Ambians ve cemaat!..

Her sene Mayıs ve Haziran ayları ulusal ve ulusarası gazetecilerin Gaziantep’i istila ettiği aylardır!
Kentteki hemen bütün oteller yoğun çalışır, lokantalar, özellikle kebap ve baklavacılar çok iyi iş yaparlar.
Ambiansları nedeni ile Sahan ve Bayazhan yabancıların mutlaka görmek istedikleri yerlerin başında geliyor.
                                                           ***
Ünlü firmalar Gaziantep’te bu aylarda çeşitli etkinlikler düzenliyorlar.
Basında çok yer bulan bir CEO bana holdinginin bu tür çalışmalarına ünlü köşe yazarlarını davet ettiğini, çoğunun daveti geri çevirdiğini ancak buluşma yeri Gaziantep olunca epeycesinin daveti memnunlukla kabul ettiğini anlatarak, bu kentin cazibenin de ötesinde bir ‘sihire’ sahip olduğunu anlattı.
                                                          ***
Benzer iltifatları dünyanın en önemli gazetecilerinden biri olan Stephen Kinzer’in yazısında da okumuştum. Yine, Amerika’dan gelen gurme ve tam anlamı ile entelektüel bir grup olan ‘Oldways’de Ayfer T. Ünsal’a yazdığı mektuplarda dile getirdiler.
                                                          ***
Dün Türkiye’nin gıda sektöründe en önde gelen bir firması ile birlikte gelen ünlü gazetecilerle sohbet ettik.
Eskiden hep ekonomimizle ilgili sorular yöneltirlerdi. Baklavanın, kebabın dışında kentin kültürel varlığı ile bilgi alırlar, Zeugma’dan ve restore edilen eski Ermeni evlerinden konuşurduk. Bol bol Belediye Başkanı’nı çekiştirirdik, eski yeni siyasetçilerin Ankara’daki durumlarını onlar bize, biz de Antep’teki durumlarını onlara anlatırdık! Özellikle biz aman ne bilgilere ulaşırdık, ağzımız açık kalırdı. ‘Vay canına’ demekten yorulurduk!
                                                           ***
Şimdi durum tamamen değişti. Hepsinin sorduğu soru tıpatıp aynı: “Burada Cemaatın durumu nasıl? Kimler, hangi firmalar cemaatçı? Neler yapıyorlar?”
Bildiğimiz kadarı ile anlatıyoruz. Anekdotlarla süslüyoruz, bazı rakamlarla desteliyoruz ve bu kadar ağır mesainin sonunda iltifat bekliyoruz!
Ama ne gezer?
“Otur yerine zıfır!” diyen hoca gibi nerede ise azarlanmadığımız kalıyor!
Meğerse onlar erbabından daha önce bütün bilgileri almışlar, tartışmışlar, hemen her şeyi öğrenmişler!
Bizden bekledikleri de anlatılanların teyidi, varsa duymadıkları yeni bilgiler...
Neyseki, konuşmamızın başında bu konuda cahil olduğumuzu itiraf etmemiz bizi kurtarıyor!
                                                          ***
En merak ettikleri, kentin en ünlüsünün cemaatçı olup olmadığı idi.
Onların cemaatla, tarikatla direkt bir ilişkilerinin olmadığını, ancak koyu muhafazakar olduklarını, fakat bu yaşam tarzlarının AK Parti iktidarına yakın durmak için olmayıp, oldum olası öyle olduklarını anlatınca hepsi dikkat kesildi, belki de bu söylemin dışında bilgi almışlardı, bilemiyorum.
Cemaat lideri ailenin tespitinde hemen bir saniye içinde mutabık kaldık!
                                                            ***
Neyse, işin şaka faslında muhafazakar ailenin yayınladığı Rockefeller vari ‘pembe gazete’den söz ettik. Gazetenin hemen her gün bir vesile ile cemaatçi ailenin haberlerine yoğun biçimde yer verdiğini onlar tespit etmişler. Bana büyük bir merakla nedenini sordular, cevapsız bırakmadım tabii.