GELİR VERGİSİ DİLİMLERİ DÜZELTİLMELİ
Daha önce 18.08.2022 tarihli yazımda; “Gelir Vergisi dilimlerinin günün şartlarında dar gelirliler aleyhine bir duruma geldiğini ve gerekli düzenlemeler ile bu durumun iyileştirilmesi gerektiğini” anlatmaya çalışmıştım.
Günümüze geldiğimizde ise, yazımız doğrultusunda “TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu)’nun Cumhurbaşkanına müştereken bir mektup göndererek Vergi dilimlerinin düzeltilmesini talep ettikleri” belirtilmektedir.
Söz konusu AA. Haberi şöyle:
“TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ve TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol imzalı mektupta, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 103. maddesinde yer alan Gelir Vergisi tarifesinin TÜİK'in açıkladığı enflasyon veya asgari ücret zamları oranında artırıldığı ve yıllık olarak belirlendiği anımsatıldı.
Bu durumun, asgari ücret ve asgari ücretin üzerinde ücret geliri elde eden çalışanların bir üst vergi tarifesine daha erken girip, daha fazla vergi ödeyerek daha düşük gelir elde etmelerine neden olduğunun belirtildiği mektupta, şu ifadelere yer verildi:
"2011'e kadar asgari ücretli yıl içerisinde ilave bir kazancı yok ise ikinci vergi basamağına hiç çıkamazken 2021'in temmuzundan itibaren bütün asgari ücretliler ikinci vergi basamağına çıkarak daha yüksek oranda vergi ödemek durumunda kalmıştır. 2011'den itibaren asgari ücretlilerin de bir üst basamağa çıkmasına neden olan birinci vergi basamağı tutarındaki artış oranının düşüklüğü sorununun giderilmesi gerekmektedir. Örneğin, ücreti brüt 13 bin 43 lira olan bir çalışanın eline ocak ayında net 10 bin lira geçmekteyken, aralık ayında bu rakam 9 bin 143 liraya düşmektedir. 13 bin 43 lira brüt ücreti olan çalışan nisan ayından itibaren tamamen ikinci, ağustos ayından itibaren tamamen üçüncü vergi dilimi üzerinden vergilendirilmektedir. Çalışanın ücretinden kesilen vergi oranı ocak ayında yüzde 15 iken ağustos ayında yüzde 27'ye yükselmekte ve bu nedenle de eline geçen net rakam azalmaktadır."
- "İşçinin geliri ve satın alma gücü azalıyor"
Vergi dilimleri arasındaki aralığın dar olması nedeniyle yaşanılan söz konusu durumun işçinin eline geçen net rakamın ve satın alma gücünün azalmasına, refahının düşmesine yol açtığına dikkatin çekildiği mektupta şunlar kaydedildi:
"Gelir vergisi tarifesinin ilk basamağının geçmiş yıllarda olduğu gibi yıllık asgari ücret brüt tutarının (fazla mesai, yol, yemek, yakacak yardımları gibi ek menfaatler de dikkate alınarak) belirli bir miktar üzerinde tespit edilmesi, diğer vergi tarifesi oranlarının da ilk dilim baz alınarak çalışan lehine güncellenmesi TÜRK-İŞ ve TİSK olarak ortak talebimizdir."
- "SGK primi ve vergi muafiyeti uygulaması genişletilebilir"
Mektupta, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren kayıtlı ve örgütlü işletmeleri destekleyecek, bu işletmeleri ve çalışanlarını olumlu yönde ayrıştıracak uygulamaların hayata geçirilmesinin önemine değinilerek şöyle devam edildi:
"Bu kapsamda, 'Beyaz Bayrak' uygulaması ile somut desteklerin sağlanabileceğine ve uygulamaya alınan sosyal yardım kalemlerindeki SGK primi ve vergi muafiyeti uygulamasının daha da genişletilebileceğine inanıyoruz. Örneğin, kamu çalışanlarımız için sağlanan aile ve çocuk yardımlarında vergi istisnalarının tüm özel sektör çalışanlarına da yaygınlaştırılması büyük bir sosyal fayda sağlayacaktır. Elektrik, doğal gaz ve yakacak yardımlarının yanı sıra sağlanan tüm diğer sosyal yardım kalemlerinin mümkün mertebe SGK prim matrahına dahil edilmemesi ve vergi istisnası sağlanması da yine tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artan yaşam maliyetlerine karşı çalışanları koruyacaktır."
Yukarıda belirtilen TÜRK-İŞ ve TİSK.’in müşterek mektupları da bizim önerimizin ne kadar haklı bir düzenleme talebi olduğunu doğrulamaktadır.
Bu doğrultuda bir düzenlemenin artık kaçınılmaz olduğu ve İdarenin de bu konuda somut adımlar atacağı umudunu taşıdığımızı belirtmek isteriz.