Amerika bu!..

YAYINLAMA: 11 Mayıs 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Mayıs 2018 / 20.00

Muhabir: 90’lı yıllarda Irak’a niye saldırdınız?
USA: Çünkü kitle imha silahları olduğundan şüphelendik.
Muhabir: Peki, Suriye’ye niye saldırdınız?
USA: Onların da kitle imha silahları olduğundan şüphelendik.
Muhabir: O zaman Kuzey Kore’ye neden saldırmadınız?
USA: Deli misin? Onlarda gerçekten var!

Trump, seçim kampanyasında İran ile olan anlaşmayı bozacağını vaadetmişti.
Önceki gün sözünü yerine getirdi!
Amerikan halkı bu vaadler nedeniyle Trump’a oy vermişti. Yani, dünyayı tehlikeye atacağını seçim kampanyasında vaad etmiş, Amerikan halkının olurunu almış, şimdi gönül rahatlığı ile, göz göre göre, bölgemizi ateşe atıyor.

İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Trump ve ABD’li muhataplarını kastederek sarfettiği şu sözleri çok anlamlı buldum:
Sözlerinin hiçbir değeri yok. Bugün başka bir şey söylüyorlar, yarın başka bir şey. Hiç utanmaları yok.”

Biz, söz namustur deriz, değil mi?
Trump, dünyanın nefretini kazanmayı sürdürüyor!





AB kaygılı. Trump’tan bıktı!

AB, İran ile anlaşmanın korunmasını sadece güvenlik kaygıları nedeniyle istemiyor. Anlaşma sonrasında aralarında Airbus, Siemens gibi dev şirketlerin bu ülkede yaptığı yatırımların zarara uğrama riski AB’yi ciddi şekilde endişelendiriyor. Ekonomik veriler de bu endişeyi destekler nitelikte. Yaptırımlar kaldırılmadan önce AB ile İran arasındaki ticaret 7.7 milyar Euro düzeyindeydi. 2017’de ise 21 milyar Euro seviyesine ulaştı.
Son beş yılda AB’den İran’a ihracatın yüzde 89.7 oranında artması da birlik üyelerinin anlaşmadan vazgeçmelerinin zor olduğunun göstergelerinden biri niteliğinde.
AB, ABD’nin kararından zarar görmesi halinde Dünya Ticaret Örgütü nezdinde girişimde bulunmayı planlıyor.






Hatırlatalım! Blair özür dilemişti!

İki sene önce, tam da bugünlerde (6 Hazidan 2016), Amerikan haber kanalı CNN’den Fareed Zakaria’ya konuşan Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, 2003’te ABD önderliğinde gerçekleştirilen Irak işgalinde yapılan “hatalardan” dolayı üzgün olduğunu söylemişti..

Blair, “Şunu söyleyebilirim: Aldığımız istihbaratın yanlış olmasından dolayı özür diliyorum, zira Saddam Hüseyin kendi halkına, başkalarına karşı kapsamlı bir biçimde kimyasal silah kullanmış da olsa, olduğunu düşündüğümüz program bizim düşündüğümüz şekliyle yoktu” demişti.

Blair bu açıklamasıyla dönemin ABD ve İngiliz hükümetlerinin Irak’ı işgâl etmek için bahane olarak kullandıkları ‘kitle imha silahları’ iddialarını kastediyordu. ABD ve İngiltere, Saddam Hüseyin rejiminin kitle imha silahlarına sahip olduğunu iddia etmiş, ancak sonraki dönemde bu istihbarat raporlarının yanlış olduğu ortaya çıkmıştı.

Blair, günümüzde “savaş suçlusu” olarak adlandırılması konusunda ne hissettiği sorusuna cevaben de, “O zaman doğru olduğunu düşündüğüm şeyi yaptım” ifadelerini kullanmıştı.

ABD önderliğinde gerçekleştirilen ve Saddam’ı deviren işgâl Irak’ı kaosa çekmiş; yıllar süren mezhepçi şiddetle beraber El Kaide’nin Irak’taki yükselişiyle sonuçlanmıştı. 135 binden fazla sivilin ölümüne sebep olan işgâl süresince 4 binden fazla Amerikan askeri ve 179 İngiliz askeri öldürülmüştü.
Kaynak: CNN, Al Jazeera



Irak dilemmasının esas oğlanı George Bush! Esas oğlanın en yakın arkadaşı, sırdaşı Tony Blair.




Daha ne yapsınlar!

GFK yarın play-off da ilk karşılaşmasına çıkıyor.
Bir sene ayrı kaldığı süper lige dönecek.
Yönetim reklam kampanyası ile bugünkü hayati maça seyirci topluyor. Maç bileti de 1 lira!
Yani, altın tepside sunduğu başarısını seyirciyle paylaşmak için çabalıyor.

 

Amerika bu!..