Gerçekleri öğrenebilme hakkı

YAYINLAMA: 06 Eylül 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 06 Eylül 2012 / 20.00

Bir sonraki olay, bir öncekinden daha felaket olduğu için, hafızalarımızdan silinip gidiyor.

Artık az sayıda ki şehit haberleri, felaketleri kanıksadığımız için, sıradan haber gibi algılanıyor. Ne korkunç şey!

                                                               ***

Patlamanın nedeni henüz bilinmiyor.

Genelkurmay ucu açık bir açıklama yaparken Bakan Veysel Eroğlu, patlamanın kesin bir kaza olduğunu resmi ağızdan açıkladı.

Bundan sonra ki aykırı açıklamalar, Bakan’ın resmi açıklamasına ters düşeceği için, kabul görmeyecektir.

                                                               ***

Ama gündemi sarsan açıklamalar yapan güvenlik ve siyaset analizcisi emekli tuğgeneral Haldun Solmaztürk, "Kaza olma ihtimali kaza olmama ihtimaline göre çok düşük” dedikten sonra önemli iddialarda bulundu:

“Bu muhimmat düşmekle patlamaz. Açıkça söylüyorum. Eğer 21:15'te bu patlama sayım sırasında olduysa bunun kabul edilebilir hiçbir tarafı yok. Hiçbir asker bunu kabul edemez. Savaşın ortasında değiliz ki, neden gece yapalım bunu. Şırnak'ta olsa çatışma varken olsa anlarım. Ama Afyon'dasınız. Gece görüş koşulları bu kadar sınırlı. Kaza ise akıl almaz bir kaza. Bunun hiçbir açıklaması yok”.

                                                               ***

Emekli İstihkam Albayı Durmuş Türemen’in analizi de çok ilginç:

“Sayım yapılırken 25 kişinin bir arada olması tuhaf bir durum. Patlamanın yaşandığı saat da patlamanın sebebiyle çelişiyor. Sayım ancak saat 17.00’ye kadar yapılabilir. Eğer özel bir durum yoksa patlamanın meydana geldiği saatte depoların mühürlenmiş, kapılarının kapatılmış olması gerekirdi. Ancak olağanüstü durumlarda depolar açılır. Bu da nakil sırasında olabilir. Depolar, gece ancak olağanüstü şartlarda açılabilir. Sonra bir el bombasının gücü diğerlerini patlatmaya yetmez. Bu patlamanın yaşanması için bir yangın olmalı. Ayrı bir güç olmalı. Ya da sandıktaki bir el bombası patlarsa diğer sandıkları da etkileyebilir. Bu bile çok düşük bir ihtimal. Bu şiddetli bir yangınla ya da başka bir maddenin patlamasıyla olabilir”.

                                                               ***

Böylece Uludere, Suriye sınırında denize düşen uçağımız ve daha bir çokları gibi, gerçeği hiç bir zaman öğrenemeyeceğiz.

 

 

 

 


 

Avukatlar ve hakimler

Avukatlıktan hakim ve savcılık mesleğine geçmek için sınava giren bazı adayların sınav sorularını önceden elde ettiği iddia ediliyor. Zaten sınav da iptal edildi.

Bu avukatlar sınavı kazansaydı, belki hakim olacak ve adalet dağıtacaklardı! Öyle mi?

                                                               ***

Hırsızlığı, torpili, kurnazlığı anlıyorum, bu sistemi insanlar kendine yarar temin etmek için seri şekilde kullanıyorlar. Yakalanmadığın sürece sorun yok! Ama enselenirsen, kendini yargıcın önünde bulursun. İşte felaket de burada başlıyor!

                                                               ***

Arakladığı iddia edilen soruları önceden çalışıp, başkalarının hakkını gaspederek yani hem haksız, hem hukuksuz, hem de vicdanen kabul edilemiyecek bir yöntemle o koltuğa oturan sözüm ona yargıç, tasadüfen benzer bir suçla önüne gelen sanığa nasıl ceza verecek?

 

Belki o sanık, tesadüfen o koltukta oturan yargıcın geçmişini biliyorsa, “Ben senin kim olduğunu biliyorum, hangi yüzle bana ceza vereceksin?’ derse, ortada adalet mefhumu kalır mı?

 

Bunlar, bu ülke vatadaşları için şaşırtıcı değil ama çok üzücü! Eminim en çok üzülenler de mesleğini severek yapan yargıçlar olmalı.

 

Sınava giren avukatlara gelince…

Onlara ne denebilir ki! Onlar avukat!

 

 


Halıcılık fuarı

OFM’de bir yıl içerisinde çok sayıda fuar gerçekleşiyor.

Bazıları ‘Aç kapa Artema’ gibi fuarlar.

Bunların nedenini bilmiyorum. Fuarı organize edenlerin mi beceriksizliği, yoksa sektörlerin yanlış seçimi mi?

Halıcılık fuarları çok görkemli geçiyor, herhalde yararları açısından da bereketli olmalı diye düşünüyorum.

                                                               ***

Halıcılığı çok ayrı bir yere koymak lazım.

Bu sektörün içinden dünya rekortmeni çıktı. Sektörün başarısı öyle anlatılacak gibi değil, bütün dünyaya ihracat yapıyorlar.

Sektörün Ocak-Ağustos, 8 aylık ihracatı 932 milyon dolar. Yıl sonunda 1.5 milyar doları yakalamaları işten bile değil. Gaziantep’in toplam ihracatının yüzde 25’ini halıcılar gerçekleştiriyor.

                                                               ***

Bazı çevreler bu sektörün KDV iadesi ile zenginleştiğini iddia ediyor. Örneğin, 3 kuruşluk halıyı 13 kuruşa ihraç ederek, ayrı kurulan pazarlama şirketleri aracılığı ile haksız kazanç elde edildiğini anlatmak istiyorlar.

Başarılı olanın arkasından atılan çamur diye kabul etsek bile, 2011 yılında sektörün aldığı KDV iadesi, ithalat rakamı ve ödenen vergi açıklanırsa bütün şaibeler kalkar.

                                                               ***

Ben halıcık sektörünü ‘kahraman’ sektör olarak değerlendiriyorum. Tasarımcılığı ile, ürün kalitesi ile bütün dünyada buldukları pazar ile Gaziantep’i halıcılığın dünyadaki merkezi yaptılar. Daha ne olsun…

 

 

 

Gerçekleri öğrenebilme hakkı