OKUMAK
Her zaman tekrar ederim, büyüklerin söylediği sözlerde mutlaka bir keramet vardır diye. Boşuna söylememişler atalar, her bir cümlede bir mana ile bir misali ifade etmişler. Hepsinde öğrenilecek bir ders vardır bu ifadelerde. Ata sözleri, bir toplumun duygu, düşünce, inanç ve kültür yapısını yansıtır. Ata sözleri, kim tarafından ve ne zaman söylendiği bilinmediğinden anonimdir. Zaten kimin tarafından söylendiğinin bilinmesi de önemli değildir. Önemli olan bu sözlerde bir ders var mı, o mühimdir. Bu sözler topluma mal oluş, toplum tarafından benimsenmiş ve yüz yılların düşünce ve mantık sisteminden geçerek günümüze kadar ulaşmış kısa ve özlü sözlerdir.
Atasözü diye tanımladığımız yüzlerce sözler ve cümleler vardır. Hatta Ata Sözleri, bir üniversitenin TÜRKOLOJİ bölümünde araştırma konusu olmuş ve bir makale ile yayınlanmıştır. İçinde neler yok ki. Her konuda, her kitleye hitap edebilecek yüzlerce ata sözü bulmak mümkündür. Evlilik, Bekarlık, Kadın hakkında, Kız çocukları hakkında, eş seçme konusunda, Aile yapısı konusunda, Anneler hakkında, Çocuk konusunda velhasıl her konuda atalar sözler etmiş ve günümüze kadar bu sözler nasıl gelmiş bilinmez.
Bazı rakamları bilmekte yarar var. Hani derler ya rakamlar çok şeyi ifade eder. Yani istatistiki rakamları bilsem de bana faydası yok, diyebilirsiniz ama önemli. Tarihe bir not düşmek adına not edin bu sayıları. Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı’nda kayıtlı Devlet okulların sayısı 60,734. Bakın 86 milyon nüfuslu bir ülke için bu rakam yeterli midir? Yetmez diye düşünebilirsiniz, ancak aynı tarihte Türkiye sınırları içinde mevcut Cami sayısı 89,302. Bunun içinde halen inşa halinde olanlar yok. İnşa halinde olan 515camii bu rakamların içinde değil. Son 22senede inşa edilen cami sayısı ise 20,820.
Birde en çok camiye sahip ülkeleri sıralayalım. En çok cami Endonezya’da 818,634. Endonezya’nın coğrafi durumu ve nüfusunu dikkate almak gerekir. Daha sonra 309,498 adet cami ile Pakistan gelmekte. 304,334 adet camiye sahip Hindistan sırayı almakta. Sonrasında sırada 281,494 adet cami ile Suudi Arabistan gelmekte. Daha sonra 255,881camiye sahip Bangladeş yerini almakta.
Dikkatinizi çekti mi sizin, sıralanmış ülkelerin hiçbiri teknolojide gelişmiş ülke değil. Bir tek icat bile bu ülkelerden çıkmamış. Teknoloji lügatinde bu ülkelerin hiçbirinin buluşundan bahsedilmemekte. Pakistanlı bir mucit veya Bangladeşli bir alim yahut da Suudi Arabistanlı bir ilim adamının, bilim adına anılan bir teorisi bulunmamakta. Hani Türkiye’yi de bu listenin bir parçası olarak kabul edebiliriz.
Ancak gelişmiş batı ülkelerindeki araştırma enstitülerinde çalışan, az gelişmiş ülkelerden yüzlerce bilim insanı bulunmakta. Hatta Türk kökenli birçok Matematik, Fizik, Kimya bilim adamı, İktisatçı, Mimar, Mühendis ve bilhassa Doktor, bahsettiğimiz gelişmiş ülkelerde bilime ve insanlığa halen hizmet vermekte.
Elinizde bir 10 liranız varsa arka yüzünü çevirin, dünyaca ünlü hocamın resmini görürsünüz. Ord. Prof. Dr. Cahit ARF. 3 yıllık Lise tahsilini Fransa’da 2 yılda tamamlayan ARF hocam, Üniversite tahsilini Fransa’da, daha sonra Almanya’da doçentliğini almış. Hocam’ın hayatının Matematik olduğunu hatırlatırım. Arf Sabiti, Arf halkaları, Arf değişmezi ve ‘HASSE-ARF TEOREMİ’ onun teoremleri olarak tarihe geçmiştir. Üniversitede son sınıfta kendisinden, hatırımda kaldığı, ‘Komplex Sayılar’ konulu bir ders almıştım. Son derecede keyifle dinlerdik hocayı bu derste. Dersin bitmemesi için direnir, onun konuları anlatışına hayran kalırdık. Bizlerle arkadaş gibiydi Cahit ARF hocam. Zaten aklımın bir yerinde ilk okuldan kalma fikri sabit ‘Hayat Matematiktir Unutmamak Gerekir’ sloganı ARF hocamla pekişmişti.
Bir ülkenin ilim ve fende ileriye gitmesi için Bilimsel Araştırma Kurumlarının artması ve bu kurumlara yeterli maddi imkanların tahsis edilmesi gerekir. Ülke kalkınması için tek anahtar bu kurumlardır. Sadece ‘Kurum’ üretip derleme insanları oralarda istihdam ederseniz, ellerine proje ve maddi bir imkan vermezseniz, böyle kurumları açmanın da bir ehemmiyeti olmamakta. Böyle kurumlarda çalışan bilim insanları oturdukları yerde ilim yapamaz ki. Bir kurumda hiçbir hedef belirlenmeyen amaçsız çalışmalar, boşa harcanmış mesaiden öteye gidemez.
Yaşamımızdaki maneviyatı elden bırakmadan, bilime ve bilimsel araştırmaya daha fazla önem vererek bilimsel ilmi konularda daha fazla yatırım yapılması bir ülke için olmazsa olmaz konuların başında gelmeli.
Ülkemiz üzerinde birçok güçlerin emelleri mutlaka vardır. Bu nedenle hiçbir ülke Türkiye’nin ciddi dostu olduğuna inanmamaktayım. Hatırlayın son 50 senedir, bir ırkçılık çatışması, bir mezhep çatışması, bir sağ sol ideoloji çatışması ve ılımlı İslam tezi görüş çatışmasına sahne olmuş coğrafyada yaşamaktayız.
Türkiye’de yaşayan yurdum insanlarını birbirine düşürüp, iç yıpratma ile ülkeyi parçalamak istemekteler. Bunda da yönetimde olanları, maşa olarak kullanmaktalar. 23 defa değişikliğe uğrayan EĞİTİM MÜFREDATInı şimdi, yeniden düzenlenmeye, Bakanlık tarafından çalışılma yürütülmekte. Eğitim düzeyi çok düşük bir yeni ırk yaratılmak istenmektedir. İçinde Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Muassır Medeniyet’ hedefleri olmayan, başka değerlere sapmış uhrevi bir müfredat. Sarayın amacı Tek, Hedefi Tek, Türkiye’nin Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ü genç nesle unutturmak. Bütün dünyanın örnek aldığı bir lideri unutturmak kolay değil. Her gün daha bir coşkuyla, sevgi ve saygı ile hatırlanmakta, ATA rahmetli.
İstikbali anlamak için ATA’yı iyi okumak gerekir, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.