EGE’NİN SAKLI GÜZELLİĞİ : KARABURUN YARIMADASI

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Karaburun Yarımadası, Balıklıova ile Gerence Koyları arasındaki sınırın kuzeyde kalan kesiminin adıdır. Yarımada çok eski bir yerleşim alanı olup Yunan, Roma, Pers, Hitit ve Bizans medeniyetleri hüküm sürmüştür. Türkiye’nin en büyük yarımadasıdır. Yarımada’nın doğu kısmında her şey daha rahat iken, batı kısmında ise oldukça zahmetlidir. Yine yarımadanın köyleri, denizden gelecek saldırılardan korunmak için denizden uzak ve yüksek noktalara kurulmuştur.

Ildır, Çeşme’ye 20 km uzaklıkta eski bir Rum Köyü. Köy, 2. derecede sit alanı ve doğal yapısı bozulmamış bir balıkçı yeri. Denizi ve koyları temiz. Köyün yanındaki tepede bulunan Erythai Antik Kenti ve köyün manzarasının seyrine doyum olmuyor. Ildır’dan 34 km sonra Küçükbahçe Bucağı, oradan 12 km sonra Salman Köyü ve 5 km sonra Parlak Köyü.

Parlak Köyü’nü geçtikten 1 km sonra 1923’de mübadele anlaşmasından dolayı bölgede yaşayan Rumlar Sakız Adası’na göç ettirilince tamamen boşaltılmış olan Sazak Köyü’nü görebiliyoruz. Parlak’tan 7 km sonra Sarpıncık Köyü.

Sarpıncık’a geldiğimiz gördüğümüz manzara bizi şaşırtıyor. Köy oldukça yüksek bir noktada konumlanmış. Köyün bir yanında Foça, diğer yanında ise Midilli Adası görünüyor. Ayrıca İzmir Körfezi’ne giren gemilere yol gösteren Sarpıncık Feneri görülmeye değer. Fener, denizden 97 metre yükseklikte ve 12 metrelik beyaz kulesi güneş enerjisiyle çalışıyor. Köyden fenere gitmek oldukça zahmetli ve yön tabelası yok. Yolu soracak insan bulmak piyangodan büyük ikramiyeyi yakalamak gibi. Bu nedenle dikkatli olmakta yarar var. Fener yolu oldukça virajlı, toprak yol çok kötü ama manzarasının tadına doyum olmuyor. Manzaranın güzelliği çektiğimiz sıkıntıyı unutturuyor. Sarpıncık’dan 2 km sonra Hasseki ve 3 km sonra Yeniliman Köyü.
Yeniliman, küçük ve sevimli bir balıkçı köyü. Balıkçı tekneleri sıra sıra limana dizilmiş. Sakinliğin içinde saklı bir güzellik gibi duruyor. Yeniliman’dan 9 km sonra Karaburun.

Karaburun, oldukça küçük bir ilçe. En hareketli noktası iskele caddesi. Caddenin bir yanı deniz diğer yanı restoran ve kafeler var. İskele, yaz aylarında tatilcilerin göze yerlerinden sayılıyor. Ayrıca hafta sonları kalabalıktan cadde de yürümenin zor olduğu söyleniyor.

İzmir’in en küçük ilçesidir. İlçenin 13 köyü ve 1 bucağı var. Nüfus yoğunluğunun çok az olmasına karşın, yüzölçümü olarak geniş (600 km2’lik) bir alanı kaplıyor.
Eminim bir çoğumuz enginarın anavatanın Karaburun olduğunu bilmiyordur. Bende bilmiyordum. Bir çok tarlada veya yol üstü tezgahlarında görünce şaşırmadım desem yalan olur. Karaburun’dan 3 km sonra Saip’e, oradan 2 km sonra Ambarseki, 9 km sonra Kaynarpınar Köyü.

Kaynarpınar, küçücük bir sahil yerleşimi. Sessiz ve sakin bir yer. Bölgede denize girecek yerler bulunuyor. Kaynarpınar’dan 9 km sonra Mordoğan.
Mordoğan, adını gün doğumundan alan, ilçenin eski belde yeni mahallesi. Karaburun ilçesine 20 km mesafede. İl merkezine yakın olması ve ilçe merkezine göre düz bir alanda kurulmuş olması tatilciler tarafından tercih sebebi sayılıyor. Sahil kısmında oldukça keyifli zamanlar geçirebilecek mekanlar bulunuyor. Deniz severler için birbirinden güzel plajları ve koyları mevcut.

Ayrıca Mordoğan’da, Nergis çiçeğinin doğuşuna tanıklık eden Dilek Pınarı bulunuyor. Efsaneye göre Eski Yunan mitolojisindeki Narcissos, sudaki yansımasına aşık olur ve yemeden içmeden kesilerek nergis çiçeğine dönüşür. Efsanenin buradan doğduğuna inanılıyor.

Mordoğan’da görülebilecek bir diğer yer ise, Müesser Aktaş Etnoğrafya Müzesi ve Tarih Evi. Müze, Eski Mordoğan Köyü İlkokulu binasında 2012’den beri hizmet veriyor.

Mordoğan’dan 20 km sonra Balıklıova ve 18 km sonra Gülbahçe ve 12 km sonra Urla’ya varılıyor.

Ildır’dan Urla’ya Karaburun Yarımadası’nı dolaşmak 127 km. Karaburun, sessizliği ve sakinliği sevenlerin vazgeçemeyeceği yer. Yeşille mavinin birbirine karıştığı, birbirinden güzel koy, bük ve plajlara sahip bir yarımada. Üç tarafı denizlerle çevrili. Her mevsim taze deniz ürünlerini taze bulmak mümkün.

Büyük şehirlerin kargaşası, kalabalığı ve yoğunluğundan kaçmak isteyenler, kendine, sevgilisine, ailesi ve çocuklarına zaman ayırmak isteyenler için vazgeçilmez bir yer.

KISA BİR HATIRLATMA
Karaburun Yarımadası’na gelince Şeyh Bedrettin ve Börklüce Mustafa’yı anmadan geçmemek gerekir. Börklüce Mustafa Şeyh Bedrettin’in müridi. 15. yüzyılda Osmanlı zulmüne başkaldırıyor. Nazım Hikmet, Şeyh Bedrettin Destanı’nda anlattığı “Yarin yanağından gayri her şeyde, her yerde, hep beraber!” dizeleri ile bu isyanı anlatmış.
Osmanlı bu isyanı “Eşiktekini eşikte, beşiktekini beşikte!” diye yok ettikten sonra, 100 yıla yakın bir süre (Kanuni Sultan Süleyman zamanına kadar) iskâna kapatmış.




EGE’NİN SAKLI GÜZELLİĞİ : KARABURUN YARIMADASI