Zeugma Müzesi

YAYINLAMA: 15 Ekim 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 15 Ekim 2012 / 20.00

Kurumlar ve markalar, bilinirlikleriyle bir kentin imajına çok olumlu katkıda bulunabilirler.

Söz gelimi, Gaziantep’ten ihraç edilen halı, Kolimbiya’da bir aile tarafından beğenilebilir. Halının Türkiye’de, Gaziantep’te imal edilmiş olması kullanıcının aklında kalabilir.

Baklavamız çok beğeniliyor, yurt içinde ve dışında Gaziantep’in ismine ciddi katkı yapıyor.

                                                                              ***

Ama bütün bunlar zaman içerisinde başka yerlerde de yapılabilir. Halının daha kalitelisi ve daha ucuzu başka bir kentte de dokunabilir. Bizim baklavamızı; Aydın’da yetişen antepfıstığı, Ege’nin yağı, Konya’nın unu ve şekeriyle, yine söz gelimi başka bir kentte de aynı lezzette yakın yapabilirler.

Amerika’da iken, New York’taki Güllüoğlu’ndan su böreği getirten Başbakan Erdoğan, “Burada yediğim su böreği, inanın Türkiye’de en iyi yerde yediğim su böreğinden hiçbir farkı yok” demişti.

                                                               ***

Halı için Gaziantep’e gelmeye gerek yok! Baklava için de gerek yok! Baklavacılarımız Türkiye’nin her yerine aldığı siparişi ertesi gün ulaştırabiliyor.

                                                              ***

Sadede gelirsek…

Gaziantep’in asıl zenginliği, yerleşik değeri, Zeugma Müzesi’dir.

Bu görkemli, dünya mirası müzeyi gezmek, içinde tarihi yaşamak, iki bin sene öncesinin muhteşem zenginliğini hissetmek için Gaziantep’e gelip, o müzeye gitmeniz gerekiyor.

İşte mesele de burada başlıyor.

Gelenler otelde konaklıyor, lokantalarımızda yiyip içiyor, taksiye biniyor, alış veriş yapıyor ve kentimize sağlıklı, temiz para girmesini sağlıyor, ekonomimize olağanüstü katkıda bulunuyor. Bundan daha iyi para kazanma şekli olabilir mi? Hammaddesi doğal, parası peşin ve de çok karlı!

Bunun içindir ki, Zeugma Müzesi, Gaziantep’in en büyük uluslarası markasıdır, sonsuz değerlidir ve Gaziantep için altın madeninden kıymetlidir. Bunu Antepli henüz tam manasıyla ne keşefedebildi ne de anlayabildi. Biraz daha zamana ihtiyaç var, o müzenin gerçekte bir altın madeninden daha değerli olduğunu kavrayabilmeleri için!

                                                                              ***

Bu konuda benim değerlendirmem şöyle:

Bu müze tarih boyunca Antep’e yapılmış en önemli ve en değerli ‘varlık’tır.

Belki bazıları bugün için böyle değerlendirmeyebilir, ama bir zaman sonra benim değerlendirmemi benimseyeceklerinden şüphem yoktur.

                                                                              ***

Yalnız bu iş burada bitmiyor.

Bu müzenin pazarlanması çok önemlidir.

Güzelbey, Ankara’da bulunan dünyanın bütün büyükelçilerini davet edip Zeugma’nın mükemmel tanıtımını yaptı. Yurt dışında toplantılar için bulunduğu zamanda da hep Zeugma’yı ön planda tuttu.

Diğer kurumlardan ve önemli kişilerden beklenen tanıtıma yönelik performans henüz cılız!  Çünkü üstünde oturdukları madenin ne madeni olduğunu bilmiyorlar! Gerçi yazımın içinde ne madeni olduğunu söyledim ama!..

Gaziantep Turizm Derneği Başkanı Kamil Gereçci’nin bu konuda öneri hazırlığı içinde olduğunu duydum.

Benim de bazı tavsiyelerim olacak, ondan sonra…

 

 

Fıstığın katili, faizciler!

 

Fıstığın bu sene durumu iyi değil!

Geçen sene 14 liraya kadar çıkan fıstığın kilosu bu sene nerede ise yarısı!

Mahsülün bol olması, Suriye’den ucuz fıstık gelmesi, fıstığımızın Ortadoğu ülkelerine kolay ulaşamaması falan filan

Daha İran fıstığı gelmedi.

Orada devalüasyon oldu, bakalım bize nasıl yansıyacak?

                                                                              ***

Benim kişisel kanaatım bunların hiçbirinin kıymeti harbiyesi yok!

Sorun başka yerde.

Fıstık, biz bizi bildik bileli, kibar anlamda ambarcının, kabaca faizcinin hakimiyetindedir!

Parayı üretici veya dürüst tüccar kazanmaz! Üçkağıtçılar, faizciler kazanır. Bu hep böyle süre gelmiştir.

                                                                              ***

Bütün bunları tartışırken bir arkadaşım, “Zaten bu fıstıkçılıktan hayır gören olmamıştır” diye iddialı laf edince, hemen itiraz ettim.

“Olur mu öyle şey! Nasıl böyle saçma bir genelleme yaparsın? İnsanları tahkir etmeye ne hakkın var. Mesela benim akrabam bu işi yapıyor. Bankada en az 30 milyon Dolar nakiti var. Han, ev, apartman, daire, İstanbul’da evler, fıstıklık, arsalar vs hariç” deyince sinirlendi!
Bu saydıklarına göre bu adam olağanüstü zengin. Peki bu adam ne kadar vergi vermiş?” diyerek hıncını benden almaya çalıştı! Sanki ben vergi müfettişiymişim gibi! Ama altta kalmadım:

“İşin orasını karıştırma! O vergisini Allah’a veriyor, Tanrı’da ona çok veriyor! Anladın mı?”

                                                               ***

Fıstıktan başladık, nereye geldik.

Kızmaca yok!

Bu işin kaymağını az sayıda insan yiyor! Bunu çözmedikçe, fıstık iflah olmaz.

Peki, bu iş çözülebilir mi?

Hayır, kimsenin gücü yetmiyor.

İşte, arkadaşımın söylediği gibi bu işten faizcilikle para kazananların sonu iyi olmuyor!

Etrafınıza bakın. Arkadaşımın söylediği aslında doğru.

Peki, bu işten ders alan var mı?

Şaka mı yapıyorsunuz, dedik ya, iflah olunmuyor…

 


 

Tanıtım dedik ya…

 

Irak’ın Kuzeyinde yeralan Kürdistan Bölgesel Yönetimi, dünyanın bütün yatırımcılarını bölgesine davet ediyor.

Bunun için Dubai’de, paranın merkezinde, büyük bir organizasyonla işadamlarını davet ederek tanıtım yapacaklar. Teşvikleri anlatacaklar, oraya gidenin ne kadar çok para kazanacağını anlatacaklar.

Tanıtım önemli, çok önemli…

Herkes beceriyor, biz birbirimizden arsa alıp satmaktan, bu gibi tanıtım işlerine zaman ayıramıyoruz!

 

 

 

 

 

 

 

Zeugma Müzesi