Havanda su dövmek!..

YAYINLAMA: 07 Ağustos 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 07 Ağustos 2017 / 20.00

 Kapalıçarşı’da dolaşırken dükkanın önünde duran çuval içindeki antepfıstığı ile ilgilenince, dükkan sahibi alıcı olduğumu düşünerek güler yüzle buyur etti.

Fiyatını sordum, Antepli olduğumu söyledim, sohbet sırasında yanlışlarını düzelttim, bunun adı ‘fıstık’ değil, ‘antepfıstığı’ dedim.

Adam itiraz etti!

Dün bir Urfalı geldi, bunun adının Urfafıstığı olduğunu söyledi, Antepliler fırsatçılık yaptılar, kendi adlarına tescil aldılar” gibi laf etti.

Tartışmamak için ayrıldım. Ama şunu hemen belirtmeliyim, tescili alanları tekrar kutlamak isterim.

Yöreyi helikopterle dolaşan bir arkadaşım, “Bozova’daki fıstık ağacı bizim taraftan belki 10 misli fazla” dedi.

 

Fıstık, Antep’in en önemli ürünü, bıkmadan yazmayı sürdüreceğim.

Geçen hafta GTO fıstıkçılarla toplantı düzenledi. Sıkıntı var ya, herkes derdini söyledi. Resimler çekildi, beyanatlar verildi ve ertesi gün bütün yerel gazetelerde yayınlandı.

Sonuç: Havuç!

Havanda su dövüldü.

 

Kimse antepfıstığının asıl sorunu ile ilgilenmiyor. Allaha emanet gidiyor. Nitekim bu sene işler kötü.

Fıstık az olunca da kazanan var, çok olunca da!..

Bu sene gerçekten çok az. Bu nedenle ithalattan söz ediliyor. Ama ben ithalat için izin verileceğini zannetmiyorum. Çünkü, bu işten en çok mağdur olan baklavacılar ve çikolata endüstrisi. Bunların sayısı belli, bir avuçlar!

Çiftçinin fıstığı az ama yüksek fiyattan durumu kurtarıyor. Durumdan şikayetçi değil.

Keyfi en yerinde olanlar ise rantçı ambarcılar... “Kimse korkmasın, tedirgin olmasın! Evvel Allah biz varız! Elimizde 2015 mahsulü de var, 2016 da... Kimseyi boz içsiz bırakmayız. Siz paraları hazırlayın, gerisine karışmayın...” diyorlar.

 

Gel de Tiryakioğlu’nu anma!..

Kaç sene oldu? Galiba 4 sene. Hala ‘lisanslı depoculuk’ masalını anlatıyor.

Açıp internete baktım. Her sene aynı masalı söylüyor. Eminim şu anda da sorsanız, masal hazırdır!..

Diğer taraftan şu gerçek de var.

Lisanslı depoculuk kimi koruyacak?

İstikrar yaratacağı için tüketicilere yarar sağlayacak. Ama spekülasyondan beslenen üreticiye yararı tartışılır.

Tiryakioğlu’na kızıyorum ama gerçekler ışığında düşününce işinin zor olduğunu görüyorum.

Her neyse, seçimler yaklaşıyor. Eteğimizdeki dökeceğiz.

 

 

 

Fatih Terim ne yaparsa doğru ve de haklı!..

 

Eskiden Galatasaray için ‘Asil’ unvanı kullanılırdı. Fenerbahçe için ‘Esnaf’, Beşiktaş için de ‘Arabacı’...

Tabii eskidendi, artık böyle bir saçmalık kalmadı!..

 

Bu hafta Galatasaray yönetimi Fatih Terim’e giderek onu ikna etmeye çalışacakmış!

Bu sene teknik direktör olarak, gelecek sene Galatasaray A,Ş.’nin CEO’su olarak, ondan sonra da Galatasaray’ın Başkanı olacakmış. İkna heyetinin başında da Vehbi Koç’un damadı İnan Kıraç varmış.

Bu durum nasıl izah edilebilir diye düşünürken aşağıdaki Mine Kırıkkanat’ın yazısını okudum. Siz de okuyun, bakalım ne düşüneceksiniz...

 

Fatih Terim & Co.

 

Fatih Terim, başarı oranı en iyimser hesapla yarı yarıya “imparator”luk mesleğinde yıllarca Galatasaray ve Milli Takım’dan beslendi.

Hem de ne beslenme! Ama Terim hanedanına besi yetmiyor... Fulya Terim, Events adlı organizasyon şirketiyle kocasının çevresindeki milyarderlerin düğün dernek düzenlemelerinden sebepleniyor.

Küçük kız Buse, babasının ününden nemalı “moda blogger”ı oldu. Bebeğinin alt bezi dahil, kullandığı tüm eşya ve aksesuvar fotolarını sosyal medyada yayımlayarak marka reklamı yapıyor. Kazancından ne kadar vergi veriyor doğrusu bilmek isterdim; çünkü bencileyin utanç verici bu çığırtkanlıktan, “post” (gönderi) başına 30 bin TL parsa topladığı iddia ediliyor. Hatta bir ara Milli Takım’ı çığırtkanlığını yaptığı markalarla giydirdiği bile ileri sürüldü!

Buse’nin kocası Volkan Bahçekapı, futbol menajeri Ahmet Bulut’un ortağı. Şirket, pek çok futbolcuya menajerlik hizmeti veriyor. Bu futbolculardan bazıları, sebebi hikmeti Fatih Terim’den sorulan yeteneklerinden dolayı Milli Takım’a transfer edilince, büyük kulüpler tarafından kapışılıyorlar... ama Ozan Tufan ve Ahmet Çalık örneğinde görüldüğü gibi, pek de olağanüstü çıkmıyorlar. Zarar yok, çünkü damat Volkan Bahçekapı, bu transferlerin parsasını tıkır tıkır topluyor. Büyük kız Merve’nin ne iş tuttuğunu bilmiyoruz.

Büyük damadın meşgalesini de bilmiyoruz. Ama Fatih Terim’in Alaçatı’da kebapçı basmasına neden olan restoran sahibinin, büyük damadın kız kardeşi olduğunu biliyoruz.Sizin anlayacağınız, Terim hanedanını doyurmak zor...

 

 

 

 

Neymar, dünyanın en pahalı futbol yıldızı

 

Fransız takımı PSG’nin Barcelona’ya, Neymar’ın bonservis bedeli olan  222 milyon Euro’luk çek yollaması hala bütün dünyanın şaşkınlıkla takip ettiği bir olay.

Fransız devi Paris Saint Germain'in sahibi Nasser Al-Khealifi, aynı zamanda Digitürk'ün de patron.

 

16 Ocak 2016 tarihli Alman Bild gazetesinde şu haber vardı:

“Bugüne kadar flaş transferlerle dikkatleri PSG, Şampiyonlar Ligi kupasını müzesine götürmek için 520 milyon Euro’luk rekor bir transfer bütçesi hazırladı. Finansal Fair Play kuralları doğrultusunda hareket ettiklerini doğrulayan PSG’nin sahibi Nasır El-Khelaifi, dünya futbolunun en büyük yıldızlarını almak için düğmeye bastı.

Sadece Neymar ve Cristiano Ronaldo için 300 milyon Euro ödemeye hazır olan Fransız ekibinin listesinde Robert Lewandowski de yer alıyor.

 

Gördüğünüz gibi bu iş son dakikada tesadüfen olmuş değil, planlaması 1.5 sene evvel yapılmış.

Katar, bu transferle bütün dünyada adından sözettirdi ve sempati topladı. Bu kadar reklama verilen para hiç önemli değil.

Resimdeki Neymar formasını kulüp 104,90 Euro’ya satıyor. 10 gün içinde de teslim.

Bütün dünyada 5 milyon adet satılması bekleniyormuş.

Neymar’ın Barcelona’dan yalnız para için ayrılmadığını yarın yazacağım.

PSG, Şampiyon Kulüpler Kupasını kaldırırsa seyreyleyin festivali.

Bu sezon güzel maçlar seyredeceğiz. Hem içeride, hem dışarıda…

 

 

 

 

Havanda su dövmek!..