AKP hukuku!...

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın daha önce Deniz Feneri soruşturmasından aldığı üç savcı Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren hakkında tutuklama istemiyle iddianame hazırlanıyormuş.

Sincan Cumhuriyet Savcılığı'nın hazırladığı iddianamede Nadi Türkaslan için evrakta tahrifat oluşturmak ve görevi kötüye kullanmak suçlamasıyla 4'yıldan 11 yıla kadar, diğer iki savcı için de görevi kötüye kullanma suçlamasıyla 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyormuş

Eee bu gelişmeye göre, artık hiçbirimizin “yargının bağımsızlığı” konusunda endişesinin kalmamış olması lazım değil mi!?

                                                             ***

Böyle devam ettiği sürece ki, edecek görünüyor, Deniz Feneri davası daha uzun bir süre AKP’nin ve Başbakan Erdoğan’ın kamburu olarak kalacak.

Almanya’nın, “Asıl failler Türkiye’de” dediği davada, önce tutuklular serbest kaldı, şimdi de  onları tutuklayan savcılar hakkında hapis cezası istemiyle dava açılıyor.

Dolayısıyla artık Türkiye’de evrensel hukuk kurallarının değil, AKP hukukunun geçerli olduğu bir kez daha anlamayanlara anlatılıyor.

                                                               ***

İlk günden beri el alemin ve de bizim çok iyi bilip, anladığımız bir gerçek, yargıya gözdağı verilerek saklanmaya çalışılıyor. Ama boşuna!

Çünkü Deniz Feneri davasına konu olan paranın nereye aktığı ayan beyan ortada.

Siz, değil yargıyı engellemek, ağzınızla kuş tutsanız bilinen ve tahmin edilen bu gerçeği değiştiremezsiniz.

Aksine, bu davanın iddianamesini hazırlayan savcıları yargılamaya kalkışarak, olaya gırtlağınıza kadar battığınızı gösteriyorsunuz.

Bundan sonra size kim inanır?

Haa sanıyorsanız ki, “Boşveer burası Türkiye! Yapanın yanına kar kalıyor. Bu millet zaten aptal ve unutkan, nasıl olsa bunu da unutur.”

Vallahi ve de billahi ne unutuluyor, ne de keseye kar kalıyor.

                                                               ***

Belli ki; işadamı, gazete sahibi, gazeteciler, eylem yapan öğrenciler, öğretim üyeleri, seçilmiş siyasetçiler, yayıncılar derken, ayar verme sırası yargıya geldi.

Artık bu saatten sonra AKP hiç 12 Eylül’ü yargılamaya yeltenmesin ve de heves etmesin bence.

Çünkü kendisinin o dönemden pek bir farkı  kalmadı sayılır!

Kenan Evren; bir sistem kurmuş, “Bir sağcı asarsak bir de solcu asıyorduk” diye açıklıyordu yıllar sonra kendi adaletini!

Şimdi, toplu şekilde hallediliyor işler artık.

Tabii aradan 30 seneden fazla zaman geçti.

Şimdi işin Heron’u var, bilmem nesi var.

Yukarıda görüp, üzerlerine bombayı bırakınca 30-40 toplu halde gidiyorlar.

Ve kimseye hesap falan da vermiyor, “Ötekiler ölürken neden sesinizi çıkarmıyordunuz” diye bir de hesap sorma havalarına giriyorsunuz.

                                                                              ***

Avrupa İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg, 14 Ocak'ta açıklanan "Türkiye'de Adalet Yönetimi ve İnsan Haklarının Korunması" başlıklı zehir zemberek raporunda, defalarca Türkiye ile ilgili duyduğu endişe ve kaygıyı dile getiriyordu.

Galiba, Deniz Feneri savcıları hakkındaki dava da Hammerberg’in endişelerinde ne kadar haklı olduğunu göstermek için açıldı.

Hammerberg ile birlikte hakim ve savcılar da gereken mesajı almışlardır herhalde, değil mi?

AKP hukuku!...