Terörle kuşatılmış haldeyiz!
Yine birbiri ardına gelen şehit ve çatışma haberleri, Başbakan Erdoğan’ın çok büyük hassasiyetle bağlı olduğu Gazze sorununu bir süreliğine askıya alıp, Kürt sorunu ile ilgilenmesini gerektiriyor.
Siyaset kurumunun akan kanın durması konusunda çok acil, gözle görülür bir çaba göstermesi lazım. Bu gençlere yazık oluyor.
***
Meselemiz terör ya!
Aslına bakarsanız Türkiye’de terörün yalnızca bir türü ile karşı karşıya değiliz.
Size bir çırpıda yaşadığımız en az 20 tane terör türü sayabilirim.
***
Günlerden beri zorunlu olarak Aziz Yıldırım olayını izliyorum.
Aman tanrım dehşet içindeyim!
Beni olayın A veya B takımı olması ilgilendirmiyor.
Mesele artık “futbol” boyutundan da çıkmış durumda zaten!
Adamın kendisi bir yandan, avukatı diğer yandan, kulübü bir başka yandan Türkiye’de tüm kuralları, hukuku, mahkemeleri, yargıçları lime lime ediyorlar.
***
Aziz Yıldırım neden tutuklandı?
Silahlı çete kurmak iddiasından.
Adam güya cezaevinde. Ama, televizyonların ana haber bültenlerinin baş aktörü.
Her gün yanına ziyarete gelenler ve gidenler ekranlarda ve gazete sütunlarında arz-ı endam ediyor.
Aziz Yıldırım’ın gün içinde birkaç kez sağlık kontrolüne götürülüp getirilmesi, tansiyon ve şeker şikayetiyle hastaneye kaldırılması ile ilgili haberler belki gözümüzden kaçar da bir daha yakalayamayız diye haber bültenlerinin arasına mini haber bültenleri ile sıkıştılıyor adeta.
Geçenlerde, CNN Türk’te genç haber spikeri, belli ki Fenerbahçeli ve kendini kaybetti. Haberi sunarken, “Fenerbahçe Kulübü’nün değerli başkanı Aziz Yıldırım” deyiverdi.
***
Kendisi susarsa avukatı konuşuyor, avukatı susarsa kulüp konuşuyor, kulüp susarsa kendisi yazılı bir açıklama yapıp kulübün resmi internet sitesinden yayınlatıyor.
“Dar ağacına gitsem de Fenerbahçeliyim” diye taraftarı galeyana getirip, tahrik edici, duygu sömürüsü içeren laflar.
Mahkemeleri ve yargıçları suçlayıcı ifadeler.
Bu arada gazete sütunlarına yansıyan ve dinlemelere takılan çarşaf çarşaf mafya usulü görüşmeleri ben yapmışım sanki!.
İnanılır gibi değil!
***
Hele o avukatı olacak adam!
Türkiye’de hangi davanın avukatının televizyon kanallarını dolaşıp, bir davayı bu kadar sulandırma, hakim ve savcıları hukuktan hiçbir şey anlamamakla suçlama hakkı var acaba?
Hakimler, savcılar ve mahkemeler, böyle bir fütursuzluk karşısında nasıl sessiz kalıyor anlamak mümkün değil.
Demek ki her davanın avukatı televizyon ekranlarına çıkıp, müvekkilinin gözaltına alınması veya tutuklanması karşısında mahkemelerin aldığı kararları, uygulamaları, tutuklamaları yerden yere vurma hakkına sahipmiş.
Aziz Yıldırım davası ve avukatı sayesinde bunu öğrenmiş olduk bari!
***
Cumartesi günü tüm televizyonların haber bültenlerinde Aziz Yıldırım’ın kulübünün divan kurulu toplantısının haberi vardı.
Koca koca adamlar, kameralar karşısında salya-sümük ağlıyorlar!
Görüntüleri izlerken ağzım bir karış açık kalıyor!
Bunlar bir spor kulübünün mü yoksa bir tarikatın üyesi mi acaba diye sordum yanımdakilere!
Anlayacağınız, ciddi bir Aziz Yıldırım terörü ve baskısı altındayız.
Avukatı bir yandan, kendisi bir yandan, divan kurulundaki zat-ı muhteremler yaşlı gözleriyle bir yandan, ve de dünyanın merkezindeki adam Aziz Yıldırım’mış gibi medya da diğer yandan çevremizde terör estiriyorlar günlerden beri.
***
Olayın her aşaması, içeriği ve üslubu, tehdit kokan konuşma ve açıklamalar meselenin ne kadar çığırından çıktığının ve bir terör unsuru haline geldiğini gözler önüne seriyor.