Artık şu yakın tarihimizi öğrensek...

YAYINLAMA: 10 Haziran 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 10 Haziran 2012 / 20.00

Cuma’yı Cumartesine bağlayan günün erken saatlerinde, Rasim Ozan Kütahyalı, Ümit Zileli gibi sıradışı insanların yeraldığı Beyaz TV’de Latif fiimşek’in modere ettiği Dinamit adlı programda şaşkınlıkla izlediğim görüntüler ve iddialar bomba gibi patladı.
Ben rahmetli cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın öldürüldüğü iddialarına inanan birisi olduğum için, programda Atatürk’ün öldürülmüş olabileceği iddiası ortaya atılıp resimler gösterilince dehşete kapıldım.
                                                            ***
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı hemşerimiz Melih Gökçek'in oğlu Osman Gökçek'in oğlunun sahibi olduğu Beyaz TV'de Ankaralı işadamı ve koleksiyoncu Muhammed Yüksel, Atatürk'ün öldürüldüğünü ve otopsi yapılırken vücudunun açıldığını iddia etti. Bunu kanıtlayan fotoğrafların (negatiflerinin) da elinde olduğunu ileri sürdü.
Yayın sırasında konuşmacılara sms’lerden iddia sahibi koleksiyoncu Muhammed Yüksel’in aklı başında, tanınmış bir insan olduğu bilgisi geldi.
                                                              ***
Televizyonda bunları şaşkınlıkla izlerken aklım aynı zamanda bir başka garip olaydaydı.
Malatya Zirve Yayınevi’nde Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel’in boğazlarının kesilerek öldürülmesiyle, Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetlerinde “Adam öldürmeye azmettirmek”, “Silahlı örgüt yöneticiliği ve üyeliği” suçlamaları ile Tolon için iki kez ağır müebbet istendi.
Savcının iddianamesi böyle. Tolon kabul etmedi.
                                                       ***
Cumartesi günü Milliyet Gazetesi de Adnan Menderes ile ilgili bir iddiaya yer verdi:
“27 Mayıs 1960 askerî darbesi sürecinde idam edilen dönemle ilgili Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun'un hatıralarının ortaya çıkmasının ardından, üç dönem eski DYP Denizli milletvekilliği yapan Mustafa Kemal Aykurt, darbeciler tarafından idam edilen dönemin Başbakanı Adnan Menderes'in naaşıyla ilgili çarpıcı bir iddiada bulundu. Aykurt, o dönemde görev yapan ve şu anda 70 yaşında olan bir askerden aldığı istihbarata göre Menderes idam edildikten sonra naaşının demir bir kafes içinde denize atıldığını, şu anda İstanbul Vatan Caddesi'ndeki anıt mezarına ise o sırada ölen bir bekçinin koyulduğunu iddia etti. Aykurt, iddiasının kanıtlanması için DNA testi yapılmasını istiyor.”
                                                                ***
Ne dersiniz?
Bence bu gibi iddiaların devamına hazır olmak gerekir. Akla zarar epey gerçeğin aydınlığa çıkacağını tahmin ediyorum.
Başbakan Erdoğan bazen televizyonda öfkeyle bağırıp çağırırken bilinçaltını okumaya çalışıyorum. Kendinden emin konuşuyor. Kimbilir onun bilipte bizim bilmediğimiz neler var neler!..
Bu güzel ülkenin vatandaşları maalesef, en azından ben, 60-70 senelik yakın tarihini hiç bilmiyorlar. Her şey gizli!
Ülkenin ali menfaatı(!) için herşey gizleniyor!
Oysa Batı’da belli bir süreden sonra, örneğin İngilizler en fazla 50 sene gizli tutuyorlar, herşey kamuya açıklanıyor.
Bizim bildiklerimiz, bilmediklerimizin yanında denizde kum taneleri gibi…





Dağ kanunu

Kürşad Tüzmen, Gaziantep’in vekiliydi ve de bakanımızdı.
Sonra gözden düştü, Erdoğan onu milletvekili bile yapmadı.
Halen CHP Milletvekili olan Aydın Ayaydın, daha evvel Vatan Gazetesi’nde yazarken Tüzmen’in bir takım yolsuzluklarını sütununa taşımış, sonra da yazdığı ‘El Tüzmen’ isimli kitap çok ses getirmişti.
                                                        ***
Geçenlerde tesadüfen aynı uçağın yolcuları olunca, Tüzmen’in ayranı kabarmış, Ayaydın’a saldırmış, yakınındakiler zorla müdahale etmişlerdi.
Gazeteciler daha sonra bu konuyu kendisine sorduklarında, “Validesine ve ailesine hürmetlerimi iletmiştim, onu neden yazmıyorsunuz” diye de işi iyice çirkinleştirmişti.
                                                          ***
Önceki gün Ayaydın’ın oğlu, Necati Kurmel’in torununun düğününde dans pistinde Tüzmen’e kafa atıyor, yere düşünce de tekmeliyor!
fiu hale bakın!
Birisi Türkiye Cumuhuriyeti’nin müsteşarlığını, bakanlığını yapmış, diğeri bir kamu bankasınn genel müdürlüğü görevinde bulunmuş, şimdi de milletvekili, ama hesaplaşma dağ kanununa göre yapılıyor.
Allahaşkına, burada anaların ne suçu var da küfrediliyor? Düğün sahibinin ne günahı var da o güzel gece mahvediliyor? Hiç utanmıyorlar mı acaba?
                                                             ***
Tüzmen, “İyi ki o sırada silahıma sarılmadım, katliam yapabilirdim” diyor.
Ayaydın da, “Biz Mardin’in büyük bir aşiretinden geliyoruz” diyor veya demek zorunda kalıyor.
Onlar böyle hesaplaşırsa, burada da onları örnek alacak çok insan çıkar. Hani, siyasetçiler topluma örnek insanlar ya…



Artık şu yakın tarihimizi öğrensek...