Hayırlı olsun…

YAYINLAMA: 26 Şubat 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 26 Şubat 2018 / 20.00

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son yıllarda Gaziantep’te tartışma konusu olan Kamil Ocak Stadyumu’nun yerine ne yapılacağına son noktayı koydu: Cuma camiisi.

Ben o camiinin projesini iki sene evvel görmüştüm.
Bu zaman içinde yapılan tartışmaları, resmi ve diğer ağızlardan yapılan söylemleri dinlerken zaman zaman kendimle çelişkiye düştüm! Acaba halüsinasyon mu gördüm diye!!

Neyse, dünkü açıklama ile çok şükür sağlıklı olduğumu anladım!

 

 


Yalan söyleyen insanın sesi mi,
anıran eşeği mi?

7 Aralık 1942
İkinci Dünya Savaşı… Avrupa, Pasifik, dünya yanıyor!
Türkiye’de Amerikan radyosu canlı yayın yapıyor. Amaç birazda Türkiye’yi Amerika’nın yanında savaşa sokmak.
Çok ünlü bir sinema oyuncusunu konuk ediyorlar. Bütün Türkiye radyo başında. Spiker ünlü oyuncuya soruyor:
Şu anda bütün Türkiye radyo başında sizi dinliyor. Onlara ne söylemek istersiniz?
Onlara bir Nasrettin Hoca fıkrası anlatmak istiyorum
.
Biz ona hayran, o Nasrettin Hoca’ya…
Şunu anlatıyor.
Hocanın bir gün kapısını komşusu çalıyor. Eşeğini ödünç alabilir miyim?
Hoca vermeyecek, eşeğim burada değil diyor.
Peki diyor, komşu giderken eşek ahırda anırıyor.
Hoca hoca utanmıyor musun, koca sakalınla yalan söyleyeme
Hoca da diyor ki, “Be adam bana mı inanacaksın, eşeğin anırmasına mı?”

Bunu anlatıyor. Herkes radyonun başında.
İşte beni Türkiye’de dinleyen sevenlerime şunu söylemek istiyorum. İnsanlık artık bir karara varsın. İnsanların sesini mi dinleyecekler, eşeklerin anırmasını mı?

Kim mi bu ünlü oyuncu?
Hayatında bir kere bize seslendi ve Nasrettin Hoca fıkrası anlattı…
Charlie Chaplin


 


Prof. Agop Kotoğyan
dünya çapında bir değerimizdi

Geçenlerde sessiz sedasız aramızdan ayrıldı.
Dermatoloji ve Zührevi Hastalıklar konusunda, dünya çapında bilinen ve takdir edilen, Türkiye sevdalısı, koyu Fenerbahçe üyesi Profesör Doktor Agop Kotoğyan, 79 yaşında Tanrı’nın rahmetine kavuştu.
Sınıf arkadaşım Kirkor Balcı’nın yakın akrabası ve düğününde sağdıcı idi.

“Kirkor’un arkadaşı ünlü fotoğraf ustası BEBO’nun kızı Jermen’in iki eli bir gecede davul gibi şişmişti. Bir sürü hastaneye gittiler, kimse bir teşhis koyamadı.
Son çare olarak, çok acil kontenjanından Dr. Kotoğyan’ın muayenehanesinde sıraya girdiler. Doktor, bir ara önlerinden geçerken, Jermen’in ellerinin haline görünce hemen sormuş, “Eee, kızım, nasıl oldu senin incir reçeli?
Jermen ve babası Nazar, kafayı yedi galiba bu dahi doktor, ne diyor dedikten, bir kaç saniye sonra hatırlamışlar ki, Jermen iki gün önce bahçedeki yeşil ham incirlerden reçel yapmıştı. Teşhis: İncir dermatiti. Hadi geçmiş olsun.

Kirkor’un bir başka arkadaşı anlatıyor:
Benim de gözümde kabuklaşan çapaklar oluyordu. Yıl 1981.
Fakülteye gittim. Koridorda göründü ilerden. Ben hafifçe öne çıktım.
Daha gıkımı çıkarmadan ve neyim olduğunu söylemeden, "Betnesol al 2 gün gözüne sür, bi şeyciğin kalmayacak!" dedi ve yürüdü gitti.
Tam da iki gün sürdü.

Bir insan kolay kolay Kolsuz Agop olmaz.
Önce gidip bir gümüş atelyesinde sağ kolunu kaybedeceksin. Öldü, yaşamaz denecek. Yaşayacaksın. Basketbolu deneyecek sonra futbola aşık olup, futbol oynayacaksın.
Otur oturduğun yerde diyenlerin ağzını bir karış açık bırakıp Cerrahpaşa Tıbbı birincilikle bitirip Kolsuz Agop olacaksın. Dünyanın dört yanından gel bizde hocalık yap dendiğinde vereceğin cevap tarihe geçecek!
Bir ülkeyi sevmek demek, bu topraklarda geçirdiğin güzel ve iyi günleri sevmek demek değildir. İyi günde ve kötü günde burada olmak, vatanın yanında kalmak demektir yurt sevgisi..."

Arkadaşım Kirkor da…
Ben de Doktorun hastası oldum. Kelimde lekeler azdı. Ona göründüğümde, “Korkma kanser” dedi, devam etti:
Merak etme kaptırmayız seni kansere!”
Çok şükür şimdi iyiyim.”

İstedim ki bu değerli anılar arşivlere girsin.

 


Sadece bir fıkra!..

Trump, şoförünün kullandığı limuzin ile kırsal alanda hızla yol almaktaymış. Yanından geçtikleri köyün domuz çiftliğinden kaçan bir domuz yolun ortasına çıkıvermiş. Şoför direksiyonu kırsa da domuza çarpmayı engelleyememiş. Domuz ölmüş.
Durmuşlar! Trump şoföre talimat vermiş:
"Git şu çiftliğe, domuzu öldürdüğünü söyle, ne isterlerse de ver."

Şoför arabadan inip çiftliğe gitmiş. Aradan yarım saat geçmiş. Geri dönmüş...

Elinde bir şişe şampanya, yanaklarında rujlu öpücük izleri, saçı başı darmadağın...

Trump hayretler içerinde şoföre sormuş:

"Ne oldu da bu kadar geç kaldın?"

Şoför anlatmaya başlamış:

"Durumu söyleyince; çiftlik sahibi bir şişe şampanya açtı, güzel karısı beni yanaklarımdan öptü, hatta elime biraz da para tutuşturdular..."

Trump sinirlenmiş: "Ne dedin ki onlara?"

"Sadece doğruyu söyledim. Ben Trump'ın şoförüyüm, domuzu öldürdüm. Onu haber vermek için geldim, dedim..."

Hayırlı olsun…