Küçük Kadınlar

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Her insanın dünyaya geliş nedeni ve neticesi olmalı. Her insan yaşadığı ortama göre eğitim alır. İnsanın ömrü sürecinde öğrenimini düşünürken genetik yapısını bir kenara koymamız gerekir. Öğrenimin kalıtımdan ayrı irdelenmesi gerekir. Öğrenim dediğimiz zaman evde, ailede kazanılan öğrenimlerin yanında, yaşanan toplum içinden edinilen bazı davranışlar, alışkanlıklar, hatta huy diyebileceğimiz davranışlarıda sayabiliriz.
Çocuklukta yaşanan çevre, okulda geçirilen zaman ve öğretilerin bir insan davranışlarına nasıl etki ettiğini hepimiz biliriz. Sadece bilmekte yetmeyebilir. Toplumu yönlendirmek istiyorsanız, bireylerin genetik kalıtım haritaları dışında eğitimlerine eğilmenin çok doğru bir karar olması gerekir.

Eğitimsiz insanların davranışları ile eğitilmiş insanların davranışları arasında çok büyük farklılık vardır. Eğitim çocuk yaşta aile içinde başladığı için önce aileyi, sonra eğitmenlerin eğitimi ile devam edip, daha sonra çocuklara yönlenmek en doğru yol olsa gerek. Bu eğitimi alanların toplumla uyum sağlama yüzdesi fazladır. Toplumsal alışkanlıklardan olsa gerek, öğrenme merakımız kimi yerde azdır. Hatta önemli konuları öğrenmeye merakımız yoktur. Aslında her konuda bilgi almak, aldığımız bilgiyi de doğru özümlemek gerekir. Sathi bilgi en yalnış olanıdır. Hiç bir ferde yararı yoktur. Yararı olmamasını bir kenara bırakın, insana ve topluma çok zararlıdır.
Bildiğiniz bir konuyu iyi bilmeniz gerekir. Eksik bilgi veya yalnış bilgi bizi hata yapmaya yönlendirir. Doğru bilgi edinilmesinde ‘din’ unsurunun olumsuz etkisi olduğuna inanmaktayım. Çocukluğumuzda meraklarımızın içinde kendi cinselliğimizi idrak ettikten sonra sorduğumuz birçok soruya büyüklerimizden ‘Günah’ veya ‘Ayıp’ diye tabu konulmasına pek itiraz edemezdik. Tek kelime, her konuyu bastırırdı. ‘GÜNAH’ bunun neresinde?

Genç kızların ve genç erkeklerin her konuyu bilmelerinde yarar görmekteyim. Çocukları boş zamanlarda leyleklerin evlere dağıtmadığını kızların bilmeleri gerekir. Ergenlik çağına yakın kız çocuğu olan annelerin evlatlarını çok iyi eğitmesi şarttır. Bazı yörelerde kız çocuklarının çok genç yaşta ergenliğe eriştiği bir hakikattir. Bu dönemde annelerin evlatlarını eğitmesi, hatta okulda öğretmenlerin bile bu eğitime katılmaları, kız çocukları için yapılacak en doğru kazanım olduğuna inanırım.

Bakınız yılda binlerce kız çocuğu daha çocuk yaşta cinsel istismara uğramakta ve çocuk olarak yaşaması gerekirken, kendi çocuğunu kucağına alması toplumsal bir hatadır. Düşünün, on binlerce çocuğun 18 yaş altı döneminde hamile kalıp çocuk doğurması sadece aile hatası değil, devlet hatası olduğuna inanmaktayım. Sınır kapılarımızdan içeriye aldığımız milyonlarca güney komşu mültecileri ile bu vakaların katlanarak arttığı kayıtlardaki rakkamlardan anlaşılmakta. Bunlar kayıtlı olanlar. 2002 yılından 2018 senesine kadar 400 bin den fazla çocuk, doğum yaptığını kayıtlar söylemekte.

Kayıtlarda bulunmayan 16 yaş ve altında yani çocuk yaşta çocuk doğuranların sayısı maalesef bilinmemektedir. Tahmin edilen rakkam 100 bin.
Son 10 senede 220 bin adet hamile kalıp çocuk doğuran Küçük Kadınların , 16 yaş altında olduğu da bir gerçektir. Son beş sene içinde 16 yaşında doğum yapan çocukların sayısı, toplamın içinde yüzde 67’yi bulmakta. Bu çok yüksek rakam karşısında sadece bizlerin değil, Devletin en üst makamından tutun da, en alt makamına kadar herkesin sorumluluğu olduğuna inanmaktayım.

Güneydoğuda yaşanan sınır ötesi olaylara hassasiyetimizin olması, son aylarda topluma yansıyan çocuk yaştaki kızlara cinsel istismarın bir kenara bırakılacağı anlamına gelmemeli diye bir sözüm geldi söyledim, hem nalına hem mıhına.

Küçük Kadınlar