Şiddeti konuştuğumuz yeter!
Durulmuyor, önü alınamıyor bir türlü çocuk istismarının, şiddetinin, cinayetlerinin ne yazık ki. Gün geçtikçe, üzerine daha da tüyler ürpertici olaylar ekleniyor. Duymak istemediğimiz onlarca haberi duyarak uyanır olduk artık her güne. Her günümüzü, farklı bir çocuğumuzu, dünya üzerinde sadece biyolojik bir varlık olarak bulunan, insan görünümüne soyunmuş bazı hastalıklı şahısların elinde yitirerek ardımızda bırakır olduk neredeyse.
Birçoğu daha 5, 6, 7 yaşlarında, masum hayalleri, tertemiz dünyaları olan küçücük çocuklarımız kayıp gidiyor gözlerimizin önünden. Eylül, Leyla, Gizem, Mert, Ömer vs. onun, senin, benim değil bu çocuklar hepimizin. Ailelerinin gözlerden sakındığı, belki dokunmaya dahi kıyamadıkları çiçeklerimiz, umutlarımız koparılıyor her gün bizden, geleceğimiz yok ediliyor aslında biz farkında olmadan. İnsanın yüreğini acıtan çocuk vahşet olayları karşısında, en çok bir annenin çektiği acıyı hissedebilmeliyiz ilk önce toplum olarak. Hissedebilmeliyiz ki, bu acı olayların üzerine bir yenisinin eklenmesine fırsat vermeyelim en azından.
8 yaşında, tertemiz hayalleri olan küçücük bir çocuktu Eylül. Cani bir şekilde işkence ederek katlettiler bu masum yavruyu. İnsanın yüreğini acıtan bu vahşet olayı karşısında, bir annenin çektiği derin acıyı tahmin dahi edemez hiç kimse. Daha Eylül’ün acısı yaşanırken ülkede, bir çocuk cinayeti daha, bir masum cana daha kıyıldı, Leyla. Ve saymakla bitmeyen daha önceki birçok çocuk cinayetleri… Bıkmış durumda artık herkes, yaşanan üzüntü ve öfkeyi tarif edecek bir kelime de yok zaten ne yazık ki. Artık tahammül seviyesi aşılmış durumda herkesin.
Son bir aydır gerçekleşen olaylardan ötürü, özellikle sosyal medyadan idam gelsin paylaşımlarına da oldukça fazla rastlıyorum. Suç oranlarını azaltma açısından idamdan çok, önleyici tedbirlerin alınması daha etkili olur diye düşünüyorum. İdam, öldürmeye karşılık öldürme yani aslında var olan şiddet ortamına karşın yeni bir şiddet ve kaos ortamı yaratmak oluyor bir nevi. Ki geçmişe dönüp baktığımızda, sıkça örneklerine rastlayacağımız gibi, idam edilen kişinin sonradan aslında masum olduğunun anlaşılması vs.
Sürekli yaşanan bu üzüntü verici olaylar karşısında çoğu aile, sokaklardaki korkunç tehlikelerin hala pek farkında değil maalesef ki. Aileler, lütfen çocuklarınıza karşı biraz daha uyanık olun. Onları korkutmadan eğitin, bilinçlendirin. En ufak ve anlık bir dikkatsizliğin bedelini çocuğunuz canı ile ödüyor. Tanıdık köy, sokak, mahalle deyip çocuklarınızı tek başına sokaklarda, evlerde bırakmayın.
Günlük hayatın telaşına kapılıp, gözlerinizin önünden fazla ayırmayın çocuklarınızı. Herkes üzülür, herkes kızar ve herkes sinirlenir ama en derin ve uzun süre acıyı yine siz çekersiniz maalesef ki. Artık bu çocuk, kadın vb. cinayetlerin bir nevi de olsa azaltılması yolunda alternatif en iyi yasa tasarıları hazırlanmalı, çocuk koruma programları oluşturulup, bir an önce uygulamaya konulmalı. Alınabilecek en caydırıcı tedbirler hayata geçirilmediği sürece, aynı şeyleri tekrar tekrar konuşup, protesto etmek pek bir anlam ifade etmeyeceği gibi, bu tür olayların aynı şekilde yaşanması yine muhtemeldir ne yazık ki. Umarım çocuklara yönelik şiddet, kadın cinayetleri, hayvanlara karşı olan kötü muameleler son bulur ve özellikle çocukların daha çocukça yaşayabileceği bir toplum yolunda ilerleriz artık.