Bu anlayışla daha acılar yaşarız...

YAYINLAMA: 27 Ağustos 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 27 Ağustos 2018 / 20.00

Trafik kazaları bu ülkenin öncelikli sorunlarından biri olmaya devam ediyor.
Önceki yıllarda, trafik sorununu çizgilerime dolayıp karikatürize ederken hep içim yanardı.
Şimdi yazıyla aynı konuya değiniyorum. İçim yanıyor.
Yaz-çiz sonuç aynı... Değişen birşey yok.
Her bayram, sılaya gidiş ve dönüşlerde karayolları yine "can pazarı" oluyor.
Bayram bitti. Bitti ama, 132 canımızı trafik kazalarına kurban verdik. Yediyüz seksen dört yurttaşımız yaralandı bu kazalarda. Sekiz günün acı bilançosu bu...
Dilerim bu yazının yayımına değin bu sayılar değişmez.

***
Türkiye'de karayolu ağı gelişmiş..
Ama taşıt kullanım konusunda yeterli bilinçlenme gelişmediğinden trafik kazaları gündemden düşmüyor.
Acılar da...
Yani, trafikte de -kişisel anlamda- sorumsuzluk sarıtıyor.
Avrupa ülkelerini gezdim gördüm. Edindiğim bilgi, yaşayarak gördüğüm o ki, oralarda sürücüler bizde olduğu gibi uzun mesafeli yolculuklarını hiç bir zaman özel taşıtlarıyla yapmıyorlar.
Toplu taşımayı tercih ediyorlar.
Örneğin, hızlı tren ve uçak uzun mesafeli yolculuklarda daha güvenli ve rahat bulunuyor.
Türkiye'de İstanbul'da oturan bir kişinin Gaziantep'e özet taşıtıyla gittiğini düşününüz. Ya da Trabzon'dan İstanbul'a karayoluyla giden bir kişiyi...
İstanbul-Gaziantep 1148 km...
İstanbul-Ankara 454 km...
İstanbul-Tokat 796 km...
İstanbul K.Maraş 1126 km...
İstanbul-Trabzon 1064 km'lik karayolunu bir kişinin özel taşıtıyla/otosuyla direksiyon başında aşması...
Tam 12 saat 30 dakika...
Bu da bize has bir anlayış, yaşam algısı...
Gördüğüm ve bildiğim kadarıyla sözünü ettiğim uzaklıklardaki yolculuklarda otobüs sürücüleri iki kişiden oluşuyor.
Münavebe/değişe değişe uzun yolculukta taşıt yönetiyorlar.
Peki, aynı yolu özel taşıtını kullanan kişi niçin YALNIZ BAŞINA kullanıyor?

***
Bir kişi özel taşıtıyla elbette yakın mesafeli yolculuklar yapabiliyor.
Ama uzun mesafeli yolculuklarda buna izin verilmemeli...
Kimse hemen küplere binip bana öfke kusmasın.
Amacım, bayram öncesi ve sonrasının acıları yaşamasın diye görüşümü herkesle paylaşıyorum.
Türkiye'de karayolu taşımacılığı teşvik ve destek edilerek bugünkü duruma gelindi. Otobüs taşımacılığı geçen her yılla gelişirken bundan aslan payını alan yabancı otomotiv markaları olduğu da bir gerçek...
Sanki karayollarını bu yabancı şirketler daha fazla kazansın diye yapmışız gibi...
Hadi kazansın diyemeyiz.
Tren taşımacılığını ihmal edip üvey evlat gördüğümüzden dahası aklımızı kullanmadığımızdan bu durumları yaşıyoruz.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki "Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan" hamlesini sürdürmemenin, şimdilerde ise bu kalkınma hamlesini kimilerin küçümsemesinin acılarını/sıkıntılarını yaşıyoruz.
Özel taşıt kullanımına kural getirilmezse ve de demiryollarını unutmaya devam edersek daha acılı günlerimiz var görünüyor.

Bu anlayışla daha acılar yaşarız...