TÜRKİYE’NİN İLK SLOW FOOD KÖYÜ : GERMİYAN

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Yaşadığımız coğrafyaya yavaş yavaş bahar gelmeye başladı. Nisan ayının sonuna yaklaşırken havalar iyiden iyiye ısınıyor. Kırlar ve dağlar yeşilleniyor. Ağaçlar rengarenk çiçek açıyor. Doğa kış uykusundan uyanıp yeni bir mevsimi selamlamaya hazır. Bahar her yere yakışıyor ama Ege’ye daha çok yakışıyor gibi. 23 Nisan’da okullarında tatil olmasını da fırsat bilerek ailece kısa bir gezi, bize iyi gelecek.



Güzergahımız belli. Birkaç haftadır yapmak istediğimiz ama özel nedenlerden dolayı gerçekleştiremediğimiz gezi için hazırız. 23 Nisan Pazartesi sabahı güneşten önce, kahvaltı yapmadan yola çıkıyoruz. Hava güzel, yol sakin ve radyoda insanın umudunu tazeleyen güzel bir şarkı. Herkesin keyfi yerinde!

Yolumuz uzun zamandır dikkatimi çeken, İzmir şehir merkezine 60 km ve Çeşme ilçe merkezine 14 km uzaklıkta ve ülkemizin ilk slow food köyü olan Germiyan.
Germiyan Köyü’nün temel özelliği ülkemizin ilk “Slow Food (Yavaş Yeme)” köyü olmasıdır. Slow Food, günümüzde yaygın olan fast food (hızlı yeme) tarzı tüketime karşı gelişen bir harekettir. Bir sofraya oturarak yemek yeme alışkanlığına karşı ayakta, yolda, televizyon/ bilgisayar karşısında hızlı yemek yeme alışkanlığına karşı çıkmaktadır. Slow Food hareketi 1986’daİtalyan Carlo Petrini tarafından başlatılmıştır. Bu hareketin temel özelliği iyi, temiz ve adil gıdayı yani üreticiyi, tüketiciyi ve doğayı savunur. Sembolü “ağzında zeytindalı taşıyan salyangoz”, sloganı da, “Herkes için iyi, temiz ve adil gıda

Köyün en dikkat çeken lezzeti ise Rumlardan kalan Kopanisti Peyniri’dir. Kopanisti Peyniri’nin diğer adı “Kirli Avrat Peyniri” olarak adlandırılmaktadır. Kopanisti’nin anlamı “ezilmiş, dövülmüş” demektir. Peynir keçi sütünden yapılan lordan yapılmaktadır.

Ayrıca köyün hemen yanı başındaki Alaçatı’da her yıl Ot Festivali yapılmaktadır. Bölge endüstriyel üretime ve gdo’lu ürünlere karşı, doğal (organik) gıdaları bolca bulabileceğimiz özelliklere fazlasıyla sahip.



Köyün bir başka özelliği, diğer köylerden ayıran en güzel özelliklerinden bir diğeri de, köyün duvarlarının çiçek tarlası gibi rengarenk boyanmasıdır. Köy bu özelliğini ve güzelliğini köyün kadınlarından Nuran Erden’e borçlu. Nuran Erden önce kendi evinin duvarını boyamış, köy halkının beğenmesiyle birlikte bu durum yaygınlaşmış. Tek şart evin duvarının beyaz olması. Bu haliyle köy oldukça sevimli görünüyor.



Yaşadığımız ortamın küçük bir dokunuşla nasıl değişeceğine ve değiştiğine tanıklık ediyorsunuz. Duvarlardaki resimler çiçek, tavşan ve bayrak gibi temalar içermektedir. Ayrıca “Kadına Şiddete Hayır” gibi sosyal içerikli mesajlarda verilmektedir.
Ayrıca orijinal haliyle düzenlenen köy evini ve Musa amcanın düzenlediği mini müze görülebilir. Köyün küçük sevimli mekanlarında da çayınızı kahvenizi içip, köyde yetişen taze gıdalarla kahvaltınızı yapabilirsiniz.

Büyük şehirlerin kargaşası ve gürültüsüne kaçmak isteyenler tarafından haftanın her günü özellikle hafta sonları ziyaret edilmektedir.


TÜRKİYE’NİN İLK SLOW FOOD KÖYÜ : GERMİYAN