Turizmi alfabe gibi belletmeliyiz

YAYINLAMA: 02 Mayıs 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 02 Mayıs 2017 / 20.00

Gezmeyen, görmeyen, okumayan ne bilir ki... Dün evden çıktım, tam ana caddeye ulaştığımda bir otobüs önümde durdu. Açılan kapılarından öğrenciler çıktı dışarıya... Bir neş'e ordusu, bir cıvıl cıvıl yaşam heyecanı...
Yurdu dolaşıyorlar otobüsle...
Hiç gördünüz mü bilemiyorum. Hani, yuvadan çıkıp uçuş yapacak yavru kuşların acemilikle karışık ilk heyecanı var ya, tıpkı onun gibi...
Öğrenciler Antalya/Finike'den otobüsle yola Karadeniz gezisine çıkmışlar.
Rize'de Ayder'i, Trabzon'da Sümela Manastırını ve Uzungöl'ü görmüşler, çok beğenmişler.
Samsun'u, Ordu'yu, Giresun'u, Tokat'ı görmüşler, ören yerlerini gezmişler.
***
Antalya'dan geliyorlar... Karadeniz'i çok sevmişler. Sordum; "Neden?" diye!
"- Çok farklı..." dediler.
Sonra bu farklılıkları ayrı ayrı söylediler. Yeni bir icat yapmış, yeni bir buluşu gerçekleştirmiş gibi; "Antalya çok sıcak oluyor. Karadeniz'in her yeri yemyeşil... İnsanları daha cana yakın..." dediler, çok görmüş, çok gezmişler gibi...
***
Gezmek ve görmek...
Eğitimin belki de daha etkin/etkili yönü/yanı...
Elbette ki okuyarak öğrenmek... Ama nazari olarak edinilen bilgileri yaşamak var ya...
İşte o zaman bilgi hazinesindeki zenginlik daha farklı bir değer ve güç kazanıyor.
Okumak, okuduğu konuyu görmek, yakından tanımak...
Turizmin ana amacı, tarifsiz güzelliği bu heyecanla başlıyor zaten.
Batı dünyasının en çok önemsediği konuların başında; önce kendi değerlerini görüp bilmek ve sahiplenmek geliyor.
Onların tarih algıları da bu noktadan başlıyor.
Önce yurdum, önce kendi yerel ve genel tarihim.
***
Fenikeli öğrencilerin heyecanına katılmamak ne mümkün... Yurdu il il, bölge bölge tanırken yaşamsal anlamda kendileri için bilgi atlası oluşturuyorlar.
İlk bilgi edinimleridir insan belleğinde en çok yer eden...
Bu bilgi edinimi hele de okul sıralarında olursa belleklerde nasıl bir yerleşim yapacağını bir düşünün.
Turizmi, sadece ören yerlerini gezip-görmek anlamına indirgeyen anlayışın çok eskilerde kaldığı açık bir gerçek artık.
Turizme yeni alanlar, boyutlar ve de renkler kazandıranlar bu alanın nimetlerinden daha çok yararlanıyorlar günümüzde...
Ülkemiz turizmine böylesi yeni boyutlar kazandırmak durumdayız bugün.
Bu konuda yerel yönetimlerin; hizmet alanlarındaki turizm değerlerini günyüzüne çıkarıp teşhir etme sorumluluğu olduğunu bilmeleri gerekiyor.
***
Turizm bilincini alfabe öğrenme sorumluluğuyla öğrenip; yurt sevgisiyle yoğurduğumuz günleri daha yoğun yaşarsak, ülkemize olan sorumluluklarımızı da yerine getirmiş oluruz.

Xxxxxxxxxxxxxxxx
Resim altlığı:
Antalya/Finike Canan Yavuz Gürkan Meslek ve Teknik Anadolu Lisesi'nden 43 öğrenci öğretmenlerinin gözetiminde çıktıkları Karadeniz gezisinde daha önce Finike'de görev yapan Vakfıkebir kaymakamı Mesut Yakuta'yı da ziyaret ederek özlem giderdiler.


Fotoğrafı kullanmayabilirsiniz de...

Turizmi alfabe gibi belletmeliyiz