Siyaseti 'Alaylı...' havasından kurtarmalıyız...

YAYINLAMA: 11 Eylül 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Eylül 2017 / 20.00

Kişinin özgüveni bilgi ile başlar. Yaşamda önce algı, sonra deneyim ve de
eğitim/öğretimle kazanılan "bilgi hazinesi"; özgüven duygusu olur her kişiye, her yerde ve her zaman...
Toplumsal yaşamda her kişinin, aynı ölçüde bilgi sahibi olması da olası değil elbet. Bunda en büyük etkenin; okul sıralarında verilen/kazanılan bilginin olduğunu söyleyebiliriz.
Bizim gibi kalkınmasını tamamlamamış toplumlarda; "kulak dolması bilgiler"le "Çokbilir Tahir Bey" rolüne soyunup ahkam kesenlerin varlığını da unutmamalıyız bu arada... Ama böylelerin kimi toplantılarda/yerlerde heveslenip üstlendikleri çoğul rollerde çuvalladıklarını da görüyoruz, ister-istemez.
Hele de siyasetçi ise... Çünkü, particiliği körü körüne horoz dövüşüne indirgeyip sahiplenenlerin "kulak dolması bilgiler"le yarattıkları demokrasi(!) ortamında başka tür bir gelişme beklenemez elbet.
Bir kişi özel yaşamında -siyasette rol almadan önce- hiç bir kültürel/sanatsal ve de bilimsel toplantıya katılmamış, böyle mekanlarda boy göstermemiş ama; kendisine biçilen rol gereği zemberekli/kurmalı masa saati gibi kürsüye çıkıp -uçuk aklıyla- siyaseten ahkam kesmeye kalkarsa elbetteki çuvallar.
Çuval iyi-kötü, ne doluysa öyle görüntü verir.
Köksüz ağaç ayakta durabilir mi?
Bilgisiz kişi, siyasetçi de öyle...
Bugün ülkemizde yaşanan siyasi çalkantıların/tutarsızlıkların temelinde ne yattığını düşünüyorsunuz?
Böyle gelmiş, böyle gider, "alaylılık anlayışı..." Ustam ne yapmışsa ben de öyle...
Siyasetçi, eğer geçmişi karalayarak ayakta kalmaya, başarılı olmaya çalışıyorsa bu onun ufkunun ileri değil; geriye/geçmişe yönelik oluşundan kaynaklanır.
Hele de kişi/siyasetçi geçmişi karalama yarışına kalkarsa o mazinin ürünü olduğunu nasıl unutabilir?
Yeni yetme siyasetçilerden biri, fi tarihinde kendisine biçilen rol gereği kürsüden salondaki kalabalığa ahkam kesiyordu. Toplantı konusunu kaldırıp atmış, hiç bilgisi, yaşamsal deneyimi olmadığı; Cumhuriyet yönetiminin ülkeye kazandırdığı eserleri yok sayıp, o dönemi karalayıp halk deyimiyle üstlendiği "kapının arka karağı" rolünü
"kulak dolması bilgiler"le yapmaya kalkınca gülünç duruma düşmüş, tepki görmüştü.
Tabii ki, fiyasko bir manzara/durum.
***
Bilgi de eskir/deforme olur mutlaka... Tıpkı yaşam gibi... Kişi gibi...
Kişinin edindiği bilgileri yenilemesi, bu hazineyi geçen her günle birikimlerle zenginleştirmesi gerekir. Kendi ilgi ya da bilgi birikimi dışındaki alanlarda konuşması gerektiğinde ise; "söz gümüşse, susmak altındır" öğretisini hiç bir zaman unutmamalı...
Yukarıdaki bilgisiz siyasetçi gibi olup; "bir çuval inciri berbat etti" durumuna düşmeyi kim ister?
Siyaset dünyamızı; düzenlenecek "yeni seçim yasası"yla yaşanan "alaylı"lık anlayışından kurtarmalıyız.

Siyaseti 'Alaylı...' havasından kurtarmalıyız...