Dr. Ersin Aslan

YAYINLAMA: 23 Nisan 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 23 Nisan 2012 / 20.00

Önce benden yaşı küçük olan bir okul arkadaşımdan gelen iletiyi okumanızı istiyorum. Arkadaşım, merhum doktorun ihtisas arkadaşı.

“Ben de Dr. Ersin Arslan hakkında bir şeyler söylemeden geçemeyeceğim. Ersin, fakültemizin Göğüs Cerrahisi anabilimdalında ihtisasını 6 ay önce bitirdi. Karısı Patoloji bölümünde hala asistan olduğu için mecburi hizmetini Gaziantep'te yapıyordu.

Gerçekten çok çalışkan, dürüst, terbiyeli, efendi, çalışkan, saygılı, 1.90 boylarında yakışıklı bir beyefendi idi. Herkese o kadar nazikti ki anlatamam. Vefat edeceği gün bile 3 hastayı ameliyat etmiş, ameliyathanedeki anestezi doktorlarının ve de ameliyathane personelinin, “Hocam neden bu kadar çok çalışıyorsunuz” sorusuna, “Hastaları mağdur ve perişan etmeyip bir an önce onların işini görelim” diye cevap vermiş.

Daha sonra da epikiriz yazmak için odasına çıkmış.

Aslında 85 yaşındaki hasta 10 gün önce ölmüş. Hasta yakınları hiç doğru dürüst hastanın yanına bile gelip gitmemişler. 17 yaşındaki çocuğun babası hapiste imiş. 2 gün önce, annesi ile geri zekalı çocuk, ölen dedesinin emekli maaşını çekmeye gidiyorlar. Ama, yaşlı adam öldüğü için maaşın kesildiğini öğreniyorlar. Bundan bir gün sonra da, çocuk, Dr. Ersin kendi odasında, lavaboda elini yıkarken arkadan gelip boynuna ve de sol lumber bölgeye bıçakla saldırıda bulunuyor.

Bence daha da acı olan, gögüs cerrahi servisindeki herkes Dr. Ersin'in hayatta kalması için koşturduğu anda Ersin'in aynı gün ameliyat ettiği hastalardan birinin yarasında hafif bir kanama olduğundan hasta yakınları koşuşturan servis hemşiresine Dr. Ersin’in bir an önce gelip görmesi konusunda ısrar ediyorlar. Hemşire hanım, “Sizin hastanızı ameliyat eden doktor bıçaklandı, ölüyor” dediğinde ise hasta yakınları, “O zaman git başka doktor çağır” diye ısrar ediyorlar.

Aslında bu yaşanan olay, son zamanda uygulanan sağlık politikasıyla bizlerin hasta gözünde nerede olduğumuzu çok iyi anlatıyor.”

                                                                   ***

İleti bilmediğimiz, şimdiye kadar yazılmayan bazı gerçekleri de içeriyor.

Sağlık dünyası bu utanç verici, hunhar cinayet için ülke çapında birlik ve beraberlik içinde büyük tepki verdi.

Başbakan da Gaziantep’e iki bakanını gönderdi ve Bursa’daki konuşmasında doktorlara sahip çıktı.

                                                                      ***

Şimdi ne oldu?

Bu iş çözüldü mü veya bir daha tekrar etmemesi için adım mı atıldı?

Yanıtı hemen ertesi gün geldi.

Van Milletvekili Özdal Üçer, eşine gerekli ihtimamı göstermedi diye Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapan bir doktoru dövdü. Morali bozulan doktor memleketi Trabzon’a döndü, meslekten de soğuduğunu ifade ile ayrılık sinyali verdi.

Hemen akabinde bir olay da İzmir’de meydana geldi. Daha bunlar basına yansıyanlar.

Yani, palyatif ve göstermelik tedbirlerle çözülebilecek bir sorun değil bu...

                                                                ***

O halde sorun nerede veya ne kadar derinde?

Sabah’ın dünkü manşeti şöyleydi: “Eğitim iflas etti, halkın yüzde 95’i borç batağında!”

Radikal Gazetesi’nin manşeti de: “Türkiye 1-2 sene içinde IMF’nin kapısını çalacak!” seklindeydi.

Bunu söyleyen Prof. Vefa Tarhan, European Economic Association tarafından dünyanın en önemli 1000 ekonomisti arasında 107. sırada gösterilmiş bir bilim insanı.

                                                            ***

Ülke bir sosyal patlamanın içinde, her yerinden ayrı bir sinyal veriyor!

‹nsanlar birbirini sevmiyor, saygısızlar. İletide okudunuz, doktor bıçaklanmış, ölmek üzere, ameliyat edip sağlığına kavuşturduğu hastası veya yakını tam anlamı ile bir ‘vicdansızlık’ ve saygısızlık gösterisi yapıyor!

                                                             ***

Aileler çocuklarını iyi yetiştiremiyorlar. Zengini de fakiri de! Görgü kuralları öğretilmiyor. Toplumsal ahlak, insan olmanın erdemi öğretilmiyor. Sevgisizlik, acımazsızlık çoğu insanın ortak ilkesi oldu!

Hele parçalanmış ailelerin çocukları suç makinesi gibi! Toplumdaki dengesizlikler ve adaletsizlik en çok onları etkiliyor.

                                                                 ***

Karnından konuşupta, dile getirilemeyenler ise sorunun diğer bir yüzü.

Sağlık reformundan sonra sağlık sektöründe dünyada eşine rastlanmayan bir zenginleşme oldu. Yani 8 sene gibi kısa bir zaman içinde özel hastaneler, doktorlar, sağlık tedarikçileri, kısaca sektördekiler çok büyük paralar kazandılar. Diğer meslekler kötüye giderken, batarken sağlık sektörünün devlet parası ile aşırı zenginleşmesi toplumda hassasiyet yarattı.

                                                               ***

Daha dün üniversite sınavlarında birinci olanlar doktor olmak istediklerini söyleyince herkes gibi benim de aklıma aynı şey geldi. İş hemen hazır ve parası da iyi...

Belki de amaçları insanlara hizmettir de ben münafıklık ediyorumdur!

Olabilir, öğretmenlik de kutsal bir meslek. Ama iş bulması ve parası doktorluk gibi değil!

                                                                ***

İnsan onurunu ciddi biçimde zedeleyen dayak atma olayında milletvekili, eşine iyi davranılmadığını, güler yüz gösterilmediğini ve iyi hizmet verilmediğini söylemiş.

Allahaşkına, dinin yarısı insaftır, bugün hangi devlet kurumuna gitseniz bu söyleneni bulabilirsiniz? Vergi dairesine mi? SGK’ya mı? Tapu dairesine mi? Nüfus müdürlüğüne mi? Nereye, nereye?..

                                                              ***

Ezilmişlik duygusunu okumuşlar içinde tutuyor, cahiller adı üzerinde tutamıyor, cahillik yapıyor! Yani ‘Dag kanunu’ uyguluyor. Yani kendi hukukunu geçerli kılıyor!

Kurumlar birbirine bağlı.

Eğitim, Adalet, Sağlık...

Gerçek çözüm ufukta görünmüyor.

 

 


 

 

 

Fransa’dan Türkiye’ye ne gelecek?

Fransa’da başkanlık seçiminde önemli şeyler oluyor.

Meraklılar detaylı yorumları bulup okuyacaklar. Benim söyleceklerim kısa ama önemli.

Sarkozy’nin başı dertte! Kaybedecek gibi görünüyor. Zaten son 50 senede ilk kez devam eden bir başkan adayı ilk turda yenilmiş.

Herkes aşırı sağcı Marine Le Pen’in aldığı yüzde 18 oyu konuşuyor.

Aldığı oyun önemli bir kısmının protesto oyları olduğu bildiriliyor. Yani, başkanın seçilmeyeceği ilk turda Fransa’yı olduğundan daha milliyetçi göstermek isteyenlerin oyu.

2 kez boşanmış, 3 çocuklu avukat Marine Le Pen’in söylemi; Euro’dan çıkılacak, idam geri gelecek, AB’ye dolayısı ile Angele Merkel’a daha mesafeli durulacak, sınırlar göçmenlere kapatılacak, en fazla yıllık 10 bin kota konulacak şeklindeydi.

Aldığı yüzde 28,63 oyla ilk turun lideri Hollande’nin fakirlerin temsilcisi olduğu net olarak bilinen bir gerçek.

Sınırları kontrol altına alacağım,üreteni yurt dışına kaçırmayacağım, ‘kanun ve nizam’ı savunacağım dedi ama, asıl ne dedi biliyor musunuz?

“Bir milyon euro geliri yüzde 75 vergilendireceğim” diyerek oyları aldı.

                                               ***

Fransa’da olanın en kısa zamanda bütün Avrupa’ya ve Türkiye’ye geldiğini özellikle belirtmeliyim.

Başkaları yazmazsa benden öğrenmiş olun!

 

 

 

 

 

Dr. Ersin Aslan