Ya muhalefet, buradaysan kapıya 3 kez vur!
Başkan Erdoğan, yemin ederken halkımızın kendisini yeni yönetim sisteminin 1. Cumhurbaşkanı olarak seçtiğini açıkladı.
Türkiye’de bu kadar önemli, tarihi şeyler olurken muhalefet partileri içine kapanmış, dert yumağı halindeler!
CHP’de beklenen oldu, kılıçlar çekildi ve hesaplaşma devri başladı.
Olağanüstü Kurultay toplanır mı?
Toplanırsa Kılıçdaroğlu gider!
Yeterli sayı bulunamazsa ne olur?
O zaman da Kılıçdaroğlu tasfiyeye gider.
Hangi taraf kazanırsa kazansın, bunun adına tarihten alınan ilhamla, ‘Pirus Zaferi’ denir!
Yani, nihai getirisi, kazanma yolunda ödenen bedeli karşılamayan zaferlere siyasi ve tarihi literatürde Pirus Zaferi denir.
İYİ Parti’ye ne demeli?
Bahçeli’ye gidip el etek öpüyorlar!
Genel Başkan Akşener fena halde azarlıyor! Gelmeyin bir daha buraya, gidin orada kalın!..
Birbirlerine hakaret edenler, ne oldu da hemen kaynaştılar! Genel Başkanın, bir kadının, namusuna hakaret edenin eli öpülür mü?
MHP isterse İYİ Parti’yi çözebilir. AK Parti’nin yanında 100 milletvekili olan bir ortağın gücü daha başka olur!
Gelecek sene Mart ayında da Türkiye’yi paylaşıp istisnasız bütün belediye başkanlıklarını kazanırlar.
Hele bir de önümüzdeki aylarda bekleyen sorunların çözülmeye başladığı görülürse, muhalefet için hüsran olur!..
Bir haftada 2 milyon satan kitap
ABD’de bir kitap yalnızca bir hafta içinde 2 milyondan fazla sattı!
Kitabın adı: ‘How To Change Your Wife In 30 Days’
30 gün içinde karınızı nasıl değiştirirsiniz?
Ancak kitabın yazarı, kısa bir süre içinde kitabı bu kadar çok satınca, korkunç bir yanlışlık yapıldığının farkına varıyor. Kitabın adı matbaada yanlış basılmış!
Kitabın doğru adı şöyle olmalıydı: ‘How To Change Your Life In 30 Days’
30 gün içinde yaşamınızı nasıl değiştirirsiniz?
‘Life’ Yaşam olması gerekirken ‘Wife’ Eş, Karı yazılmıştı, yanlışlıkla!
Kitap doğru adla tekrar piyasaya sürüldü. Koca bir ay boyunca yalnızca 3 adet satıldı!..
Topluma bu olayın verdiği bir mesaj var. Önemli ve ciddi bir mesaj.
Toplum sorgulama özelliğini kaybetmiş!
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
- Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor:
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
Adam:
- Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük.
- Hayır... der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Gerçek akıl, sadece bize sunulan çözümleri seçmek değil, en uygun çözümü bulabilmektir.
Bugün bize sunulan da, Kova, Fincan ve Kaşık. Ama ne hikmetse, kimsenin aklına küvetin tıpasını çekmek gelmiyor!
Çünkü irdeleme ve sorgulama özelliğimizi kaybetmişiz.
İrdelemeyen ve sorgulamayan bir toplum, yığından öteye gidemez.
Ve her daim köle olmaya mahkumdur....
RSS