Erdoğan’ın kalitesiz demokrasisi

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

AKP, Recep Tayyip Erdoğan’dan başka hiç kimsenin çıkıp tek laf edemediği çok demokratik(!) bir kongre yaptı.

Hatta kongre o kadar demokratikti ki(!), AKP’yi ve Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiren gazetelerin temsilcisi kongre salonuna bile sokulmadı.

Ve yine bu demokratik(!) kongrede, Recep Tayyip Erdoğan tek seçici ve tek belirleyici olarak  hazırladığı listeleri, 1400 civarındaki AKP’li müridine, modern kullarına onaylatarak, demokrasinin(!) ne demek olduğunu hepimize gösterdi.

Türkiye bu kadar kalitesiz demokrasiyi haketmiyor vallahi!

                                                               ***

Bazen Başbakan Erdoğan gerçekten de vatandaşa yutturuyor mu acaba diye düşünüyorum. Evet gerçekten yutturuyor.

Yutturmasa, vatandaş yutmuyor olsa, yüzde 50’den fazlası gidip gidip oy vererek onu iktidar yapar mı?

Demek ki yutturma konusunda üstüne yok, bunu kabul etmemiz lazım.

                                                               ***

Son kez adayım diye duygu sömürüleri ile çıkıyor kongre salonunu dolduranların karşısına.

Zannederseniz, bu dönem de genel başkanlık yaptıktan sonra köşesine çekilecek, kendinden sonra geleceklere yol açacak.

Önceki akşam kongreyi izledikten sonra arkadaşım, “Yani bu üç dönem mevzusu da bir takiyye değil mi” diye sordu.

Takiyye ki ne takiyye, aldatmaca ki hem de ne aldatmaca!

Bir de insanların gözünün içine baka baka, “Bu düzenlemeyi kimse koltuğa yapışıp kalmasın diye yaptık” diyebiliyor.

Madem bu konuda dürüst ve samimisin, o zaman sen de dahil üçüncü dönemini tamamlayanlarınızın alayı, koltukları bırakıp, köşenize çekilir, “10 yıl yediğimiz yuttuğumuz yeter, biraz da arkadan gelenlere kalsın” dersiniz.

Halbuki kazın ayağı öyle mi?

                                                                              ***

Hem üç dönem sonunda genel başkanlığı bırakmakla övüneceksin, ardından da “Başka makam ve mevkilerde görüşmek üzere” diye vedalaşacaksın.

O zaman bu üç dönem kuralı koltuğu bırakmak değil, koltuk değiştirmek için konulmuş oluyor ve sen halkı kandırıyor ve demokrasiyi istismar ediyorsun.

Şimdi Başbakan, genel başkanlığı cumhurbaşkanlığı koltuğuna çıkmak için bırakırsa, nimetleri paylaştığı diğer arkadaşları ne olacak?

Elbette ki onlara da boşalttıkları koltukların yerine başka koltuklar ayarlanmak zorunda.

Koltuk üleşiminde öyle tek başına demokrasi(!) olur mu?

                                                                              ***

Türkiye’de başta AKP olmak üzere, siyasi parti kongreleri artık, genel başkanların talkshow ve stand-up’ı haline gelmiş durumda.

AKP başta olmak üzere, genel başkandan başka birinin, kürsüye çıkıp konuşması, görüşlerini söylemesi, eleştirmesi için mangal kadar yürek ve bir başka şey daha lazım!

Bir siyasi partide genel başkandan başka hiç kimsenin hiçbir fikrinin olmaması, herkesin genel başkanın fikrini paylaşıyor olması veya düşüncelerini kelimeye dökecek iradesinin bulunmaması demokrasi ile açıklanabilir mi?

Sonra, sen demokrasiden ne anlıyorsun ki, seni eleştiren gazeteleri, bizim paramızla kurulup, beslenen bir siyasi partinin kongresine almıyorsun?

Sen diktatör müsün?

O senin oğlunun veya kızının düğünü değil, o salonda torunlarına sünnet düğünü mü yapıyorsun ki, gazetecilere ambargo uyguluyorsun?

Bu ne ilkellik ve hazımsızlıktır böyle?

                                                               ***

AKP’nin demokratik(!) kongresi, Tayyip Erdoğan’ın tebası ve modern köleleri konumundakilerin, onun hazırlatıp önlerine sürdüğü listeleri gıklarını bile çıkarmadan oylamaları ile büyük bir coşku, huzur ve gurur içinde sonuçlandı.

Gerçekten çok demokratik(!) bir kongreydi. Bu manzarayı izlerken, orada bulunan bazı sefiller gözyaşlarını tutamadılar.

Doğrusu birkaç kez izledim, Tayyip Erdoğan’ın demokrasisinin zavallılığına mı, yoksa kendi zavallılıklarına mı ağlıyorlardı, ayırt edemedim.

Bence her ikisine de ağlasalar, hem de günler, geceler boyu ağlasalar yeridir.

Demokrasinin bu kadar ayaklar altına alınması karşısında ağlamak ne demek, ölseler yeridir vallahi!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Erdoğan’ın kalitesiz demokrasisi