Bize bir şey olmaz

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Her şeyden vazgeçeriz de efelikten vazgeçmeyiz. Bundan seneler önce AIDS tanımlı bir hastalıktan bütün dünya kırıldı. Hatta hangi yollardan insandan insana geçtiği konusunda bütün bilim adamları fikir birliğinde bulundular. Bu nedenle mümkün olduğu kadar insanların cinsel yaşamlarını düzene almaları gerektiği üzerinde çeşitli konferanslar verildi.


 

Çok değerli bazı sinema aktörlerinin bile bu hastalığa yakalandığını üzülerek seyrettik ekranlardan. Kimleri kaybetmedik ki  o tarihlerde, çok sevdiğim karakter oyuncuları bile hayatlarını kaybettiler. Bazı artistler de servetlerini AIDS’le savaş fonuna bağışlayarak bu konuda araştırma yapılmasına büyük katkıda bulundular. Elizabeth Taylor, bu vakfın kurulmasında ve milyon dolarların toplanmasında çok çaba harcamıştır. Biz AIDS konusunda fazla bir çaba harcamadığımıza inanmaktayım. 


 

Ancak hastanelerde ELİZA testlerinin yoğun yapıldığına da şahit oldum. Bu testler içinde HIV, yani Human Immunodeficiency Virus, bir başka deyişle AIDS’ten korunmak için çeşitli yayınlar yapıldı. İnsanların bu hastalıktan korunmak amaçlı eğitimi konusunda okullara kadar eğitimin verilmesine gayret edildi. Bilhassa genç yaşta genital dürtülerde sınırlar içinde kalınması, deli çağlarda aşırı gayret gerektirdiğine inanırım. Bu nedenle bu eğitimin çok yararlı olduğuna inanan bir insanım. O tarihlerde İstanbul’da Taksim Meydanı’nda kadın kılıklı erkeklerin gece yarılarında mekan tuttukları Gezi Parkı yer olarak gösterilirdi. 

 

Araçlarla oradan geçen delikanlıların bu kişilere yaklaşıp bir konu üzerinde pazarlık ettiklerini tespit eden kameraman, araçtakilere mikrofonu tutarak ‘Bu kişilerle yaptığınız konuşmada AIDS konusunda korkmuyor musunuz? Genelde HIV bulaşıcı bir hastalıktır, bundan da kurtuluş olmaz, neticesi ölümdür ne dersiniz? ’ diye yapılan uyarıya, araçtaki gençlerin verdiği cevap ilgimi çok çekmişti. ‘Biz Türk’üz bize bir şey olmaz.’  

 

Ne kadar da kesin bir yargı, bize bir şey olmaz. Çünkü biz Türk’üz. Böyle bir kafa yapısını değiştirmek mümkün değil. Adam erkekten dönme insanlarla gireceği ilişkiden dolayı HIV virüsü kapacak, yani AIDS hastalığına yakalanacak ve bu adamın tedavi masraflarını ülke karşılayacak. Böyle bir mantık nasıl kabul edilir? Ben bu aptal adamın tedavi masraflarını neden ödeyeyim? Ölmek istiyorsa bırakın kendini öldürsün.

 

Gelelim bütün dünyayı saran Covid 19 virüsü için, nelere dikkat etmeliyiz konusunu geçtim. Sağlıklı yaşamda ne yapılması gerekse o yapılacak. Covid 19 virüsünün çıktığı Aralık 2019 tarihinde, sadece Vuhan kentinde değil, başka ülkelerde de görüldüğü bütün dünyada ilan edildi. Ülkemizde Umre ziyareti konusunda bütün planlar 2019 senesinin aralık aylarında DİYANET İşleri başkanlığı tarafından sergilenmişti. Ocak ayından başlamak üzere kafilelerle Suudi Arabistan’a, bilhassa yaşlı vatandaşlarımızın gidişinden gelir temin edilir amaçlı seyahatlere, yönetim tarafından müsaade edildiğini hayretle izledik. Adım adım bu hastalık her tarafımızı sarıyorken, bizde bir olay bile yok ve bizim yaşlı vatandaşlarımızın da, pisliğin kol gezdiği Arabistan’a Umre ziyareti için gitmelerine ülke yönetimi müsaade etti. Hangi akılla? 

 

Bunu anlamakta zorluk çekmekteyim. Türkiye hariç bütün etrafımız kıpkırmızı virüs kaplı, bizde yok şimdilik dendi. Aslında vardı da Umre’den yurdum insanlarının dönmelerini beklediler. Dönüş tamamlanınca birden bizdeki gerçek rakamlar açıklanmaya başladı. Önceleri bir-iki dendi. Kimse benim gibi inanmadı. Daha sonra sayılar katlanarak artmaya başlayınca, gerçeğe yakın olmayan sayılar verildi. Peşinden toplanmalar yasak edildi. Okullar, kıraathaneler, gösteri yerleri, spor müsabakaları, insanların toplanmaları gereken her türlü oluşum yasaklandı. Mecbur olunmadıkça insanların aralarında bir mesafe koymaları istenildi. COVİD 19  konusunda  Umre’den evvel neden DİYANET düşünmedi de, insanlar Umre’den döndükten sonra acilen düşünmeye başladılar? Herkesin bu önlemlere uyması gerekir.

 

Ancak ülkemde aklı kıt olan insanların da yaşadığının bir gerçek olduğunu unutmamak gerekir. Tıpkı AIDS hastalığında yaşananın benzeri, ‘’COVİD 19 bize etki etmez‘’ düşüncesindeki insanların var olduğu acı gerçeği gibi.  Toplu halde olmayın, birbirinize hastalık bulaştırırsınız demekte, Dünya Sağlık Örgütü. Kiliseler kapatıldığı gibi, camilerde de toplu namaz kılmanın Diyanet tarafında tavsiye edilmediği açıklamasına rağmen, Urfa’da akıl yoksunu insanların bu karara karşı çıktıklarını dinledik. Urfa’da camilerde toplu namaz kılmak istiyorsa insanlar, bırakın kılsınlar, ancak hasta olduklarında tedavi masraflarını benim cebimden yapmayın, bırakın ölmek istiyorlarsa ölsünler,  diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına. 

 

Bize bir şey olmaz