İnanç

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bugünlerde ahlak dışı seçim akışını takip eden mütedeyyin halkın artık  söyleyeceği bir kelimesinin kalmadığına inanıyorum. İnsanların dininden soğuması, yerel seçimlerde her gün görülen ahlak dışı söylemler ve buna benzer olayların yaşanmasından ortaya çıktığı bir gerçektir.

 

Cami minaresine parti flamasını asmak, cami içinde yemekli toplantılar düzenlemek, vaaz verirken din örtüsü altından kutsal kitapların içeriğine yalan cümlelerle cahil halkı, bilmediği bir lisanla kanalize etme çabaları, utanç verici bir eylem olduğu ayan beyandır. Meydanlarda çığırtkanlık yapılması, benim kutsal değerlerimi peşkeş çekme adına, din kitabını bile  kullanmakta tereddüt etmeyen meczupların ne kadar cüretkar olduklarının bir işaretidir. Artık neye inanacağımızı sorgulama durumuna gelmemiz hazin bir tablodur. 

 

Ne benim nede benim gibi hakikatleri arayan kültür seviyesi belirli bir düzeyde olan insanların, bu günkü kirli siyaseti dinlemeye bile tahammüllerinin olmadığına inanmaktayım. Bir tarihte bir bayan televizyon ekranlarından ‘ Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir olmaması gerekir’ demişti. Konuyu yalnış anlayanların tepkisine uğramış, bir müddet ekranlardan uzaklaştırılmıştı.  Ancak bayanın haklı olduğu o kadar çok alt başlıklar bulunmakta ki , hangi birisini söylesem diye düşünmekteyim. Her vatandaş bir oy hakkına sahip. Bu doğru. 

 

Ancak vatandaşlık sadece oy vermek değil, bunun alt yapısında Devletin her bireyin okuma yazma öğrenmesinden öte, ilk okulu mecburi okutup eğitimini sağlaması gerekir. Bırakın yurdum insanının okuma ve yazma bilmesini,  nüfus kağıdı bile olmayan binlerce insan olduğuna inanmaktayım. Geçtiğimiz günlerde Gaziantep’te9 kişilik bir aileye yıllar sonra ekranlarda nüfus cüzdanları verildi. Bu sadece bir örnek  olarak gözüksede, bunlar gibi binlerce aile bulmamız olasıdır. 

 

Neler yapılmakta olduğuna biz tanık olmuyoruz ancak, basından takip ettiğimiz bazı örneklerde ağzımız açık kalmakta. Dört katlı bir binada 900 e yakın kayıtlı seçmen bulunması, bir başka örnekte arsa halindeki bir adreste yüzlerce kayıtlı seçmenin çıkması seçim konusunda ne kadar yozlaşmış bir mecrada olduğumuzun kanıtıdır.  Hangi medeni bir ülkede Cumhurbaşkanı çıkarda halkı ayrıştırıcı söylemlerde bulunur? Neredeyse memlette yaşayan yurdum insanlarının yarısına yakınına ‘terörist’diye bir yafta hangi ülkede yapıştırılır? 

 

Almanya Cumhurbaşkanı’nın kim olduğunu biliyormusunuz? Düşünün. Türkiye’de Almanya Cumhurbaşkanının Frank Walter Steinmeier olduğunu bilen çok az insan vardır. O partiler üstü bir semboldür ve öyle anılır. Frank Walter Steinmeier’in 3500 kişilik bir koruma ordusu  yoktur, ve dolaştığı zaman sade vatandaş gibi halkın arasında herkese aynı mesafede olduğunu bilmekteyiz. Ancak ‘Almanya’ denilince akla Başbakan Angela Merkel’in geldiğini bütün dünya milletleri bilmektedir. O ülkede de kıran kırana bir seçim süreci yaşanır. Ancak terbiye sınırları içinde sürdürülür bu süreç. Adaylardan birisinin her hangi olayda kanıtlara dayalı bir şüpheli durumu oluşursa, derhal istifa müessesesi çalışır ve konu belgelerle isbatlanması uzun bir süreç almaz. Bu nedenle DEMOKRASİ konusu bu ülkede insanların dayandığı, sarsılmıyan yaşamın temel taşını teşkil eder.

 

Varsa elinde bir belge, çık koy ortaya, yoksa sonsuza dek geveleme derler adama.  Aslında rahmetli İsmet İnönü’nün 5 Temmuz 1931 yılında Meclis kürsüsünden söylediği önemli cümlesi aklımdan hiç çıkmamaktadır:  Bir Memlekette, Namuslular, Namussuzlar Kadar Cesur Olmadıkça , O Memlekette Kurtuluş Yoktur’’  diye  İnönü’den bir sözü geldi andım hem nalına hem mıhına.

İnanç