Ruh onurlandırılmak ister…
Aksi durumda ise bilinçli ya da bilinçsiz uzaklaşır… Durum ya da konu ne olursa olsun ruh uzaklaşsa da beden ya da zihin uzaklaşamazsa ya beden ya zihin ya da her ikisi de hastalanabiliyor. Demek istediğim fiziksel hastalıklar ya da psikolojik hastalıklar oluşabiliyor.
Çözümlerden biri an’da olmayı başarmak… yani zihin, kalp ve ve beden dengesinde yaşamak.
An’da olmak trend bir sözden ibaret değil. Yani ‘’carpe diem’’ ya da ‘’hayat bir gün o da bugün’’ gibi ifadeler, oradaki gerçek derinliği vermekten yoksun kalıyor gibi.
An’da olmak şudur arkadaşlar. O an ne ile meşgulseniz enerjinizin bütünüyle orada olması. Bir çocuk gibi. Yani çay içiyor ve bir arkadaşınızla muhabbet ediyorsanız o an içtiğiniz o çayın tadını almak ama gerçekten almak ve arkadaşınızın muhabbetine odaklı olabilmek. Onunla bir olmak ve enerji alışverişi içinde olmanın farkında olmak. Demek istediğim çayı bir refleks ile içmemek. Tadını çıkararak içmek. İçmek istediğin için içmek. Keyif almak. Ya da arkadaşınla konuştuğun her ne ise o an orada onunla olmak. Zihnin, bedenin ve kalbinle. Bu üçlünün dengesi ile. Hiçbir zorlama ya da zorunluluk olmaksızın.
Eğer burada bir dengesizlik yaşıyorsanız yani demek istediğim beden orada, zihin de orada olmaya çalışıyor ama kalp orada değil. O zaman açık söyleyeyim an’da değilsiniz. Hiçbir şey yapamıyorsanız dahi en azından fark edin. Bu yaptığınız her neyse içinde sevgi yok. Hasta olursunuz, zorluyorsunuz kendinizi demek bu.
Ya da diyelim ki beden orada, kalp de orada, yani seviyorsunuz, olmak istediğiniz yerdesiniz ama zihin orada değil. Zihin başka şeylere odaklı ve zorlanıyor. Yine an’da değilsiniz. Kafa karışmış, içinden çıkamıyor, an’da kalamıyor çareler çözümler arıyor. Madem o zaman ilk işin o çözümü bulmak olsun. An’a gel önce.
Zihin bazen kararsız kalır. Zihnin kararsızlığı kalbin razı olamayışındandır. Zihin, bu üçlüdeki en zayıf halkadır. Hatta bazı öğretilerde zihin için “insanın şeytanı” tabiri kullanılır.
Beden ise en bilge olanıdır. O her şeyin farkındadır. :) En ufak terslikte hemen tepkisini koyar. Ve destek aldığında aynı hızla iyileşir. Güçlenir ve güzelleşir. Ayaklarınız gitmek istemediği yerlere giderse ayağınızda sağlık sorunları ortaya çıkabilir ya da kulağınız duymak istemediklerine maruz kalırsa duyma problemleri oluşabilir gibi de bakabilirsiniz duruma.
Ya da diyelim seviyorsunuz, kalp atıyor, zihin de orada, onunla meşgul fakat beden orada değil. Gitmiyor ya da gidemiyor. Yine an’da değilsiniz. Denge bozulmuş demektir. Bunları fark edin.
Kalbi ise tanımlamak bence mümkün değil. Çünkü sınırlandırılamayan bir derinliği ve yüceliği var. Bu nedenle onun ruhun evi olduğuna inanılıyor. Kalp, beden kadar bilge de olabiliyor, zihin kadar karışık da. Ve hem çok hassas hem de çok güçlü.
Ruh yani kalp tek bir şeyin peşindedir. “Onurlandırılmak”… Onurlandırılmadığı yerden bir süre sonra uzaklaşmayı seçiyor. Çünkü denge bozuluyor. Ve bilge kalp, zihni ve bedeni de oradan çekmek durumunda kalıyor ki dengeye gelebilsin.
Sözün kısası arkadaşlar an’da olmak, kalbin, zihnin ve bedenin birliğidir. Gerçek özgürlük, gerçek huzur ve yüksek enerji buradadır. Diğer her şey insanın farkında olmadan kendine zarar vermesidir. Ya da kendini aldatmasıdır. Mış gibi yapmasıdır. Enerjiyi düşürür ve insanı aşağı çeker. Hasta eder.
Denge hali yüksek enerjiyi kendine çeker. En yüksek enerji ise “ol der olur” mertebesidir. Kulağa biraz iddialı gelse de hayatın matematiği böyle çalışıyor. Dengeye gelmek ve orada yaşamak hali bir nevi kendi cennetini yaratma gücüdür. Bu süreçte etrafımızdaki enerji vampirlerini ayıklamak ve onlara sınırlar koyabilmek de gerekiyor.
Boş ve olumsuz konuşanlar, taklitçiler, kıskançlar, manipülasyon yapanlar, dost görünüp arkadan iş çevirenler, olumsuz ve yıkıcı eleştiriler yapanlar, incitmek için fırsat kollayanlar, kendiyle barışık olmayanlar, zayıf noktanızı gözetenler, özgüven özsevgi eksikliği yaşayanlar, çıkarı için yanınızdaymış gibi davrananlar, demagoji yapanlar, tutarsızlar, kibirliler, benciller, narsistler kısaca bir şekilde başınızı ağrıtanlar enerji vampirleridir. Çözüm sınır ve mesafe koymaktır. Aksi halde iyi niyetinizden vururlar. İzin vermeyin. Dengenizi koruyun…
Ruh incinmişse ya da beden sinyal veriyorsa ya da zihin karışmışsa dengeye gelmek gerekir. Siz yapamazsanız sistem devreye girer ve bir şekilde dengeler. Çünkü yaşamın DöNGüsü DeNGe ister… Süreç yaşam boyu devam eder… Dengeniz bozulmuşsa dert etmeyin hala yaşıyorsunuz demektir… ;)
Sevgiler ve selamlar…