Toplum Tepkisi

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Eski camları ne yaparlar diye hep bir sorum vardı. Cevabında da ‘bardak’ derlerdi. Bir tarihte bir porselen fabrikasına gitmiştim. ‘Hasarlı porselenleri ne yaparsınız’ diye sorduğumda, defolu bozuk bütün porselenleri bir ambara topladıklarını söylemişlerdi. Dört duvar bir depo idi bu yer. Deponun üst tarafında bir penceresi vardı. Buradan hatalı porselenler atılmaktaydı. Çalışan işçiler streslerini atmak için bu depoya girip, ellerine geçirdikleri kırılmamış ne kadar porselen tabak ve eşya varsa, kırma duvarına atıp hırslarını yenerlermis.

Aslında topluma açık böyle bir yer olsa, herkes küçük bir ücret karşılığı içeri girip tabakları alıp alıp duvara fırlatsa ve rahatlasa diye hep düşlemiştim. Hatta duvara, toplumun hırslarını ateşliyen insanların resimlerini koysalar, bu resimlerin önlerindeki kırık porselen yığıntısı dağ gibi çoğalacağını düşünmekteyim. Yatılı okulda okurken buna benzer bir oyunumuz vardı. Bir yuvarlak delik bulunan bir örtünün asıldığı bir yere, bir mesafeden ıslak bezden yapılmış toplarla bir kaç metreden atış yapılırdı. Deliğin içinden öğretmenler başlarını çıkartıp dururlardı.

Bu oyunun önünde oynamak isteyen öğrencilerin oluşturduğu kuyruk, diğerlerinden çok fazla olurdu. Hele talebelerle iyi geçinmeyen bir öğretmen bu delikten başını çıkardı mı, topu isabet ettirmek için çok çaba sarf ederdik. Şimdi böyle bir oyunu halka oynatsak ve bu deliktende halkın tepkilendiği bir siyasiyi koysak, her top için belirli bir ücret alınsa, bu oyundan ülkenin bütçe açığı bile toplanabileceğini düşünmekteyim.

Gecen gün Bodrum'da bit pazarı diye adlandırılan Bitez beldesindeki pazara gittim. Neler yoktu ki pazarda , hatta ALMAN turistler bile bazı eşyalarını burada satmak için "buyurun" demekteydiler. Eski eşyalar, kullanılmayan ev eşyaları, giyecek elbiselerden tutunda çatal, kaşık, ne isterseniz serilen örtüler üzerinde yerlerde alıcı beklemekteydiler. Bir kâsenin içinde çeşitli rozetler vardı. Bir çok sivil toplum örgütünün rozetleri, Kızılay Teşkilatı'nın rozeti 1 liraya alıcı beklemekteydi. Bunların içinde bir rozet ilgimi çekti. Türkiye Büyük Millet Meclisinin şerefli bir rozeti bu tabla üzerinde alıcı beklemekteydi. Düşünün bir rozet nereden nereye kadar yol katetmiş ve yer değiştirmiş. Eski kullanılmış ne varsa burada sergilenmesi güzel amma, insan bu tezgahlarda bazı değerleri gözleri ile görmek istememekte.

1950 li senelerde bizim akrabalardan biri Bilecik Milletvekili idi. Kendisinin yanına babam bile ceketini ilikleyip otururdu. Alt sokakta, yani Ayten Sokak da İsmet İnönü’nün evi vardı. Bu eve girmek için yalnız kapıyı çalardık. Kapıyı sevimli, başında yemenisi olan evde çalışan görevli bir bayan açardı. Paşayı görmek istediğimizi söylerdik. Bir koruma ordusu yoktu, ve onun korunmaya ihtiyacı bile yoktu. Meclisin üyeleri o kadar saygın insanlardan oluşmaktaydı ki, çocuk gözümüzle bile bunları fark ederdik. Daha sonraları İnönü "Sizi ben bile kurtaramam" diye tarihi bir cümle söyledı. Haklıydı, o bile kurtaramadı.

Bugün yasamış olsaydı ne söylerdi bilmiyorum ama Meclis Kürsüsü’nden çok veciz bir konuşma yapabileceğini düşünmekteyim. Koskoca Osmanlı Devleti’nin bir paşası, bir ülkeyi kurtarmak için Mustafa Kemal Pasa’nın yanında, hayatını ortaya koyup bağımsızlık mücadelesini "Bu Vatan için verdiğimiz mücadeleyi, ülkeyi sizlerin bu günkü bağımlı hale getirmeniz içinmi verdik" demez miydi? Zaten artık İsmet İnönü bile kurtaramaz tevhidi.

Mustafa Kemal’in ortaya koyduğu devrimleri bile anmak istemeyen bir idarenin, bir ülkeyi ne hale getirmeye çalıştıklarını izlemek pek hoş olmasa gerek.
Bekliyorum, yaşadığımız bu ülkede mutlaka her fani gibi, bugünleri yürüten politikacıların rozetleri, gün olacak harman da düven dönecek, Bitez’deki tezgahlara düşeceği günler gelecek. Yakalarındaki rozetlerin tezgahlarda alıcı bulması için yerde beklemesinin ötesinde, eski politikacıları ne yaparlar diye aklımda hep bir soru vardı.

Bugünlerde birçok eşyanın kullanıldıktan sonra "geri dönüşümü", yani yeniden kazanımı için çok geniş propaganda yapılmakta. Eski politikacıların geri dönüşümü için bir kampanya olur mu diye düşünürdüm. Her ay bittikten sonra ne yapıldığını soranlara da "Eski ayı kırpıp kırpıp YILDIZ yaparlar" derler ya, iste eski politikacıları ne yaparlar? Bu soruyu bilenlere sormak isterim, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.



Toplum Tepkisi