DEVE KUŞU OLMAMAK GEREKEN GÜNLERDEYİZ
Deve kuşu taklidi yapan çoğu yetkiliyi görüyor ve üzülüyorum. Mesleğim gereği turizm sektöründe olduğum ve nabzını çok iyi tuttuğumu iddia ettiğim için, bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hukuk, eğitim, sağlık ve adaletin sorgulandığı ülkelerde belirsizlik, turizmi olumsuz etkiler. Türkiye’de derin yoksulluk ve gelirde insafsızca bozulmuş dağılım ne yazık ki iç turizmi de dış turizmi de etkiliyor.
Türkiye’de birçok olumsuzluğu aynı anda yaşıyoruz. Son 22 yılda yavaş tırmanan, son 11 yılda zirve yapan ülke yönetimindeki başarısızlık turizm aktörlerini de turizm girdilerini de çok olumsuz etkiliyor.
Yurt dışından gelmesi için büyük çaba sarf ettiğimiz konuklar ülkedeki adaletsiz düzen ve belirsizlik sebebiyle bölgemize güven duyamıyorlar. Turizmin olmazsa olmazı güven, fiyat istikrarı, huzur ve bunların hiçbirinin bizde olmadığı aşikar. Verilerini sorguladığımız ve asla inanmadığımız bir istatistik kurumu var. Yetkilileri o kadar zor durumdalar ki, bırakın demeç vermeyi halkın içine bile çıkamıyorlar. Çoğu bilgi şeffaf olmadığı için son yıllarda net olarak ülkede ağırladığımız turist sayısını ve ne kadar gelir elde ettiğimizi rakamsal olarak bilemiyoruz. En basit örnekle havaalanlarında gelen yolcular içinde hac ve umreden gelen kişiler de turist olarak sayıldığı için, bölgeye gelen turist sayısı çokmuş gibi gösteriliyor. Ya da bir kurvaziyerle ülkemize gelen konuklar, Türkiye’de İstanbul, Bodrum, Kuşadası gibi uğradığı her limanda, sanki ilk kez Türkiye’ye girmiş gibi tekrar tekrar turist olarak sayılıyor.
Ancak görünen o ki her geçen gün eksilen bir turizm payı, cahilleşen bir halk, güvenilmez bir ekonomi ile evrensel turizmden söz etmek giderek olanaksızlaşıyor.
Gaziantep; tüm bunlara ek olarak bir de enflasyonist ortamın fırsatlarından en büyük payı kapmaya çalışan, nereden geldiklerini bilmediğimiz (ya da çok iyi bildiğimiz) bir avuç aç gözlünün yarattığı fahiş fiyat kapanıyla savaşıyor.
Yanı başımızdaki kentlerin yemek satış fiyatlarıyla, bizim dünyalara tanıtmak için ömür çürüttüğümüz “Gastronomi” miz için restoranların değer biçtiği adisyonlar neredeyse yarı yarıya farklı. Ahiler kenti Gaziantep’in üstün ahlaklı esnafının şöhreti çok yakında yara alacak diye oldukça kaygılıyım.
En büyük hata başkalarının zeka seviyesini küçümsemek elbette. Kimse aptal değil. İstismar edildiğini anlayan yabancı turist, hatta batıdan gelen yerli turist neredeyse bölgeyi tercih etmeme noktasına geldi.
Turizmde yetkililer deve kuşu gibiler. Kendi sanal dünyalarının rakamlarını, olmasını istedikleri toz pembe tabloyu, laf cambazlığıyla bizlere anlatmaya, algı yaratmaya çalışıyorlar ama görünen köy kılavuz istemiyor.
Ülke genelinde seyahat acentası meslektaşlarım birer birer şirketlerini satma çabasına girdiler. Çoğu otel ya kapatılıyor ya da konkordato ilan ediyor. Bu durum, kredi geri ödemeleri sırasında ödeme yapamayan işletmelerin borçlarını yeniden yapılandırmak zorunda kaldıkları bir zamanda meydana geliyor.
İstanbul, Marmaris, Bodrum, Rize, Çanakkale ve Van’da bulunan 14 otel, 2024 yılının ilk iki ayında icralık oldu.
Ülkede kanunsuzluk o kadar hat safhadaki kaçak turlar aldı başına gidiyor. Çoğunlukla Suriyeliler ve sonradan görme zengin “oligarklar” sebebiyle ülkede yaratılan “cezasızlık algısı “gerçeği diğer kanunsuzlukları da körüklüyor.” Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” cular kendi kurallarıyla yaşıyorlar ve yargının bunlara söz geçiremediği de herkesin sorguladığı bir şüphe artık. Parasal güç şu anda moral ahlakın önünde ve bu sebeple bir yerlerdeki dayılarına sırtlarını dayayanlar her türlü yolsuzluğu, haksızlığı, usulsüzlüğü yapabileceğini düşünüyor.
Bu memleket bizim. Bu korkunç gerçekleri yok saymamız, görmezden gelmemiz çok büyük bir ahlaki yoksunluk. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” sözü birçok müslümanın bildiği ve her fırsatta kullandığı bir deyiş. Zaman; şimdi deve koşu gibi başımızı kuma gömmenin değil, haksızlıklara karşı konuşmanın zamanı. Etrafımızdaki yanlışlara, haksızlık ve hukuksuzluklara toplumsal tepki vermezsek, ulu önder Atatürk ve arkadaşlarının bize armağan ettiği tüm cumhuriyet kazanımlarımızı birer birer kaybedip, cehaletin karanlığına yuvarlanacağımız günler çok uzakta olmayacak.