Naci Topçuoğlu

Bugün NaciTopçuoğlu’nu sevenleriyle birlikte aramızdan ayrılışının 9’uncu yıl dönümünde sevgiyle, saygıyla anacağız.
Eğer yukarıdan bir yerlerden bize bakıyorsa, ne kadar sevildiğini, özlendiğini görecektir!

Naci ağabey büyük bir iş insanı ve sanayiciydi. Vizyon sahibiydi. Avrupa’da durmadan fuarları gezer hep yenilik peşinde koşardı.
Bu kadar önemli bir işin sanıydı ama bana sorarsanız ‘insanlık’ tarafı çok daha ağır basan mütevazı, kadir şinas, vefalı bir insandı.

Duruşuyla, tavırlarıyla, konuşmasıyla, kendine has stiliyle kaliteli beyefendi bir insandı.
Bunları özellikle vurguluyorum, artık böylesine pek sık rastlayamadığım için ona duyduğum özlem her sene artıyor.

Ne güzel, arkasında hoş bir seda bıraktığı için seçkin bir topluluk her sene onu samimi duygularla anıyor, özlem gideriyor.
Tanrı bunu her kuluna nasip etmiyor. Cennet mekanında rahat uyu, sevgili Naci ağabeyciğim.



Köyüne dön lütfen artık!

Gaziantepspor küme düşüyor ya, yorumları okuyunca ağzım açık kalıyor, nefes alışım hızlanıyor, öfkem tavan yapıyor!
Bütün suç federasyonda!
Bile bile bu güzide takımı küme düşürüyorlar!
Hakemler zaten kararlarını vermişler, Gaziantep layık olduğu kümeye gitsin!
Ya futbolcular...
Küme düşmeyi kabullenmişler, çabalamıyorlar, umurlarında da değil!
Ama başkan, ama başkan yardımcısı, ama pek tanımadığımız yönetim cansiperane çalıştılar, ellerinden geleni yaptılar, ama futbol bu! Kazanmakta var, kaybetmekte! Kümede kalmakta var, küme düşmekte!
Vah, vah vah!..

Farkında mısınız, yalnız futbol kulübü değil, Gaziantep de küme düşüyor. Hani her fırsatta marka kent dediğimiz, şurada Türkiye bilmem kaçıncısı, burada dünya bilmem nesi dediğimiz Gaziantep var ya, işte O, küme düşüyor, küme!..
Prestij, imaj, kalite çöküyor...
Artık ikinci sınıf olarak anılacağız!
Sanayide birinci sınıf, gastronomidesüper sınıf, futbolda ikinci sınıf!
Ben yakıştıramıyorum ve çok üzülüyorum.

Bu senaryoyu yazan, başrolde oynayan, bizi rezil rüsva eden, yarım düzüne gol yiyen takımın kurucusuna için söylenecek tek bir şey var:
Lütfen bırak git!
Memleketine dön!
Kaç senedir yapıyorsun bu işi? Neredeyse çeyrek asır olacak!
Bizi kendi halimize bırak!