal ve de siyasal anlamda öncelikle bunda anlaşmalıyız.
Öyle bir anlayış var ki, nice fedakarlıklarla edindiğimiz ve ülkemize diktiğimiz, meyve vermesini özlemle beklediğimiz "demokrasi ağacı"nı ; her gelen iktidar yerinden söküp başka başka yerlere dikiyor. Bu ülkenin yurttaşları da gerçek anlamda demokratik düzeni yaşamak için özlemini sürdürüp ömür tüketiyor.
***
Son halkoylaması...
Tam bir "genel seçim" havasında yaşandı. Oysa, "seçim" diye bir şey yoktu ortada... Sadece ülkenin temel yasası "Anayasa"nın kimi maddelerinin değişikliğinin kabulü ya da reddi oylaması yapılacaktı.
Peki ne oldu?
Birlikte yaşadık ve gördük. Kimi partililer dağlara, ovalara, caddeler, yollara düştü, yine yüksek sesli hoparlörler kulakları çınlattı. Kafa şişirdi, anayasa değişikliğini sahiplendi. Sanki parti tüzüğü oylanıyor anlayışıyla oy verildi.
Sonuç; dün, 1957 seçiminde devlet radyosu daha seçim bitmeden gündüz saat 16.'da DP'nin kahir çoğunlukla kazandığı illeri duyurdu, bugün YSK dereyi geçerken at değiştireyim heyecanıyla halkoylamasına leke düşürdü.
Lütfen YSK'nın halkoylamasındaki karar ve tutumunu gördükten sonra dün ile bugün için değerlendirmeyi siz yapar mısınız?
Demokrasi mi?
Daha bekleyemeyiz. Hemen!..

Demokrasi mi?.. Hemen!..