Adalet duygusu

YAYINLAMA: 17 Ağustos 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 17 Ağustos 2012 / 20.00

 

Türkiye’de adalet bulamayanların yabancı hukuk kurumlarına başvurmaları ve oradan gelecek kararın hakkaniyet olacağını kabul etmesi ne acıdır ki ülkemizi uluslararası arenada küçük düşürüyor.

AİHM’e yapılan binlerce başvuru; Türkiye’de bağımsız kurumların olmadığı, adaletin kaliteli dağıtılamadığı şeklinde kabul ediliyor.

 

Oysa, Türkiye’de bir hakime düşen dosya sayısı ile iyi bildiğim AB ülkesi İtalya’da, bir hakime düşen yıllık dosya sayısı arasında neredeyse on misli fark var.

Bu ayrı bir konu ama demek istediğim de bununla ilgili.

 

Resimdeki Galatasaraylı Engin Baytar’ın durumunu irdelemek istiyorum.

Ben bu resme büyük ölçekte bakabildiğim için Engin’in yüz ifadesini net görebiliyorum. Hakem Cüneyt Çakır incecik, nazik bir adam. Engin’in adama bir bakışı var, sanki canını almak istiyor!

 

Beni hayal kırıklığına ilk uğratan Fatih Terim oldu.

Cezayı haketti ama ben vereceğim. Hatalı ama sevapları daha fazla!”

Fatih Hoca böyle dedi!

 

UEFA’da benim gibi anlamış olmalı ki, Hakem Kurulu Başkanı Pierluigi Collina, hemen Türkiye’den sorumlu üye Jaap Uilenberg’i görevlendirip, “Sorun bakalım, TFF ne düşünüyor? Nasıl bir ceza verecekler?” demiş.

Öyle tahmin ediyorum ki, 5 maç gibi bir ceza düşünülüyordu. Ama UEFA, çok sevdikleri ve takdir ettikleri Çakır’ın o halini görünce, bizim doğru dürüst ceza vermeyeceğimizi tahminen olaya hemen müdahale edip, “Doğru dürüst ceza verin!” demeye getiriyorlar.

Çok hazin!

Dış müdahale olmadan biz kendimiz doğru ve adaletli karar veremez miyiz?

(Son dakika! PFDK, Süper Kupa maçında hakem Cüneyt Çakır'a fiili müdahalede bulunan Galatasaraylı futbolcu Engin Baytar'a 11 maç ceza verdi.)

 

 

Dolçe Vita

Büyük kulüplerimizin başkanları bir alem!..

‘Fenerbahçe Cumhuriyeti’ var da, ‘Galatasaray İmparatorluğu’, Beşiktaş Derebeyliği’ yok mu?

Her gün gazetelerde, televizyonlarda boy resimleri, demeçleri, görüntüleri ve daha bilmem neleri!..

Bol para, etraflarında çok adam ve heyecanlı bir hayat.

 

Sokakta sıradan insanlara sorun, üç Bakan ismini mi daha kolay sayarlar, üç büyük kulübün başkanın ismini mi?

Herhalde bu kadar tanınmışlık, şan şöhret, para oldu mu, ilk düşündükleri de evdeki eşlerini değiştirmek oluyor galiba!

Kimsenin özel hayatına karışmaya hakkımız yok tabii, ama bu insanlar kamuya mal oldukları için herkesin ilgisini çekiyor.

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım eşinden boşanıp çok genç sekreteriyle evlendi.

Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, eşine Boğazdaki Ottoman Oteli’ni vererek boşandı, genç Yunanlı bir hanımla evlendi ve 71 yaşında da çocuk yaptı.

Beşiktaş Başkanı Fikret Orman diğer iki başkana göre çok daha genç. Onun için daha olumlu şeyler düşünürken, bir de baktık ki, meğerse Fikret bey yere bakan yürek yakan cinstenmiş!

Habertürk Gazetesi üç günden beri Fikret Bey’in herkesten gizlediği, iki yıldır beraber olduğu çok genç ve güzel hatunun bikinili resimlerini yayınlıyor.

Eh, o da herhalde yakında boşanıp, güzel hanımefendiyle evlenir!

 

 

Üç büyük kulübün başkanının bu hali tesadüf müdür? Yoksa, sosyolojik bir şeyler mi çıkarmak gerekiyor?

Belki de şöyle bir analiz daha doğru olabilir:

Yaşam kaygıları olmayan, cemiyette daha iyi statü amaçlayan, genç futbolculara özenip, onlar gibi genç sevgililer bularak genç kalmak isteyenler...

 

 

 

Adalet duygusu