Ege'nin iki yakası sabancı müzesinde
Bugünlerde Sabancı Üniversitesi Sabancı Müzesinde Ege’nin ortak tarihine ilişkin çok güzel bir sergi var. “Karşıdan Karşıya – Milattan Önce 3. Bin’de Kiklad Adaları ve Batı Anadolu” ismi adı altında açılan sergide Batı Anadolu ve hemen yakınında bulunan Kiklad takımadalarında arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkan eserler sergileniyor. Eserleri incelerken Batı Anadolu ile Kiklad takımadaları arasındaki benzeşen ancak bölgesel özelliklerini koruyan iki kültürün öyküsünün dile getirildiğini görüyorsunuz. Türkiye ve Yunanistan müzeleri arasındaki işbirliğinden doğan sergi 28 Ağustos 2011’re kadar gezilebilecek.
Atina Milli Arkeoloji Müzesi, N.P. Goulandris Vakfı Kiklad Sanati Müzesi ve ülkemizdeki 15 müzeden seçilen koleksiyonlar ilk kez biraraya getirilip sergileniyor. Böylece Ege’nin tarihte olduğu gibi yeniden bir barış denizi haline gelmesi mesajının alınması isteniyor. Sergi toplam 340 eserden oluşuyor.
Sergideki en ilginç eserlerden birisi aslına uygun olarak yeniden inşa edilen 14 metrelik bir Kiklad teknesi… Sergiye dahil edilen model teknelerle uzun yıllar Ege Denizi’nin iki yakası birbirine bağlanmış, buluşmuş.. Dolayısiyle iki kültür birbirinden etkilenmiş. Bir örneği sergide bulunan tekneler, Ankara Üniversitesi Sulatı Arkeolojik Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından “Kiklad Tekneleri Canlandırma Projesi” kapsamında hayata geçirilmiş. Üretiminde hiçbir şekilde yapıştırıcı ve çivi kullanılmayan tekneler, halatlarla birbirine bağlanan tahtaların suya girince şişerek kenetlenmesi mantığından hareketle, aslına uygun olarak inşa edilmiş.
Karşıdan Karşıya sergisi Batı Anadolu ve Yunanistan’daki medeniyetlerin milattan önce üçüncü bin’e uzanan etkileşimini anlatarak, kültürlerarası diyaloğa katkıda bulunmayı amaçlıyor. Ege’nin iki yakasındaki 5 bin yıllık ticari ve kültürel ilişkinin gözler önüne serildiği sergide, Erken Tunç Çağı’na ait Kiklad sanatından örneklerin yanı sıra; heykelcik, seramik ve bronz aletlerin de aralarından bulunduğu pek çok eser yer alıyor.
Serginin mimarı uluslararası pek çok ödül alan Çekoslavak Mimar, Boris Micka. Micka, geçen sene yine Sabancı Müzesinde açılan ve çok beğeni toplayan “Bizantion’dan İstanbul’a” isimli serginin de mimarlığını yapmıştı.
Karşıdan Karşıya sergisini gezerken, 4-5 çocuktan oluşan bir gurup ve başında da öğretmenleri vardı. Eğer vaktim olsaydı, tüm sergiyi onlarla gezerdim. O kadar eyleniyorlardı ki… Hem eylenip hem öğrendiler. Gurup, bir eser camekanının önünde durunca, öğretmen oradaki eserleri de kapsayan bir soru soruyor… Soru, tabiiki çocukların bugün yaşadıkları günlük hayattan. Çocuklar o soruya cevap verince, öğretmen geçmişte Batı Anadolu ve Kiklad takımadalarında sorduğu soru ile ilgili ne olmuşsa anlatıyor. Söylemeye gerek var mı? Anlatım tarzı gayet basit, söyledikleri çocukların aklında kalabilmenin yanısıra bugünle mukayese edip, öğrenebilecekleri kapsamda hazırlanmış…
Sergiyi anlattık da, Kiklad adaları neresi diye sorabilirsiniz? Bugün bizim “Ege adaları” diye isimlendirdiğimiz, batı Anadolu’nun batısındaki adalara verilen isimler. Daha önce bu adalarda bulunan arkeolojik eserler, “klasik dönem araştırmaları” başlığı altında incelenirken, 19. Yüzyılda öncü arkeologların tespitleriyle “Kiklad uygarlığı” olarak isimlendirilmeye başlamış.
Sayfada iki insan figürü görüyorsunuz… Birisi, Batı Anadolu’da diğeri Kiklad adalarında yapılmış. Ne kadar birbirine benziyor değil mi? İşte bu eserler bize, mavi Ege denizinin ortasındaki Kiklad adalarının batı ve doğu yakaları arasında nasıl bir köprü oluşturduğunun güzel bir kanıtı.
Milattan Önce 3. Binde Batı Anadolu sahil kesimindeki maden işçiliğini anlatmak için sayfaya Troya Antik kentinde bulunan mücevherlerin bazılarını gösteren bir fotoğraf koydum.
Sergide insan biçimli kap da oldukça ilginçti. Yanına yaklaşınca eserin Troya Antik kentinde bulunduğunu ve erken tunç çağına ait olduğunu okudum.
Erken Kiklad veya geçiş dönemi olarak isimlerindirilen mermerden yapılmış kadın figürlerini gösteren iki örnek eser de dikkatimi çekti.
Baskı ve kazıma bezemeli Kiklad tavası Atina Ulusal Arkeoloji müzesinden getrilmiş. Erken Kiklad döneminde yapılan eser kahverengi, mikalı katkı maddeleri içeren kilden imal edilmiş.
Harikulade güzel bir sergi… Gezmenizi tavsiye ederim, insan çok şey öğreniyor…