RECEBİN KAHVESİ

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bir büyük usta yazarı delikanlı günlerim de çok sever ve her gün onun yazısını gazetede okurdum. Hele hafta sonları yayınladığı yazısı, aslında bir mahalle kahvehanesinde geçmesine rağmen içeriği itibari ile siyasal dokunmaları barındırırdı.

Her hafta yayınlanan Pazar köşesinde Vatandaş Ahmet Efendi, Eczacı Bey, bir de Konsolos Beyvardı .
Ülke içindeki bazı sosyal konularıda barındıran bu yazı dizini, hafta sonları hem rahmetli babam hemde ben çok dikkatle okurduk. Kanımca Recebin Kahvesi adlı bu köşe yazısında Pazar günleri Burhan Felek hem okuru güldürür, hemde düşündürürdü. Bu günlerde yayınlanmış olsa belki o hallere takılabilirdi diye düşünmekteyim.

Burhan Felek, Istanbul Hukuk Mektebi’ni bitirmiş, hayatında sadece yazar ve gazetecilik mesleğini yapmış biri olarak tanımıştım. Kendisine bir kez Cağaloğlu’ndan Eminönü’ne giden bir dolmuşta karşılaşmıştım. Konuşması ve aracı kullanan şoföre nüktedan hitabından ve bilhassa gazetedeki köşe yazısının başında bulunan resminden tanımıştım.
Dolmuşta kendisini tanıdığımı, yazılarına hayran olduğumu söyleyerek sohbeti uzatmak istedim. O da bu sohbetten hoşdığını söyleyerek kendisine Ticaret Odası’na kadar eşlik etmemi istemişti. Babacan tavrı olan bu değerli insanın 1944 yılında Hint Masalları adlı seyahatname tarzında bir kitabı yayınlanmış, 1947’de de FELEKadlı bir hikaye kitabı çıkmıştı.

1974 yılında 26 senedir yürüttüğü Türkiye Gazetecliler Cemiyeti Başkanlığı sürecinde ŞEY-ÜL MUHARRİRİN ünvanı verilmiş tek gazeteci olduğunu hatırlarım.
Gazetecilik yaşamı boyunca bir ara meşhur Sinop Cezaevinde tutuklu hapis yatması, hem çalıştığı gazette Cumhuriyet’I, hemde okurlarını derinden üzmüştü.
Bu hapishane antic şehir kalesinden bozma bir hapishanedir. Milattan önce 700 yıllarında yapıldığı ve şehri koruma amacıyla inşaa edilen kalenin bir bölümü hapishaneye dönüştürülmesi 1887 senesine rastlar.
Aslında hapisaneden ziyade zindan olarak tanzim edilir. 1939 yılında çocuk hapishanesi için ek bir bina daha yapılır.
Tutuklu olarak kimler kalmış bu yerlerde diye düşünürsek: Kırım Hanı Devlet Giray, Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Ruhi Su, Zekeriya Sert el ve Burhan Felek gibi bir çok fikir insanları burada tutuklu kalmışlar. 1640 yılında Evliya Çelebi, Sinop Hapishanesi için seyahatnamesinde kaleme aldığı sözler şöyledir:
“Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı, her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçların dagardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun oradan mahkum kaçırtmak değil kuş bile uçurtmazlar.’’

Recebin Kahvesi’nde hem kağıt oyunu, hemde çeşitli türde tavla oyunları oynanırdı. Tavla ve oyun kağıdı ile birlikte bir küçük karatahta gelirdi masaya. Yanında bir küçük tebeşir, birde keçe parçası. Oyun sürecinde kazanan tarafların sayıları bu tebeşirle küçük siyah tahtaya yazılır, oyun bitince yazılanlar bu keçe ile silinirdi. Bunun adı ‘’Yaz Boz Tahtası’’idi.

2004 yılında Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi izleme listesinden çıkardığı Türkiye’yi, demokratik kurumların işleyişi konusunda yaz boz tahtası gibi tekrar listeye dahil etme kararı alması, ülkenin geldiği yeri anlatması bakımından çok önemlidir.
Ben bu kararı tanımıyorum demeniz ancak size bağlar, bütün Türk vatandaşlarını bağlamaz .Bütün ülke adına bir söz söylemek gerekirse, referanduma gitmen gerek diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.


RECEBİN KAHVESİ