Böylesi ancak Türkiye’ye yaraşır!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Polise taş attıkları için Pozantı Cezaevi’nde bulunan ve cezaevine atıldıkları yetmiyormuş gibi, şiddete ve tecavüze maruz kalan çocuklarla ilgili skandal konusunda henüz bir arpa boyu yol alınamadı.

Devlet; utanma duygusu olan herkes açısından utanç verici olan bu olayla ilgili henüz o aşağılık adamların hiçbirinin kulağından tutup hapse atmadı.

Ama bu skandalın ortaya çıkmasına neden olan iki gazeteci dün KCK operasyonu kapsamında göz altına alındı, bugün de muhtemelen tutuklanıp cezaevine gönderilecekler.

Başbakan Erdoğan, grup toplantısında CHP’yi diline dolayıp, göz boyayıcılığı yaparken, perde arkasında sahnelenen bu vicdansız soytarılığı bizden gizlediğini sanıyor.

                                                                ***

Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan Suriye Lideri Esad'a 'Babanın hesabı da senden sorulacak' diye sesleniyor.

Konuşmasının geniş bir bölümünü ayırıp meydan okuduğu Suriye’de orduya ait silahlarla kadın ve çocukların katledilmesinin hesabının sorulacağını haykırıyor.

Bu haberin hemen arkasından, ekranlara Uludere’ye giden Emine Erdoğan’ın görüntüleri geliyor. Emine Erdoğan ve Fatma Şahin oturmuşlar kadınların ortasına gözyaşı döküyorlar.

                                               ***

Bu Uludere neresi?

Türkiye’nin sınırları içerisinde bir sınır köyü.

Ne olmuş Uludere’de?

Ordunun attığı bombalarla çocuk yaştaki 34 kişi param parça olmuş.

Hangi ordunun?

Türk ordusunun.

Sebebi neymiş?

Henüz bilmiyoruz.

Failleri ortaya çıkarıldı mı?

Henüz çıkmadı.

Bu vahim katliamla ilgili, iktidar, Başbakan kamuoyuna hesap verdi mi?

Vermedi! Vermez! Vermeyecek!

                                               ***

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay aradan iki ayı aşkın zaman geçmiş, “Uludere’nin sonuçları ortaya çıksın” diye demeç veriyor.

34 tane gencecik insanın bombalarla parçalanmasının üzerinden aylar geçmiş, Başbakan değil de karısıyla kızı gitmiş mevlut okutup, ağıt yakıyor.

İnsan tüm bunları izlerken, “Bizim yerimizde sabır taşı olsa çatlar herhalde” diyor kendi kendine.

Beşar Esad’dan Tayyip Erdoğan hesap soruyor, peki Tayyip Erdoğan’dan kim hesap soracak?

                                               **

Ey Tayyip Erdoğan, senin yönettiğin ülkenin sınırları içinde 34 tane gencin ordunun silahlarıyla ve bombalarıyla parçalanması nasıl bir iştir?

O çocukları, niçin, kim öldürdü, neden halkına bunu  açıklamıyorsun?

Neden katilleri ortaya çıkarıp, hukuka teslim edilmelerini sağlayamıyorsun?

Beşar’a sivil halkın katledilmesinin hesabını soracağına önce sen payına düşen hesabı neden vermiyorsun?

Neden iki aydan beri senin adım atmadığın, acısını paylaşmadığın halkın önüne karını ve kızını sürüyorsun?

Diye soracak bir tanrının kulu çıkmayacak mı?

                                               ***

Senin yönettiğin ülkede; cezaevindeki çocukların ırzına geçenler elini kolunu sallayarak gezerken, böyle vahim bir skandalı ortaya çıkaran gazetecilerin tutuklanmasının, hapse atılmasının Beşar’ın gazetecileri katletmesinden ne farkı kalıyor ey Recep Tayyip Erdoğan diye birileri haykırsa da biz de kulak kabartıp, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ne cevap vereceğini dinleyebilseydik keşke.

Ama nerdeeee?

 

 

Böylesi ancak Türkiye’ye yaraşır!