Kelin Merhemi

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Geçen hafta Londra’da olan değerli dostlarımdan telefon aldım. Ülkelerinde gelinen çıkmazda neler yapılabilir konulu bir toplantı yapacaklarını söylediler. Anadolu gazete yazarlarından bir kişiyi davet etmek istemişler. Victor’un aklına ben gelmişim. Sarılmış telefona , ‘Metin Çarşamba günkü toplantımıza davet etsek gelirmisin ?’ dedi. Victor’u  uzun senelerdir tanırdım. Sunday Times  gazetesinde köşe yazarı olarak görev yapmakta. Kırk yıldır arkadaşlığımız devam etmekte. İlk tanıştığımız günlerde Daily News adlı gazetede muhabir olarak çalışmaktaydı. Daha sonraları yazarlığa terfi etmişti. BBC de de bir ara muhabirlik yapmış, oradada çalışırken bağlarımızı hiç koparmamıştık. 

 

Ankara’dan direk Londra uçağı olmadığından Istanbul aktarmalı bilet aldım. Istanbul’daki yeni hava alanına indik. Hava alanı açılalı 1 gün olmuş, kimse neyin nasıl olacağını bilmediğinden kaybolmamak adına Istanbul’daki transfer için yardım istedim. Uçaktan indiğimizde kapıda yanlarında elektrikli yürüyen sandalye olan yolcu yardımcıları ile karşılaştım. Gideceğim kapıya kadar beni götüreceklerini söylediler. Teşekkür ederek pilli tekerlekli sandalyeye bindim. Yola koyulduk. Sandalyeyi kullanan delikanlı ile başladık sohbete. ‘’Amca, bu hava alanı erken açıldı, herşey bitmemiş durumda. Hava alanının bitmesine daha bir kaç sene gerekir’’ demesinden, onlarında pek mutlu olmadıklarını anladım.’ Zaten uçaklara yakıtı Azerbeycan verecek, Hava alanı içindeki bütün satış mağazaları yabancıların. Sadece bir tane lokanta Recep beyin çocuklarınınmış. 

 

Kanımca bu dükkanlar ve servisler için bir sözleşme yapılmış olsa gerek ki sözleşme adına alel acele bu hava limanı açılmış olduğunu düşünmekteyim. Sağlimen uçağa binip Londra yolunu tutarken, yeni Istanbul hava limanında boş uçak park yerlerinde onlarca 737 uçaklarının durduğunu seyretmek, ekonomi adına üzüntü duymamak elde değildi. Kalkış için bir pistin başına gittik, rüzgar yöndeğiştirdi izahı ile bir başka kalkış pistine yollandık.

 

Londra’da Victor ve Barry hava alanında beni karşıladılar. Otele gitmeden önce Westminister de gazetecilerin  gittiği PRESS adlı bir pub a gittik. Etraf gazeteci dolu. Bende hemen konuşulan konunun içinde buldum kendimi. Ingiltere’de BREXİT konusunda halk ve parlemento arasında oluşan sürtüşmeye nasıl bir çözüm bulunacak diye herkes bir fikir atmaktadı ortaya . Ertesi günü yapacağımız toplantıya bir alıştırma niteliğinde idi bu tartışmalar. Charing Cross da ki PRESS Pub da  birer biraları yuvarladık. Daha sonra ikinci biralar geldi. Benim alışamadığım bir içki içme kültürü vardı karşımda. Derken üçüncü bardaklar geldi. Benim istihab haddimin sınırı zorlanmaktaydı. Kimileri tuvalet ihtiyaclarını giderip döndüklerinde, içmeye devam etmekteydiler. Dördüncü bardakta benimde sınırlarım zorlandı, yorgun düşmüştüm. Ortada konuşulan konularda halkın yeterince bilinçlenmediği için İngliz halkı Avrupa birliğinden çıkma üzerine verdikleri kararlar, ülkeye zarar verecekti. Burada basının çok etkisi olduğunu söylemekteydiler. Halk konuda ince detayı bilmediklerinden verdikleri olumsuz oyların konuyu nereye götüreceğinden habersiz oldukları tartışılmaktaydı. Gecenin ilerleyen saatlerinde ülke meselelerinin bir PUB ortamında tartışılması beni yormaktaydı. Gecenin bir yarısında konuyu kapatmak mecburiyetinde kaldığımızda zaten Pub kapanma saatine gelmişdi. Ertesi günü beni otelden alacaklarını söylediler. Zaten yorgunluk ve bira oteldeki odama zor attım kendimi. 

 

Ertesi günü beni alıp Westminister deki parlemento binasına götürdüler. Basın mensupları ile Başbakanın yapacağı konuşma için  beyaz boyalı odada yerlerimizi aldık. Zarif bayan  olan Theresa May  gelip kürsüden samimi düşüncelerini paylaştı. Basının bu konuda önemli görevi olduğunu söyledi ve toplantıya gelenlere düşüncelerini sordu. Victor elini kaldırarak Türkiyeden bir müsafir basın mensubu olduğunu ve bana söz verilmesini önererek beni işaret etti.  Kibar bir Bayan başbakan olarak Theresa May beni işaret ederek ‘ Yes Mr. Atamer ‘ diyerek benim düşüncelerimi sordu.

 

Bende konunun basit bir işlem hatası olduğunu ifade ederek, zaten yeterince halk aydınlanmamış, belirsizlik ise küçük bir oranla olumsuzluğu göstermiş, Bu nedenle yöresel yargıçlardan bir kurul oluşturun, olumsuz oyları tekrar saysınlar ve sunucun ne olması gereğinide bu yargıçlara dikte edin, istediğiniz netice çıkacağından emin olduğumu beyan ettim. ‘’Bakın biz bunu ülkemizdeki yerel yönetim seçimlerinde denedik. Sonuca neredeyse olaşmış oluyoruz ‘’ dediğimde salonda sessizlik hüküm sürdü. Başbakan ‘ın yeşil gözlerinde bir anda ışık yandığını hissettim. Barry  ve Victor yanıma geldi ‘ Metin bunu telefonda da bize söyleyebilirdin ‘ dediklerinde gözlerimde ve dudaklarımdaki gülümsemeyi anladılar, uykudan uyandığımda Onlara unuttum diyemedim ‘Kelin merhemi olsa kendi başına sürer’ diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Kelin Merhemi