Ortadoğu

YAYINLAMA: 08 Şubat 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 08 Şubat 2012 / 18.00

Önceki akşam Kanaltürk’te tartışma programında ünlü araştırmacı Bülent Tanla’nın “Türkiye artık bir Ortadoğu ülkesi oldu” yorumunu dinlerken hem güldüm, hem de düşündüm!

Ben yıllardır, ‘Hama, Humus, Halep, Antep’; gelenekte, görenekte, yemekte, eğitimde, eğlencede, kederde hep biriz, biz bir Ortadoğu kentiyiz” derim.

Halep, müreffeh bir şehirken, Antep, mütevazı bir mutasarrıflıktı... Öyle değil mi? Kendimizi inkar edecek halimiz yok!

Bu nedenle Suriye’de, Ortadoğu’da olanlar bizi yakından ilgilendirir.

                                                              ***

Suriye ile son durum şöyle...

Rusya Başkanı Medvedev, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi çatısı da dahil, Suriye'de akan kanın durması için çabaların sürmesi gerektiğini vurguladı. 

Başbakan Erdoğan da aynı gün (dün) cevap verdi: “Bizimle istişare etmelisiniz!

Nasıl ama? Bunun biraz daha ötesi, Kanuni’nin, Fransa Kralı 1.Fransuva'ya gönderdiği mektupta söylediklerine varacak!

Bizim kararlı olduğumuz, Medvedev’e verdiğimiz cevaptan anlaşılmıyor mu?

                                                                              ***

Biraz geriye gidelim mi?

Amerikan Başkanı baba Bush, Özal’a, “Irak’a birlikte girelim, isterseniz pasif görevde de kalabilirsiniz” demişti.

Özal’da Genelkurmay Başkanı’nı çağırıp görev tebliğ etmişti. Emri tebellüğ eden Torumtay ise hemen istifa etmişti!

Benzer teklifi daha sonra bu kez oğul Bush yapmıştı.

Başbakan Erdoğan olumlu görüş belirtmiş ve TBMM’ye 1 Mart tezkeresini göndermişti.

1 Mart tezkeresi, Irak krizi konusunda hükümet tarafından 25 Şubat 2003'de TBMM'ye sunulan ve tam adı "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması için Hükümet'e yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi" olan tezkere.

Yapılan oylamaya 533 milletvekili katılmış, 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oy kullanılmıştı. Ancak, Anayasa'nın 96. maddesinde öngörülen salt çoğunluğa ulaşılamamış, bu durumda, tezkere kabul edilmemiş sayılmıştı.

Amerikalılar, ikinci kez refüze olunca, bizim askerin kafasına çuval geçirmişlerdi, hatırlarsınız!

                                                                      ***

Ama zaman içinde şartlar değişti, köprünün altından çok sular aktı, asker artık demokrasinin gereği politikacının emirlerine uyuyor.

Ortadoğu’nun haritası yeniden çizilecek.

Biz artık ‘balkon’dan seyretmeyeceğiz, elimizde kalem ve silgi, diğer ülkelerle birlikte şekillendireceğiz yeni Ortadoğu’yu…

                                                                      ***

Uluslararası bir avukat olan David Fromkin, 1989 yılında yayınlanan ve kendisine büyük ün kazandıran ‘Barışa Son Veren Barış' adlı kitabında Ortadoğu denen mayın tarlasını, Avrupa'yla Ortadoğu'nun ilişkisinin yıllar içinde nasıl geliştiğini anlatır. Osmanlı'nın çözülme sürecinde dış dünyayla, özellikle Batı'yla ilişkisini, yani bizim yakın tarihimizi anlattığı için de özel bir ilgiyi hak eder.

20. Yüzyılın başında Batı Emperyalizmi “Barışa Son Veren Barış” ile Osmanlı’nın bölgede kurduğu ve dört asır süren barış düzenine (Pax Ottmanica) son verdi. Yerine ise, bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda ve istedikleri zaman müdahale etmelerine imkân sağlayacak, birbirleriyle etnik, dini, kültürel veya siyasi çıkarları nedeniyle düşman olan zayıf ve yapay devletler kuruldu. Sorunlu coğrafyanın tam kalbine ise, beka ve güvenlik stratejisini çatışma ve savaşa endekslemiş İsrail devletini; İslam ülkelerinin her birinin başına da şekli veya fiili otoriter monarşilerin yerleşmesini sağladılar. Güçlü devlet geleneklerinin oluşamadığı, kendi içlerinde ve birbiriyle olan ilişkilerinde diplomasi ve diyalog mekanizmalarının yerini şiddet ve baskıya bıraktığı Ortadoğu coğrafyasında, ne yazık ki barış, demokrasi, işbirliği ve entegrasyon mekanizmalarını kurmak da işletmek de mümkün değil. Tüm demokrasi söylemlerine rağmen, Ortadoğu’daki hâkim stratejik kültür hala devletler arasında çatışmayı esas olan realist paradigmayı yansıtıyor.”

                                                                             ***

İşte böyle!

Şartlar değişti, artık yeni şeyler söylemek gerekiyor cancağızım!

Ortadoğu’da yeni bir barış lazım!

Mesela, Kürt coğrafyasının barışı tehdit eden denize ulaşma sorunu var ya! İşte o sorunu ‘Lazkiye’ ile çözebiliriz!

Düşünün; silgi ile bir takım çizgiler silinecek, kalem ile yeni basit çizgiler çizilecek.

Petrol sorunu, Kürt sorunu ve diğer sorunlar kalem ve silgi ile halledildikten sonra, çimento mu satarsınız, demir mi, ne bileyim yeni konutlar için neler neler…

Ha unutmadan, halıcılarımız da yüzyılın rekorunu kırabilir!

                                                                           ***

Herhalde David Fromkin’in yeni kitabının adı, “Barış’a Derinlik Kazandıran Barış” olabilir. Ne dersiniz?

Kitabın siparişini hemen verin, yakında çıkacak.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ortadoğu