Huzursuzluk ekonomiyi bozar!

YAYINLAMA: 12 Ocak 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 12 Ocak 2012 / 18.00

İş dünyasında başarılı olmuş insanların arkasında genellikle mazbut ve huzurlu bir aile yaşamı vardır. Böyle bilinir.

Bir süre öncesine kadar ülkede huzur olduğu için, sistem ve uygulama tartışmalı da olsa, ekonomi sürekli büyüyor, herkes tarafından beğenilip kabul edilmese de ekonomik veriler olumlu çıkıyordu.

Ama son zamanda huzuru kaybettik! Ekonomiyi de böyle giderse zora sokacağız!

                                                                                      ***

Bir ülkenin haber kanallarında günde 20 defa insanı heyecanlanlandıran ve tedirgin eden ‘Son Dakika’ haberi yayınlanır mı?

Olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki, taraflar birbirini o kadar ağır kelimelerle suçluyor ki takip etmekte ve anlamakta zorluk çekiyorsunuz!

Kerameti kendinden menkul bir bakan, TBMM’de muhalefet sıralarına hitaben, mimiklerinden nefret söylemi olduğu aşikar, şu sözleri sarfediyor: “Hiçbiriniz on para etmezsiniz!

Tepkiler karşısında özür dilemek zorunda kalınca da şöyle diyor: “Peki, on para edersiniz!

İşin garip tarafı da devlet bu sözlerin karşılığı olarak değerli bakana ayda 25 bin lira ödüyor.

                                                                                        ***

Türkiye’nin ve dış gündemi hiç bu kadar yoğun olmamıştı.

Hükümetin önünde Türkiye’nin kaderini etkileyecek hayati konular var. Böyle zamanlarda iktidar muhalefetle dirsek temasına geçer, söylemler yumuşatılır ve ülkenin geleceğini etkileyecek konularda ortak tavır arayaşına girilir.

Oysa yapılan tam tersi! Muhalefet liderinin bile ifade özgürlüğüne, iddialara göre yargı erkine müdahale ile gözdağı veriliyor!

Başbakanın tarzı değişik ama bilinmiyor da değil. Erdoğan sorunları ‘kriz siyaseti’ ile çözme maharetine sahip. Hep böyle yapıyor. Cumhurbaşkanlığının süresi konusu bile nerede ise son dakikada çözülmedi mi? Hiç taviz vermedi, ne dedi ise o olmadı mı?

                                                                                       ***

Suriye konusunda, daha ne oluyor, bizi ne ilgilendirir ki diyemeden Ortadoğu batağının içine daldık. Sonra birden durgunlaştık. Orada hala her gün dünya kadar adam ölüyor, ama Esad’a karşı sert söylemlere ara verdik!

Olan ekonomiye oldu. Özellikle Gaziantep ve bölge ekonomisi çok olumsuz etkilendi.

Başbakan Erdoğan’ın baştaki sert tavırlarından esinlenerek, Esad’ın çok kısa bir süre içinde gideceğini tahmin etmiştik. Ama, süre uzuyor ve gelecek iyice belirsiz bir hale bürünüyor.

                                                                                          ***

Yabancı basında sürekli Türkiye’nin resesyona gireceği yazılıyor.

Şu sıralarda dolar gemlenmiş gözüküyor ama başbakanın ‘finans lobisi’nden söz etmesi, “Onlara rahat hareket etme imkanı tanımayacağız” demesi, ortada ciddi bir rahatsızlığın olduğunu gösteriyor.

Siyaset ayrı ama ekonomi iyi yönetilmezse zaten bıçak sırtında giden dengeler bozulursa işin rengi değişebilir.

 

 


 

İstanbul ‘aşk’, İzmir ‘para’, Diyarbakır

‘barış’ demiş… Ya Gaziantep?

 

Penti Çorapları, Türkiye çapında anket gibi bir şey düzenlemiş. ‘Dilek ağacı’na bütün illerden 512 bin dilek bağlanmış.

Halkımız dileklerinde;

1. Aşk, 2. Sağlık, 3. İş, 4. Para, 5. Eğitim 6. Barış

birisini seçerek ‘Dilek Ağacı’na bağlamış.

Böylece, Türkiye’nin ‘Dilek Ağacı Profili’ ortaya çıkmış.

Örneğin, İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir, Adana, Antalya ‘aşk’ dileğinde bulunurken, İzmir ‘para’, Diyarbakır, Van, Hakkari, Şırnak, Bitlis, Batman, Elazığ, Manisa ‘barış’ demiş.

Şimdi merak ettiniz değil mi, Gaziantep’in dileği ne olmuş diye...

Ben hiç etmedim, çünkü yanıttan adım kadar emindim.

Gaziantep para, para, para dileğini bağlamış, ‘Dilek Ağacı’na.

Napolyon, kafasını mezarından kaldırabilse, “Vay be, benden betermişsiniz” derdi herhalde!..

 

 


 

 Bu ülkede şefaflık nedir bilinmiyor

Vatan Gazetesi’nin manşetinde dün Bülent Arınç vardı.

Lamı cimi yok! Milletin oy verip Meclis’e gönderdiği bir insanı hiçbir sebeple içeride tutmaya hakkınız yok” demiş.

Arınç’ın tarzının böyle olduğunu biliyorum ama gene de şaşırdım!

İktidarın en büyük savunucusu, ‘yandaş basın’ lakablı atv ve İstanbul Sabah Gazetesi’nin satışta olmasına şaşırdığım gibi...

Bir şeyler oluyor!

Başbakan’ın Cumhurbaşkanı Gül ile olan ilişkileri, sağlığı ve sanki AK Parti’de iki liderin etrafındaki insanların ‘yerini belirleme’ gibi bir duruma itilmiş olmaları ‘Bir şeyler mi oluyor?’ varsayımını güçlerdiriyor.

Bu varsayımlara net bir yanıt bulmak mümkün değil, çünkü bu ülkede ‘şeffaflık’ nedir bilinmiyor.

Hep tahmin etmek zorundasınız.

Bunun içindir ki Türkiye’de köşe yazıları ve tartışmalar hep netsizlikleri çeşitli yorumlarla netleştirmek üzerine yapılır.

Genelkurmay başkanını yargılayacak mahkeme bugün Türkiye’nin en çok tartışılan konularından biridir. Oysa, bunun yasalarımızda tartışılmayacak kadar net olması gerekmez miydi?

Yalnız bu değil, herşey böyle...

 

Huzursuzluk ekonomiyi bozar!