İsmail Küçükkaya

YAYINLAMA: 14 Haziran 2019 / 20.00 | GÜNCELLEME: 14 Haziran 2019 / 20.00

Şimdi size pazar günü yapılacak büyük düelloyu yönetecek olan İsmail Küçükkaya'nın neden ‘Tarafsızlık’ vasfı taşıyamayacağına dair önemli bir bilgi vereceğim. Küçükkaya ile Binali Bey'in tanışıklığı ve hukuku biraz eskiye dayanır. Hem de önemli bir olay üzerinden! Şöyle ki:

 

Sene 1998 Çukurova grubunun sahibi Mehmet Emin Karamehmet, kendisini dünyanın önde gelen zenginleri arasına sokacak olan Turkcell dosyasının akıbetini doğal olarak çok merak ediyordu. Bu dosya Ulaştırma Bakanlığı’nın kozmik odalarında tutuluyordu.

 

Bir gün Karamehmet'e Sabah Gazetesi'nden Uzan grubuna ait Star Gazetesi'ne transfer olmuş acar bir Ulaştırma Bakanlığı muhabirinden bahsettiler. Oğlan Fatih Çekirge'nin yetiştirmesi, çok iyi koku alan, parayı seven…

 

Tatlı dili ve güler yüzü ile haber kaynaklarıyla çok iyi ilişkiler kuran ‘başarılı’ bir muhabirdi. Bunun bir de kendisi gibi acar, uyanık, Nuray Başaran diye İzmirli bir kankası vardı. Acar oğlan, tahmin ettiğiniz gibi Ismail Küçükkaya'ydı.

 

Bu uyanık ikili, Karamehmet'e kendilerinden söz edildikten sonra hemen harekete geçtiler. Hedef kozmik Turkcell dosyasıydı. Bakanlığın altından girip üstünden çıktılar (yöntemler ve işbirlikleri ayrı bir konu) ve bu önemli dosyayı alıp Karamehmet’in önüne koymayı başardılar.

 

Önüne koymak’ derken tabii bedavaya değil. O dönem İsmail ve Nuray'ın bu dosyanın karşılığında Karamehmet'ten 80'er bin dolar aldıkları çok konuşuldu. İsmail, hemen koşup kendisine bir villa aldı. Karamehmet bununla da yetinmeyip bu ikiliye yüksek maaşlarla Akşam’da köşe verdi.

 

Bu olayla birlikte Allah İsmail'e yürü ya kulum dedi. Dedi ama, İsmail de bunu haketti doğrusu. 2002 seçimiyle AKP iktidar olunca, İsmail, Ulaştırma Bakanlığı üzerinden yürümeyi sürdürdü. Bu kez muhatap  dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'dı.

 

İsmail, Binali Bey'le de çok yakın ilişkiler kurdu. Binali Bey'e eski hükümetler döneminde Bakanlık'ta olup bitenlerle ilgili çok faydalı bilgiler verdi. O zaman AKP'liler iktidar olmuşlar, ama şimdiki gibi muktedir olamamışlardı.

 

En sevdikleri insan tipi, eski hükümetler dönemini iyi bilip kendi saflarına geçen insan tipiydi. Bu ilişki Ismail'i önce Akşam Gazetesi'nin Ankara temsilciliğinden genel yayın yönetmenliğine, oradan da Tayyip Bey’in uçağının daimi yolcuları arasına taşıdı.

 

Karamehmet'i bir dosya ile mutlu etme başarısını gösteren İsmail, Ulaştırma Bakanlığı’ndan elini hiç çekmedi. Binali Bey göreve gelince de onunla ilişkisini sürdürdü. Bakanlar üstü bir gazeteci oldu anlayacağınız.

 

Ekrem Bey'e tanışıklığı var mı bilmem, ama Binali Bey ile 17 yıllık samimi bir ilişkisi var. Umarız bu tanışıklık pazar günü İmamoğlu'nun aleyhine sinsi nakışlar dokumaz. Fatma Sibel Yüksek(Bursa’da yerel bir gazeteci)

 

Bu yazıya o zamanın en çok satan gazetesinin ünlü yayın yönetmeni şu mesajla yanıt verdi:

Rakamları hatırlamıyorum ama Karamehmet’te iş takibi yaptığı doğrudur. Ama geldiği noktada Ekrem’e kazık atmayacak kadar akıllıdır. Tarafsız görünmek için elinden geleni yapacaktır”.

 

 

 

 

 

 

Küçükkaya büyük sınav verecek!

 

Moderatörlüğün İsmail Küçükkaya’ya verilmesi düşünülüyordu. Ancak, doğrudan onu görevlendirmek yanlış anlaşılmalara neden olabileceğinden, önce Uğur Dündar’a gidildi. Onun bu işi kabul etmeyeceği biliniyordu. Dündar şöyle dedi:

Kendime ve toplumuma karşı duyduğum sorumluluğun bilinciyle, bu açık oturumda adaletin terazisini milim saptırmayacağıma ve geçmiştekilerde olduğu gibi, her iki tarafın da yayın sonrasında teşekkürleriyle karşılaşacağıma en ufak şüphem yoktur. Bunlarla birlikte moderatörlüğüm üzerinden her iki adaya ve demokrasimize zarar verebilecek bir takım hazırlıklar yapıldığını görüyor ve bu sebeple 50 yıldır ödünsüz bağlı kaldığım evrensel yayıncılık ilkeleri gereği moderatörlük yapmama yönünde aldığım kararı kamuoyuna saygıyla arz ediyorum.

 

Daha sonra İsmail Küçükkaya moderatörlük teklifini hemen kabul etti.

Ne olacak, nasıl olacak bekleyip göreceğiz. Küçükkaya’nın küçük bir yanlışı bile kariyerinin sonlanması anlamına gelir. Ancak, layıkı ile yaparsa da ününe ün katıp yerini sağlamlaştıracaktır.

 

 

 

 

 

İsmail Küçükkaya