Uyuyabiliyor musun?

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Akşamları genelde yatağıma yattığım zaman uykum gelir ve uyurdum.Delikanlı çağımda okuldan eve geldiğim saatlerde çok yorgun olduğumdan yastığa başımı dayadığım saatlerde uykum gelir, derin uykuya dalardım. Universite yıllarımda zaman içinde toplum kesimlerindeki bazı konularda rahatsızlık çekerdim. Talebelerin haklarını araması sürecinde talebe dernekleri, ve öğrenci birliklerinin organize ettikleri yürüyüşlere, birçok kez eve haber vermeden katılmıştım.

Her böyle yürüyüşten sonra eve geldiğimde “Fruko”lardan yediğimiz coplardan her tarafımız acır, uyuyamazdım. Genelde toplum polisi, giysilerinin üzerinde plastik beyaz bir kask giyer, başlarını korurlardı. Bu nedenle Fruko şişelerinin kapakları ile bir benzetme yapılarak, polislere Fruko adı verilmişti. Sağ sol çatışmasını hafife alan bir iktidar, kardeşi kardeşe düşman etmeye yetmişti. Kurtarılmış bölgelere ayrılan şehirlere, eşkiyalar sahipti. Fakat o tarihte hükümet başında olan kişi, talebelerin bu yürüyüşlerini, talebelerin bu isteklerini dikkate almamakta direnmiş, şimdi ise kendisini “bir bilen” olarak andığımız zat “Yollar yürüyerek aşınmaz” diye, olayı hafife almaktaydı. işte böyle tarif ettiğim günlerin akşamında başımı yastığa koyduğum zaman hiç uyuyamazdım. Aklıma hep şu soru gelirdi “Ben bu konuları düşünürken uyku uyuyamıyordum . Sen ey bir bilen, sen yatağında rahat uyuyabiliyor musun?” diye hep sormak istemiştim.

Zaman içinde iktidar sahipleri toplumun hassasiyetleri arasında vurdum duymazlık göstermesine çok rahatsızlık çeker, uykularım hep kaçardı. Bilhassa IMF heyetinden insanların gelip, Türkiye’nin açık bütçelerini kapatabilme adına birçok pazarlık maddelerini masaya koymasını ve Türkiye’nin o maddeleri kabul etmesini seyrederdim. işte o akşamları ben başımı yastığa koyduğumda uyuyamazdım. Aynı tarihte ülkeyi yöneten hükümet başına tek bir sorum vardı sormak istediğim “Ben bu durumda uyku uyuyamıyorum, ya sen?” demeyi çok istemişimdir.

Aradan seneler geçti fakat bu son 10 sene içinde daha sık geceleri uykum kaçmaya başladı. Bir dağ silsilesinde konuçlanan bir gurup eşkiya, sınırda ülkeyi bekleyen değerli vatan evlatlarını pusuya düşürerek, hünharca hayatlarını kaybetmeleri sonrası ben başımı yastığıma koyduğumda uyuyamamaktayım. Hatta benim bu uykularımın kaçmasına, bazı kendini bilmez siyasilerin, şehit olan vatan evlatları için “Birkaç Mehmet’in şehit olması ile Meclis toplanmaz” sözleri, beni ziyadesi ile yıkmakta. Ben bu konuları düşünürken uyuyamazken, Başefendiye hep sormak istemekteyim “Ben uyuyamıyorum, ya sen Başefendi, sen Uyuyabiliyor musun?” Bunu mutlaka bir gün sormak isterdim. Sınır boyunun yan gelip yatma yeri olmadığını belirtirken bile benim uykularım kaçmıştı.

Ülkemin üzerinde o kadar çok sorun üretildi ki, bunların her biri üzerinde Türkiye’de yayın yapan televizyon kanallarında günde onlarca programlarda tartışılmakta. Her kültürlü insan, her bilgili akil insan, Türkiye’nin sorunları üzerinde ve bilhassa bu ülkenin geleceği konusunda fikir yürütmekte. inanıyorum ki bu tartışan insanlar ve bilhassa bu programları izleyen insanlar, akşamları başlarını yastığa koyduklarında uyuyamamakta. Ben de bu programları izleyen bir vatandaş olarak uykum hep kaçmakta. Yine Başefendiye sormak istiyorum: “Ben bu konuları düşünürken uykularım kaçmakta, ya sen uyuyabiliyor musun?” Sınırda feda ettiğin “Bir kaç Mehmet” olarak bir siyasi kişinin niteliği şehit haberini duyduğun geceleri, başını yastığa koyduğunda uyuyabiliyor musun diye Başefendiye, bunu sormak istemekteyim.

3 Kasım 2002 senesindeki seçimlere girmeden evvel Amerika ya giden Başefendi, orada verdiği tavizin nerelere gittiğini seyrederken, ben uyku uyuyamamaktayım. Bu pazarlıkların yapıldığı tarihlerde konunun buraya kadar geleceğini bizler biliyor ve uykularımız kaçıyordu. şimdi sormak istiyorum Başefendiye, evdeki hesap çarşıya uymadı, bir başörtüsü konusunda israrın, hak aramayı nereye getirdiğini seyretmek bizim uykularımızı kaçırmakta, ya sen başını yastığa koyduğunda uyuyabiliyor musun?

Amerika’nın Büyük Orta Doğu Projesi planı olduğunu sokaktaki çocuk bile bilirken, planın adım adım Güneydoğu’da bir Kürt devleti kurdurup, Irak ve Suriye’de var olan petrol yataklarını kontrol etmek adına Türkiye’yi harcıyacağını gözardı etmek, biraz saflık olacağını düşünmekteyim. Bunları düşünürken uykularım kaçmakta. Bu konuda da Başefendiye sormak isterim, ülkeyi dış güçler adım adım parçalamakta olduğunu seyrederken “Siz Başefendi başınızı yastığa koyduğunuzda uyuyabiliyor musunuz?” diye bir sözüm geldi söyledim, hem nalına hem mıhına.




Uyuyabiliyor musun?