Sahiplenmek öldürür
Picasso bir gün kendisinin hayranı olan sanatsever bir bayanla karşılaşmış. Kadın, Picasso’yu görünce hayranlıkla onunla konuşmaya başlamış. “Geçen bir sanat galerisinde otoportrenizi gördüm. Harikaydı. Ona bayıldım. Beni öylesine etkiledi ki onun cansız olduğunu unutup eğilip öptüm” demiş.
Picasso kadına bakıp “Peki o da sizi öptü mü?” demiş. “Siz neler söylüyorsunuz?” demiş kadın. “Bir portre beni nasıl öpebilir ki?”
“O zaman o benim portrem değil” demiş Picasso.
Ölmüş bir eş sizi öpebilir mi? Öpemez değil mi? İşte bir insanı sahiplenmeye başladığınız andan itibaren öldürürsünüz.
Sahiplenme duygusu, karşıdaki insanı öldürmenin en kısa ve kolay yoludur.
Sahiplenme sonucunda ego karşıdaki kişiyi tamamen kuşatır.
“Benim eşim, benim çocuğum, benim arkadaşım” demeye başlarsınız. Artık siz onun sahibi gibi davranmaya başlarsınız. Delikanlı sevdiği kızla evlenmiş. İlk yaptığı şey onu tamamen sahiplenmek oluyor. Çocuğun emziği gibi sımsıkı sarılıyor. Ve kıza yasaklar koymaya başlıyor. “Arkadaşlarınla görüşemezsin. Ailenin yanına gidemezsin. Dışarı çıkamazsın” talimatları yağmaya başlıyor.
Çünkü delikanlı sahiplenme sonucunda kaybetme korkusu yaşamaya başlıyor. Küçük çocuk emziğini kaybederse ne yapar?
Sahiplenme duygusu olmadan önce kaybetme korkusu da yoktu. Sahiplendiğiniz eşinizi cansız bir portre haline getirirsiniz. Kıskançlık ne demek? Kıskançlık kaybetme korkusunun dışavurumundan başka bir şey değildir.
Terk edilmek ego için ölümdür. Artık bir çok insan sahiplenmenin ne kadar kendisine zarar verdiğinin farkına vardığı için evlenmiyor, çocuk sahibi olmuyor. Onun yerine hayvan besliyorlar.
Çünkü hayvan sizi terk edemez, size bağımlıdır. Köpek sadık olduğu için tehlikesizdir. Ama bir eş her an sizi terk edebilir, çekip gidebilir. Evladınız ayrılabilir.
Böyle bir durumda egonuz yerle bir olur, kalbiniz kırılır. Bunu önlemek için farkına bile varmadan onu öldürmeye başlarsınız. Onu nesne gibi, eşya gibi görmeye başlarsınız. Eşiniz, evladınız zamanla cansız bir eve, arabaya, eşyaya dönüşür. Artık emrinizden çıkmaz. Bu egonuzu tatmin ve mutlu eder. Halbuki siz bir insanı sevmiştiniz. Artık eşiniz bir nesnedir sizin için. Nesne, eşya sizin duygularınıza cevap veremez. Siz arabanızı öptüğünüzde arabanız da sizi öpemez. Siz yastığınıza sarıldığınızda yastığınız size teşekkür edemez.
İşte kendi elinizle kendi evliliğinizin sonunu getirmiş olursunuz. Eşiniz özgür birisi olabilmeli. Size karşı sevgisi, ilgisi alakası biterse her zaman gidebilmeli. Siz de aynısını yapabilmelisiniz. Her iki taraf da özgür olursa gerçek aşk, gerçek sevgi dolu dolu yaşanır. Yoksa her gün ölü bir insanla aynı yastığa baş koyarsınız.