Para kazanamıyorlar Asıl mesele bu…

Erken seçim olacağını geçen yılın Kasım ayından beri yazıyorum.
Bildiğim halde yanlış terminoloji kullandım; ‘Baskın’ seçim demeliydim, doğrusu…
Bunu böyle tahmin edebilmek için çok vasıflı olmak gerekmiyor. Çünkü erken seçimin nedeni siyasi değil, ekonomik!
Salt siyaset olsa, erkene gerek yoktu. İktidardaki duayen siyasetçi diğerlerinin ayarını istediği gibi veriyordu!
Sakın ola ki Meral Akşener için ayrı bir sayfa açmayın. ‘Yaygara’ tamam, ama o kadar! Ancak telafi edilebilir cinsten!..

Erken seçimin ana nedeni: Para!
Konu yalnız TC bütçesi değil! Tahmin edemeyeceğiniz kadar, aile bütçeleri de dahil çok sayıda bütçe!..
İşte bu vahim durumun bizi baskın bir seçime götüreceği aşikardı.

Bilmem kaçıncı kez tekrarlanan sigorta, vergi v.b. ödenemeyen ödemelerin bilmem kaçıncı kez tekrarlanması bir kenera, bu vahim durumdan yararlanılarak vahametli imar affı getiriliyor! Burada bir taşla iki kuş vuruluyor. Hem gelir getirecek (Tahmin edilen rakam hayali!) ama asıl yarım asırlıklık iğrençlikten güya kurtulacağız!
Bu iğrençliğin çoğu eski iktidarların birikintisi.

Seçim öncesi bu bonbonların hedefi yalnız iktidarı değil, Türkiye ekonomisinin ömrünü uzatmayı hedefliyor.
Onbinlerce var da, ben yalnız bir tane örnek vereyim.
Vermişken de en baştakini yazayım.
Türkiye’nin en zengin adamı olarak belirlenen Ülker’in, adı değişen şirketlerinin 6.5 milyar dolar borcunun yapılandırılması.
“400 ayrı çeşit kredi borcumuz var. Uğraşması zor oluyor. Hepsini bir çatı altında toplayalım dedik. YKB’i de organizatör olarak belirledik, çalışıyorlar. 4 yıl, faiz de dahil ödemesiz devre istedik.”
Ülker böyle istemiş, ama ilk parti anlaşmaya göre 2 yıl yalnız faiz ödemeli, sonra da ana para ödemeli bir anlaşma yapmışlar.
Hemen arkasından yine en zenginler listesinin hep başında bulunan Ferit Şahenk, “Ben de istiyorum…” dedi. Açıktan konuşan, el altından haber gönderen onbinler var.
Neden böyle?
Yurt dışına para kaçırmak, har vurup harman savurmak değil çoğunun sorunu! Para kazanamıyorlar. Asıl mesele bu…

Belirsizlik ortadan kalkmalı. Bunun için de gereken bütün önlemler bir an önce alınmalı.
Yunanistan’da da aynı şeyler oldu. Hesabında bir milyon Euro’su bulunan günde 40 Euro’dan fazlasını çekemedi.
Kim gelirse hiç de hoşa gitmeyecek önlemler hızla alınacak. Sıkıntılı bir dönem başlıyor.

Dışarısı ne düşünüyor?

Dış basından aldığım şu yorumu paylaşmak istiyorum:
"Türkiye'ye ilişkin temel görüşlerimiz, erken seçim kararına rağmen değişmedi.
1. Ekonomi aşırı ısınmış durumda. Pozitif üretim açığı var ve cari açık büyüyor.
2. Bunların sonucunda enflasyon inatçı biçimde yüksek kalmaya devam edecek.
3. Sonuçta dış finansman kalitesi bozulacak. Bu da TL'nı risklere açık durumda bırakacak.
Bu arada jeopolitik riskteki artış, Türkiye'nin dış risklerini artırıyor. S-400 füzeleri alma kararı, ABD yaptırımlarının devreye girmesini getirebilir. Olası yaptırımlar dış finansmanı kısıtlar. Bu da Türkiye'nin büyük dış finansman ihtiyacına dair yeni endişeler demek." (Goldman Sachs, Nisan)



Duyduklarım

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayının açıklanmasını Cuma’ya bırakması herkesi heyecanladırıyor.
Kimilerini de Devlet Bahçeli gibi kızdırıyor!

Ben dün İzmir ve Ankara’daki arkadaşlarımdan şu iki ismi duydum:
Metin Feyzioğlu ve İlker Başbuğ.
Şimdi diyeceksiniz ki, bu isimler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun daha önce açıkladığı ‘partili olma’ kriterine uymuyor!
Ters köşe olamaz mı?..