Futbolumuz için güzel şeyler oluyor

YAYINLAMA: 31 Ekim 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 31 Ekim 2018 / 20.00

Şu bir gerçek ki, ülkemizin en önemli eğlencesi, sohbetleri futbol üzerine. Arkadaş arasındaki iddia ve rekabetin de adresi hep futbol olagelmiş. Bu yalnız burada bizde değil, çoğu Avrupa ülkesinde de durum aynı. Oralarda da hayatı yönlendiren futboldur.

 

Bu meret bu kadar önemli ve değerli oluşuna karşın kulüplerin yönetim birimleri bazen bu değerlerle barışık olmayabiliyor.

Futbol kulüpleri başkanlık makamı başka amaçlar için kullanılabiliyor. Bazen harcanan paranın hesabı da verilemiyor. Bunlar taraftarı olumsuz etkiliyor, dedikodusu yapılıyor, işler amacından sapıyor!

 

İşte bütün bu nedenlerden dolayı kulüp başkanlarının o kentin saygın ve güvenilir insanları arasından seçilmesi fevkalade önemlidir.

Bu düşüncemi önce Gazişehir FK’da Adil Konukoğlu, sonra Fenerbahçe’de Ali Koç gerçekleştirdi.

Bu önemli değişimlerin sonuçlarının başarıya ulaşabilmesi için sabırlı olmak gerekir. Bu arada asıl vurgulamamız gereken başka bir şey de paradır. Onsuz hiçbir şey mümkün değildir. Bu nedenle de, bence başkanın varlıklı olması elzemdir. Bundan da önemlisi başkanın pozisyonunun popülaritesini kullanarak başka bir hedef için avantaj sağlıyor olması meselesidir.

 

İşte bütün bu nedenlerle her iki başkanın da kulüplerini dürüst bir zeminde başarıya ulaştıracaklarını düşünüyorum. Lütfen inanın, bu model göreceksiniz diğer dernek statüsündeki kurumları da derinden etkileyecektir. Buna çok ama çok ihtiyacımız var.

 

Laf futboldan açılınca güzel bir anımı paylaşmak istiyorum.

Yıl 1978…

Saip Konukoğlu Gaziantepspor’un başkanı, benim de çok sevdiğim bir dostum, ağabeyimdi.

İstanbul’dan yurt dışı ile geniş çalışmaları olan bir arkadaşım telefonda, “Aykut, istersen Anderlecht’i Antep’e getirebilirim. Saip Bey’le bir görüş” diye telefon açtığında önce inanmadım. Çünkü, bu lafın bugünkü karşılığı Barcelona veya Real Madrid’i Antep’e getirmekle aynıydı. Yani, biraz şaka gibi bir şeydi!..

 

Gittim Saip Ağabey’e anlattım. “Bırak Aykutcum bizimle gırgırı, sen deli misin? Arkadaşın seninle kafa bulmuş” dedi.

Arada güzel ayrıntılar var ama onları atlıyorum. Anderlecht Antep’e geldi.

Kadrosunda Resenbrink, Haan vardı. Bugünün şöhret olarak Messi ve Ronaldo karşılığı…

Stat maalesef dolmadı. Çünkü kimse inanmadı. Gaziantepspor zarar etmedi, ama çok para kazanacağı bir işten de başabaş ayrıldı!

 

Haan çok iri ve uzun bir futbolcuydu. Kamil Ocak’ın soyunma odasının kapıları ona dar geldiği için yan yan girip çıktı.

O sene Arjantin’de yapılan dünya şampiyonasında 35 metreden attığı golün aynısını bizim kaleci Yaşar’a atınca, Yaşar maçtan sonra gururla tebrikleri kabul etmişti!..

Resenbrink muhteşem bir kişilikti. Çok sevimli ve mütevazı bir kişikti.

Maçtan sonra Resenbrink bana, “Soruyorlar, Antep neresi, nesi ünlü diye. Ne diyeyim” diye sorunca, “Hadi seni bir yere götüreceğim, sana bir şeyler ikram edeceğim, hayatın boyunca unutamayacaksın” demiştim.

Onu baklava yemeye götürdüm. Nereye götürdüğümü burada yazarsam haksız rekabet olur, onun için yazamayacağım.

Çok hoşuna gitti. Bayağı da yedi! Şimdiye kadar böyle bir tatlının varlığından haberi olmadığı için de üzüldü. Dükkan sahibi de ona iki kutu baklava hediye etti.

Aradan tam 40 yıl geçmiş. Sizce bugün mecbur kalmazsa Barcelona buraya gelir mi?

 

Futbolumuz için güzel şeyler oluyor