İYİ KÖTÜ

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Hani insanın bir kere bir yiyecekten ağzı yanarda, daha sonra yoğurdu bile yerken, üfleyerek tadar ya, işte şimdi öyle bir durum oluşmaya başlamakta.
Ben ılımlı insanlara bayılırım. Hayatta karşılaştığı konulara mutedil bakanlar benim için çok değerlidir. Bazı insanlar vardır her konuda aniden saman alevi gibi parlar, konuyu anlamadan fikir yürütürler. Kişilerin sözlerinde bile mantık yürütmeden yaptıkları söylemlerde, çoğunlukla yanılırlar. Hatta böyle insanlara “ammada celali” derler.

Bilmem hatırlar mısınız, tarihte bir CELALİ isyanları vardır. 16. ve 17. yüzyılda Osmanlı yönetimindeki Anadolu’da toplumsal ve ekonomik yapının bozulmasından kaynaklanan isyanların yer yer meydana gelmesini Osmanlı ilk etapta göz ardı etmiştir. Daha sonra otorite gevşekliğinden ortaya çıkan aşırı uç olayların, bilhassa ticaret yollarındaki güvensizlik, adil olmayan vergi toplanması, halkı isyana kışkırtmıştır.

Yozgat’ta, Bozoklu Şeyh Celal, bu isyanda 1519’da ilk başı çekenlerdendir. Kesin bir kaynak olmadığından, otorite boşluğundan yararlanarak yörede devlete isyanı simgeleyen aşiretin de başı olduğundan, bu ayaklanma hem aleviler, hemde “YÖRÜK” olarak bilinen göçebeler tarafından destek aldığı söylenir.

Devletin ağır vergi yükü altında ezilen toplum bu isyanla kendi kimliklerini kazanma yolunda verdikleri uğraşıda Anadoluya hakim olamadılar. Ancak bu isyanların neticesi kervan yolları değişti, vergi miktarları arttı, Osmanlı tarafından Anadolu daha fazla kenara itilmeye başlandı.

Şeyh Celali den sonra 1606 yıllarına kadar Tahvil Ahmed, Canbulatoğlu ve Kalenderoğlu isyan hareketleri Anadoluda yaşanmıştır.
Sadrazam Kuyucu Ahmet Paşa 1610’da büyük bir ordu ile önce Şeyh Celali ve adamlarını, daha sonra diğer isyancı kabileleri Anadolu’da yakalayarak öldürttü. Onları, açtırdığı büyük kuyulara gömdürttü. Bu nedenle Ahmet Paşa’nın adı Kuyucu Ahmet Paşa olarak tarihe geçer.

Bu dönemde öldürülen isyancı Şeyhlerin ne kadar olduğu ve adamlarının ne kadar olduğu kesin kayıtlarda bulunmasa da 65 bin insanın kılıçtan geçirildiği rivayet olunur. İsyanın nedeni Anadolu’nun ihmal edilişi ve bu yaşayışın Anadolu insanına ağır gelmesi ile başlar. Tarlayı süren onlar, harplerde cephede savaşan onlar, devlete vergiyi verende onlar olunca, isyanın bir gerekçesi açıktır.

Yavuz Sultan Selim tarafından Şam’dan getirilen Tekke ve Zaviyelerin Istanbula yerleşmesi, başka bir konuyu da isyan nedenlerinin içine alır. Tekke, Zaviye ve Dergahlara kayıtlananlar ile, gayri müslim teb’a, Memaliki Osmaniyede Anadolu’da yaşayan insanların mükellefiyetlerinden muaf tutulması, bu ayrıcalığın yapılması, isyanı tetikleyen gerekçeyi oluşturduğunu görmekteyiz.

“Nasıl bir adalet bu” diyen Şeyh Celal isyanında öldürülen 65 bin insanın vebali, Yavuz Hanın üstünde kalmıştır. Osmanlı’nın özü olan KAYI aşireti, kervan soyan, halkı haraca bağlayan bir yapı içinde geliştiğini tarihte görmekteyiz.

Geçtiğimiz günlerde halkın ortanın sağında olacağını tahmin ettiği bir parti, bilmem kaçıncı parti olarak vücut buldu. Başında bir bayan bulunmakta. Türkiye bundan kısa bir tarih öncesi, sarışın bir bayanı Parti Başkanı olarak denedi. Önce bir bilene sordular, sonra bu sarışın bayana partiyi teslim ettiler.
Etrafındaki yamyamlar hem ülkeyi bir kaosa götürdüler, hem de sarışını harcadılar. Takip eden ilk seçimde Meclis dışı kalmıştı. Biz aslında Türkiye’nin bu fırsatı yakalamasını istemiştik. Hani Margaret Thatcher’ı İngiltere’de Başbakan olarak ülkesine verimli ve dirayetli bir lider olarak izlemiştik, buradan esinlenerek bizde de bir sarışın var dedik. Amma yanıldık.

Henüz çok erken, ancak KAYI aşiretinin bayrağından esinlenip parti bayrağının seçilmesini garipsemedim desem yalan olur diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.


İYİ KÖTÜ