Antep ve terör…

YAYINLAMA: 22 Ağustos 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 22 Ağustos 2012 / 20.00

Önce olaya doğru teşhis koyabilmeliyiz ki sonrasında tartışabilelim.

Havanda su dövmenin hiç alemi yok!

Görüntüler şeklen müthiş moral bozucu!

Aynen Irak ve Suriye’den gelen görüntüler gibi. Yanmış, iskelet haline gelmiş, demir yığınına dönüşmüş arabalar, patlamanın yolaçtığı derin çukur, etraftaki binaların kırık camları, tuzla buz olmuş dükkanlar, ticarethaneler ve ölüler, yaralılar…

 

Olay, esasında ise fevkalade vahim, çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek, İstanbul’da ki El Kaide saldırısından sonra Türkiye’nin terör tarihe geçecek en önemli saldırıdır.

(2003 yılının Kasım ayında İstanbul’da meydana gelen Neve Şalom ve Beth İsrael Sinagogu ile İngiliz Konsolosluğu ve HSBC Bankası'nın genel merkezine düzenlenen terör saldırıları sonucu 57 kişi ölmüştü.)

 

Bilançosunda dokuz kişinin öldüğü, dördü ağır, 17 kişinin yaralandığı olay terör örgütü tarafından Gaziantep’e kanlı bayram hediyesi olarak sunuldu!

Bir hafta önce BİM marketin molotof kokteyli atılarak yağmalanması, 2 iş makinasının yakılmasıkanlı bayram hediyesi’nin adeta ayak sesiydi!

Yağmalama ve iş makinalarinın yakılması nedense yerel ve ulusal basında pek yer bulmadı. Oysa çok önemliydi.

Bu iki terörist faaliyeti PKK üstlenirken, patlama için, “Bizimle herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Kamuoyu ve halkımız da bilmektedir ki güçlerimizin sivillere yönelik bir girişimi olamaz” demeleri kafaları karıştırdı. Gerçi örgütün geçmişte çok yalan beyanları oldu hatta özür bile dilediler!

                                               ***

Ama bu işte bir tuhaflık olduğu da meydanda.

Daha birkaç gün önce BDP’li vekillerle PKK’lıların kucaklaşması henüz gündemdeki sıcaklığını korurken PKK’nın böyle bir katliama girişmesinin BDP’yi zorda bırakacağı bilinmez mi?

Zaten BDP’de alışılmışın aksine Gaziantep’teki patlamayı çok ağır eliştirdi, sahip çıkmadı.

Öyle anlaşılıyor ki, hapisten salıverilen PKK’lılar Esad’ın yönlendirmesi ile eylem yapıyorlar.

                                               ***

Kişisel yorumuma gelince…

Gaziantep; bırakın Türkiye’yi dünyada bile eşine rastlanmayacak ender, nevi şahsına münhasır bir şehirdir.

Kürt vatandaşların sayıca daha fazla olduğu, tipik bir Orta Doğu kenti olan Gaziantep’in dil, ırk ve mezhep kompozisyonu hem çeşitli, hem de bir hayli karışıktır.

Bu şehirde çok şey kayıt dışıdır!

Ticaretin, ithalat ve ihracatın bir kısmı, sigara ve çay hepsi kayıt dışıdır. Uyuşturucu pazarının önemli bir parçası olmanın dışında Gaziantep’in asıl önemi lojistik merkez olmasından ileri gelmektedir.

İstanbul’dan sonra Gaziantep, Türkiye’nin en büyük nakit paranın el değiştirdiği finansal merkezdir.

Şimdi bu kadar önemli fonksiyonları bünyesinde toplayan bir şehrin doğal olarak terör hareketlerinin dışında olması gerekir. Nitekim de Gaziantep hep öyleydi…

 

Siyasilerin ifadesi ile insanların barış ve huzur içinde yaşadığı bir şehirdir Gaziantep.

Ben bu ifadeye karşı çıkmayayım da, daha gerçekçi bir saptama yapayım.

Gaziantepliler’i asıl bir arada tutan unsur, ortak menfaatlarıdır.

Bu şehirdeki esnaf sayısı, nüfusuna oranla dünyadaki en büyük sınıftır.

Zengin ve küçük bir sınıfı saymazsak, Antepli’nin çoğu günübirlik yaşar. O gün kazanır ve harcar.

Böyle hassas bir ekonomik denge ile birbirine bağlanmış bir şehir halkını ayrıştırmak zor, hem de çok zordur.

Buradaki insanlar birbirini sevmese de, yaşamlarını sürdürmek için hiçbiri ama hiçbiri düzenin bozulmasına razı olmaz. Bu nedenledir ki, şimdiye kadar böyle bir terör olayını Gaziantep yaşamadı. İçinde terörist barındırmadı.

                                               ***

Olay büyük bir ihtimalle Suriye ve Esad kaynaklı.

Esad, PKK’lıları affedip, hapishanelerden salmıştı.

O grubu şimdi bizden intikam almak için kullanıyor.

Kalbura dönmüş Suriye ile sınırdan içeri kimin girdiği ve çıktığı izlenen politika nedeniyle pek belli değil. Terör örgütü bundan azami derecede istifade ediyor.

Hatay Erzin’de Hükümet Konağı önüne yerleştirilen 65 kiloluk patlayıcının altından Suriyeliler çıktı.

Emniyet güçlerinin fark ederek patlamadan etkisiz hale getirdiği aracın amonyum nitrat ile güçlendirilmiş C4 ve A4 plastik patlayıcı dolu olduğu belirlendi. Bu bombanın İstanbul'daki HSBC Bankası ve İngiltere Başkonsolosluğu'na yönelik saldırıda kullanılanlarla aynı olduğu öğrenildi.

Orada patlatamadılar, burada patlattılar!

                                               ***

Esad; sınırın kendi tarafında Halep, diğer tarafta Gaziantep deyip huzursuzluğu tırmandırabilir mi?

Yapabilir belki, ama kalıcı olamaz. Yapısal durum buna müsade etmez. Gaziantep herkes için, yabancılar için de en önemli lojistik merkez. Kimse kendi ayağına kurşun sıkmaz. Ama münferit olaylar tekerrür edebilir.

                                               ***

Bombayı patlatanların arzusu ortalığın karışması, karışıklıktan huzursuzluk çıkması ve burada yaşanların birbirine düşmesi!

Zor bir hayal.

Ama bu arada vatandaşların da galiyana gelip güvenlik güçlerinin görevini üstlenmeleri karşı tarafın ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Akıllı olmanın ilk şartı, Gaziantepli’nin normal yaşamını hiçbir şey olmamış gibi sürdürmesi, cezalandırmayı düşünmemesi, güvenlik güçlerinin gereğini yapacağına inanmasıdır.

 

Gaziantepliler tedirgin olursa, yeni patlamaların beklentisi içinde kalırsa, işte tehlike asıl o zaman büyür…

 

 

 

Antep ve terör…