Ekonomi nasıl idare edilir öğrenin!

YAYINLAMA: 06 Şubat 2019 / 20.00 | GÜNCELLEME: 06 Şubat 2019 / 20.00

Kızılderililer sonbaharda yeni seçilen genç büyücüye gidip sorarlar:

Bu kış nasıl geçecek?

Modern dünyanın adetleriyle yetişmiş genç büyücü eskilerin sırlarını bilmediği için kışın nasıl geçeceği konusunda hiçbir fikre sahip değildir. Ne olur ne olmaz diye işi sağlama almak ister ve meteorolojiyi arar:

Sizce bu kış nasıl geçecek?

Meteorolog, “Sert geçecek gibi görünüyor” der. Bu söz üzerine genç büyücü kabileye haber gönderir: “Kış çok sert geçebilir.” Kabile tekrar odun toplamaya başlar.

 

Genç büyücü bir süre sonra meraklanıp meteorolojiyi yine arar:

Bir gelişme var mı, durum nedir?

Yetkili cevap verir:

Valla bu kış daha öncekilere benzemeyecek galiba. Çok sert geçecek.

 

Genç büyücü kabileyi toplar:

Daha çok odun toplayın, kış çok sert geliyor!

Kabile ormana yayılır, harıl harıl odun toplamaya başlar.

Bir süre sonra büyücü meteorolojiyi tekrar arar.

Bir değişiklik var mı?

 

Yetkili, “Valla ben böylesini görmedim. Feci bir kış geliyor” der.

Genç büyücü, “Hayret!” der, “Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?

 

Meteorolog, biraz da endişeyle “Kızılderililer” der, “Harıl harıl odun topluyorlar. Hiç bu kadar toplamamışlardı!

 

İşte bizim ekonomi böyle idare ediliyor!!

 

 

 

 

 

Nobel Ekonomi Ödülü

nereye mi gidecek?

 

ING Bank geçen haftalarda çalışanlarının ve müşterilerinin katıldığı bir Uluslararası Ticaret Semineri organize etmiş. Sunum yapanlardan biri de Ludovic Subran, Euler Hermes’in baş ekonomisti.

Şunları söylemiş;

Artık klasik ekonomi teorileri yetersiz gelmeye başladı, çünkü dünyadaki tüketicinin profili ve davranış biçimi değişmeye başladı. (18-35 yaş arası) Alışılmışın dışında reaksiyonlar veriyorlar.

O yüzden onları algılamadan ekonominin seyrini ve gidişini anlamamız zor.

 

Bu yeni tüketicilerin özellikleri ve yaşam felsefeleri nedir?

Bir bağımlılıkları yok.

Bu yüzden milliyetçilikten uzaklar.

Dünya vatandaşı olmayı hedefliyorlar.

Dinlere ve ideolojilere karşı soğuklar. Ama hayvan haklarına, çevreye, insan haklarına duyarlılar.

Genel olarak aktivistler. Sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyorlar.

Algıları çok açık, çok hızlı öğreniyorlar.

Sabah 9, akşam 5 tipi işlerde çalışmak istemiyorlar. Yaratıcı, yükselen trendi olan, uluslararası işlerle ilgileniyorlar.

 

Konut alıp hayat boyu ev kredisi ödemek istemiyorlar. Air-bnb gibi ev kiralama sistemleri ile dünyanın her tarafında yaşayabiliyorlar.

(Bu sistemin, yani Air-bnb, ilerde şehir otelciliğini bitireceği konuşuluyormuş bu arada. Çok daha makul fiyatlarda Paris’in göbeğinde bir evde kalabiliyorsunuz!)

Evlenip tek bir kişi ile ömür geçirmeye sıcak bakmıyorlar.

Evlenirlerse de pek uzun sürmüyor, bir kaç yılda boşanıyorlar.

Çocuk sahibi olmaya da sıcak bakmıyorlar. Daha ileri yaşlarda, belki bir çocuk.

Lüks araba alıp borç ödemek istemiyorlar.

Bu sistem hantal geliyor onlara. Duruma göre bisiklet, motosiklet, taksi ve metroyu tercih ediyorlar.

Haute Coutere denilen lüks giyime de bakış açıları farklı. İmkanları olsa bile bu markalara büyük paralar harcamak istemiyorlar.

Onun yerine şık, spor, rahat kıyafetleri seçiyorlar.

Slogan “Ulaşılabilir Lüks!..

(Geçenlerde haber olmuştu. Üst sınıf markası Balmain, H&M, uygun fiyatlı koleksiyon hazırladı, diye! Çünkü pahalı ürün satan

markaların satışlarında düşüş varmış ve daha geniş kesimlere mal satmak istiyorlarmış. Muhtemelen yok olma tehdidi ile karşı karşıyalar.)

 

Teknolojiye ve iletişime sınırsız para harcayabiliyorlar, çünkü bu onlar için özgürlük demek.

Konuta, arabaya, lüks giyime para harcamak yerine eğlenceye, yeme-içmeye ve seyahate para harcıyorlar.

Bir kaç yıl çok çalışırlarsa sonraki bir-iki yılı dünyayı gezmek için ayırmayı hedefliyorlar.

Emekli olarak ve konut alarak güvence sağlamakla ilgilenmiyorlar.

Bunun yerine yükselen trendi olan işlerde yaratıcı buluşlar ve işler yaparak hayatları boyunca yetecek paraları kazanmayı hedefliyorlar.

 

Anı yaşıyorlar.

Tasarruf yapmıyorlar.

Yani kısacası hayatlarını ev, araba, okul taksitlerine gömmeyi istemiyorlar.

Dolayısıyla genel ekonomi kuramlarında geçen “... şu koşullar gerçekleşirse tasarrufa ya da tüketime yönelme olur” gibi teoriler işlememeye başlıyor.

Çünkü tüketici profili değişiyor.

Dünya ekonomisinde durgunluk baş gösteriyor. Klasik tüketim düşüyor.

İleride bu konuda yazılan teorilerin Nobel Ekonomi Ödülü alacağı söyleniyor.

Yukarıda bahsedilen profil, Gezi olaylarında ortaya çıkan ve hepimize “bunlar da kim” sorusunu sorduran gençlerin profili aslında.

Ve İran’ı da şu anda değişime zorlayan içerideki bu kesim.

Daha fazla özgürlük talep ediyorlar.

Alıntı

 

 

 

 

 

Yalancıların mumu!..

 

Öğretmen:

Neden arkadaşlarınla çekişiyorsun, neden onların yaptıklarını bozuyorsun?

Çocuk:

En iyi ben olmalıyım, en başarılı ben görünmeliyim.!

 

Öğretmen bunun üzerine tahtaya düz bir çizgi çizmiş, “Bu çizgiyi nasıl kısaltabilirsin” diye sormuş.

Kıskanç velet hemen atılıp bir kısmını silivermiş.

Olmadı” demiş hoca, “Silmek yok!”

Eliyle üzerini kapatmış bu sefer çocuk!..

Öğretmen:

Yine olmadı, gizlemek yok...” demiş. “Başka nasıl yaparsın?

 

Bakmış ki cevap yok, daha uzun bir çizgi çizmiş diğerinin yanına ve “Başkalarının çizgisiyle uğraşacağına, sen daha büyük bir çizgi çiz!” diye de uyarmış hırslı yumurcağı!..

 

Hikaye çoğu zaman böyledir! Daha iyisini yapacağına belden aşağı vurmak; edepsizlerin, bilgi dağarcığı ve kapasitesi sınırlı olanların başvurduğu yoldur!

 

Damnatio Memoriae(Latince) hatıraların lanetlenmesi... diye bir terim var eski Roma’da.

İğrençlikler, belden aşağı vurulan yazılar, terbiyesizlikler, yalan haberler hepsi lanetlenecektir!

Daha uzun çizebilenler hep belleklerde kalacaktır.

 

 

Ekonomi nasıl idare edilir öğrenin!