Yorumu siz yapınız...

YAYINLAMA: 26 Ekim 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 26 Ekim 2018 / 20.00

Her gün sosyal, ekonomik, siyasal vb. sorunları yazmak -bana göre- başka konu da yok ama insanı bunaltıyor.
Böyle zamanlarımda hemen mizaha sarılıyorum.

Karadenizli Temel'i bilirsiniz. İnsan bu ya, o da bir gün hastalanmış.
O doktor, bu doktor... Fayda yok.
Teşhisler/tanılar birbirini tutmuyor
Her doktor ayrı ayrı hastalıklardan söz ediyor
Sonunda İstanbul'dan çeşitli tıp dallarında uzman doktorlar Trabzon'a çağrılmış...
Uzman doktorlar ya; toplanmışlar hasta Temel'in başına...
Temel kendinden habersiz, ama bitkisel hayatta değil.
Güçten/takattan düşmüş, mecalsiz upuzun yatıyor.
Doktorların herbiri kendi alanına giren şekilde muayenelerini yapmışlar. Sonra da teşhis/tanı konusunda birbirlerinin görüşünü sorup konuşuyorlardı.
Konsültasyon bu... Kolay mı teşhis/tanı koymak!.
Kulak, burun, Boğaz uzmanı;
-Vallahi demiş, bunun kulakları çok zayıf... Boğazında sorun yok. Burnu sağlam...
Dahiliyeci;
-Bana sorarsanız hastanın midesi boş kalmış, küçülmüş ve birbirine yapışmış demiş.
Gözcü de kendi görüşünü söylemiş;
-Vallahi, bana sorarsanız, ben pek doğru dürüst muayene edemedim, ama benim kanım bu Temel uzağı görüyor, ne de yakını...
Cildiyeci, uzun uzun inceleme yaptıktan sonra teşhisini söylemiş;
-Bakımsızlıktan derisi kurumuş...
Asabiyeti ise daha farklı muayene yapmış. Eline aldığı toplu iğneyi Temel'e batırmış, herhangi bir refleks görmeyince;
-Yaşıyor ama, nereye kadar bilemem, demiş.

Her doktor kendi açısından bulgularını böyle uzun uzun anlatıp, tedavi için görüş birliğine varıp anlaşamazken; boylu boyunca muayene masasında yatmakta olan Temel, başını doktorlardan yana çevirip hafif yollu seselenmiş;
-Ula doktorlar, çabuk olun ben gideyrım, yoksam muayene parasi alamayacasuğuz!

Ne demek mi istedim?
Benim yorumum hiç önemli değil.
Siz nasıl yorumluyorsunuz, onu merak ediyorum.

Yorumu siz yapınız...