Amerikalı doktor Winkler…

YAYINLAMA: 06 Mart 2019 / 20.00 | GÜNCELLEME: 06 Mart 2019 / 20.00

Geçen hafta Dr. Warren H. Winkler’dan bahsetmiştim.

Benim okulumun doktoru, daha sonra da uzun yıllar, Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nin Başhekimliğini yaparken, Gaziantep’teki Amerikan Hastanesi’nin de danışmanlığını yürüttü. Ağabey-kardeş çok yakın dosttuk.

 

Dr. Winkler’a İstanbul’da cenaze töreni yapılmadı. Çünkü vücudunu hastaneye kadavra olarak bağışlamıştı. Onun yerine önceki gün Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde anma toplantısı yapıldı. Dostları, kısa kısa anılarını anlattılar. Olağanüstü, çok samimi bir anma toplantısı oldu.

 

Anma toplantısına vefasıyla herkesin sevgi ve saygısını kazanan Rahmi Koç ve oğlu Ali Koç da katılarak, anılarını paylaştılar.

 

Dr. Winkler Antep’i çok severdi. Baklavası, kebabı için değil, yemeğe karşı hiçbir zaafı yoktu. Antep’teki 160 yıllık Amerikan Hastanesi onu çok cezbeder, hastanenin mezarlığındaki bir asır önce hizmetleri sırasında o zaman çaresi bulunmayan tifo gibi hastalıklara yakalanıp genç yaşlarda vefat eden Amerikalı doktorlara saygı duyardı. Kendisi de Türkiye’deki 60’ıncı hizmet yılını tamamlamıştı.

Allah rahmet eylesin, çok iyi bir hekim, mükemmel bir insandı.

 

 

 

 

 

 

Barış’ın hikayesi…

 

Bir kahvenin 40 yıl* hatırı vardır! deyimi…

Gerçek tarihçesi, Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyo'nun hikâyesine dayanır.

 

1895 Eminönü Yemiş İskelesi, balıkçı kahvesine giren Osmanlı zabiti:

Bre Yusuf, herkese benden okkalı bir kahve. Ama şurda oturan Rum palikaryasına yok! Ona, kahvem de akçem de haramdır, der…

 

Bilge Yusuf kahveleri ikram eder, bir kahve de Palikarya Stelyo'nun önüne koyar. Zabit adeta kükrer:

Ben, ona haramdır demedim mi Yusuf!

Bilge Yusuf, hiç istifini bozmaz:

Komutan, o kahve benden ona da helaldir!..

 

Stelyo minnetle bakar Yusuf'a…

1905 olur, Samos (Sisam) Adası'nda Rum isyanı başlar. Damat Ferit Paşa adaya asker çıkarır. Bilge Yusuf da askerdir ve adaya çıkan askerler arasındadır. Ancak ilk çatışmada esir düşer.

2 yıl yatar Samos zindanlarında!..

2 yılın sonunda Rum çeteciler, esir pazarında satışa çıkarır Yusuf'u! Mezatta 5 para, 7 para sesleri arasından bir ses yükselir:

O Türk'e benden 5 kuruş, hemen alıyorum.

 

Sessizlik hakim olur, Rum alır Yusuf'u arabasına, köyün dışına çıkarır. Denize yakın bir yerde arabasını durdurur, döner Yusuf'a:

Serbestsin Bilge Yusuf, der…

 

Yusuf inanamaz duruma. Rum'un ellerine kapanır:

Beyim kimsin, necisin? Beni neden özgür bırakırsın, der.

Rum döner Yusuf'a:

Ben balıkçı Stelyo, der!

Yusuf çözemez durumu. Adamı tanımaz bile! Rum uzun uzun anlatır. 12 yıl öncesine, Yemiş İskelesi'ne döner. Detaylarıyla o günü anlatır ve:

İşte ben bir fincan kahveyi helal ettiğin Balıkçı Stelyo, der.

 

Göz yaşları sel olur. Sarmaş dolar olurlar…

Stelyo, Yusuf'u, kaçak yoldan İstanbul'a gönderir. Bu dostluk 35 yıl devam eder. Her yıl birbirlerini ziyaret ederler. Her ziyarette bir fincan kahve mutlaka vardır. Çocuklarına, torunlarına anlatırlar dostluklarını ve “Bu kahvenin 40 yıl hatırı var” derler. Her ikisine de rahmet olsun.

(Üsküdar Belediyesi Kültür Hizm. Arşivi)

 

*40 sayısı İran ve Osmanlı coğrafyasında en çok anlamına gelir. Yani sayı değildir. A.T.

 

 

 

 

 

Üçüncü Dünya Savaşı!

 

George Bush ile Donald Trump barda bir köşede kafa kafaya vermiş, ateşli bir şekilde tartışıyorlardı. Barın müşterilerinden biri yanlarına gidip sordu: "Neyi tartışıyorsunuz?"

 

Bush: Üçüncü Dünya Savaşı'nın planlarını hazırlıyoruz.

Müşteri: Gerçekten mi? Nasıl bir savaş olacak?

Bush: Bu kez 140 milyon kişiyi öldüreceğiz, bir de Angelina Jolie'yi.

Müşteri: Angelina Jolie'yi mi? Peki ama niye Angelina Jolie? O ne yaptı ki!

Bush (Trump’a dönerek): Gördün mü? Sana söylemiştim; 140 milyon kişinin ölümü kimsenin umurunda olmaz...

 

Amerika’nın Irak’ı istilasında 1.5 milyon insan öldü. Suriye felaketinde de yarım milyona yaklaşılıyor.

Ne oldu? Hiçbir şey. Onun için 140 milyon insan ölürse ne mi olur? Ölenler öldüğü ile kalır!..

 

 

 

 

 

Dünyanın en komik fıkrası

 

Bütün dünyada yapılan seçmelerden sonra en komik fıkra olarak aşağıdaki fıkra seçilmiş. Anlayın dünyanın halini!!!

 

Ormanda dolaşan 2 avcıdan biri birden yere düşer. Arkadaşı, düşen adamın nefes almadığını ve gözlerinin ferinin söndüğünü görür. Bunun üzerine hemen telefonla acil yardımı arar.

“Arkadaşım öldü, ne yapabilirim” diye sorar.

Telefondaki ses yanıtlar:

Sakin olun. Size yardım edebilirim. Ama önce arkadaşınızın ölüp ölmediğinden emin olalım.

Telefonda bir süre sessizlik olur ve bir silah sesi işitilir. Avcı telefonu tekrar eline alır ve şöyle der:

Evet, tamam. Şimdi ne yapacağım?

Amerikalı doktor Winkler…