Amerikan medyası kararlı: İlişkiler eskisi gibi olamaz!

YAYINLAMA: 11 Ekim 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Ekim 2018 / 20.00

This could be the moment that Saudi Arabia finally loses Washington.

Amerika’nın en etkili gazetelerinden The Washington Post böyle diyor: Bu Suudi Arabistan'ın nihayet Washington'u kaybettiği an olabilir.

Şöyle sürüyor: Türk yetkililer, meslektaşlarıma, Suudi konsolosluğuna girdikten sonra kaybolan gazeteci Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan’dan gelen 15 kişilik infaz mangası tarafından öldürüldü. Türk meslektaşları tarafından bir ABD yetkilisine verilen bilgiye göre de, Kaşıkçı’nın cesedi büyük olasılıkla parçalara ayrılıp bavullarla uçağa taşınıp götürüldü.

 

 

Senatör Rubio da Washington Post’a şunu yazmış:

Bu cinayet Suudi Arabistan'la ilişkimizde temel bir kopuşu temsil etmeli. Amerika Birleşik Devletleri ve medeni dünyanın güçlü yanıt vermesi gerekiyor. Senato'daki tüm seçenekleri gözden geçireceğim.

 

Ünlü yazar Thomas L. Friedman:

Arkadaşım Cemal Kaşıkçı’nın ölümü bende korkunç bir öfke yarattı. Sorumlu olanlar ciddi bir bedel ödeyecek. Cemal’in dürüstlüğünü sevdik; onu susturmaya çalışanları affetmeyeceğiz.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2009 yılında Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “One minute” çıkışını yaptığı toplantıyı yöneten David Ignatius:

Suudiler, çılgın Kaşıkçı suikastı ile Ortadoğu’daki diğer Arap muhaliflerine ürpertici bir mesaj gönderiyor. İstanbul, bölgedeki rejimlerin sürgün karşıtı muhalifleri için bir sığınak haline geldi. Kaşıkçı’nın ortadan kaldırılması - ki bu, Post'a yönelik sütunlarında, Suudi liderliğinin düşünceli ve yapıcı bir eleştirmeni - diğer eleştirmenler düşündükleri kadar rahat olmayabilirler.

 

 

İngiltere’de yerleşik, Suudi Krallığı’nı en iyi tanıyanlardan akademisyen Madawi el-Rasheed, tek doktrine dayanan Suudi dış politikasını bir cümle ile şöyle özetliyor: Arap dünyasının tek hakimi ve tüm uluslararası güçlere karşı bölgenin tek sözcüsü olmak.

 

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Sarah Leah Whitson:

Bu gaddar cinayet gösteriyor ki, Suudi hükümeti muhaliflerini hemen her yerde öldürebilir. Kaçış yok!

 

 

 

 

Vahim olaylara gebeyiz!..

 

Böyle esrarengiz, gaddar, ürkütücü cinayetlerin failleri bulunamayınca hep İran’ın üzerine atılırdı!

Öyle anlaşılıyor ki, kazın ayağı pek öyle değilmiş!..

Sınırsız para gücü Suudi Arabistan Krallığı’nı bilgimizin, hayal gücümüzün ötesine taşımış meğerse!..

 

Hatırlayacaksınız, kral hazretleri, Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Abdülaziz Türkiye’ye geldiğinde, ağırlanırken bir yanına Cumhurbaşkanı Gül, diğer yanına Başbakan Erdoğan oturmuşlardı.

 

Amerikan Başkanı Donald Trump da kral hazretlerini görmek için geldiği bölgemizde onunla kılıç dansı yaparak bütün dünyayı şaşırtmıştı.

 

 

Tarihi anlaşmalar yapılmış, ABD Suudiler’i korumak, onlar da silah alma ve yatırım sözü vermiş, hemen imzalar da atılmıştı.

Bu sene Mart ayında da ABD Dışişleri Bakanlığı, Suudi Arabistan'a üç kalemde toplam 1 milyar 76 milyon 800 bin dolarlık silah satışını onaylamıştı.

Ayrıca Trump, Suudi Arabistan'ın sipariş ettiği 13 milyar dolar  değerinde Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemi (THAAD), 3,8 milyar dolarlık  C-130 taktik nakliye uçağı, 1,2 milyar dolarlık tank ve 1,4 milyarlık P8  Poseidon askeri uçağı için de çalışmalara başladıklarını ve en kısa süre içinde  bu silahları teslim edeceklerini dile getirmişti.

 

The Washington Post ayrılıktan söz ediyor ama yukarıdaki satırları okudunuz, bu iş o kadar kolay değil. Belki yeni silah siparişi alınır, “Bir daha böyle saçmalık yapmayın” diye olay kapatılabilir.

Ama benim kanaatim, bu işin kolay kapanmayacağı. Çünkü dünyanın çok büyük tepkisini aldılar. Ayrıca henüz dünyanın en güçlü adamı Putin konuşmadı.

En önemlisi Cumhurbaşkanı Erdoğan bu işi çok yakın takip ettiğini, sonucu bütün dünyaya kendisinin duyuracağını söylemişti.

Sonuç olarak, Erdoğan’ın eline büyük bir koz geçti. Ama olay çok karışık.

Amerikan medyası kararlı: İlişkiler eskisi gibi olamaz!