“Sonun başlangıcı mı?” 2

YAYINLAMA: 31 Ekim 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 31 Ekim 2012 / 18.00

Dün “Sonun başlangıcı mı?” diye yazmıştım.

Bugün (dün) sorumun cevabı net bir şekilde verildi.

Hatırlayalım.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Birinci Meclis’in önünden Anıtkabir’e yürümek isteyen CHP’liler ve vatandaşlar, Valiliğin izin vermemesi nedeniyle engellenmiş, kurulan barikatlar önünde polis ile halk karşı karşıya gelmişti. Ancak, bir süre sonra barikatlar kaldırılmıştı. İşte bu kaldırılma olayının Cumhurbaşkanı Gül’ün emri ile yapıldığı iddia edilmişti.

Bu iddia duyulduktan sonra ortalık bir anda karışmıştı.

 

Başbakan Erdoğan, Almanya 'ya gitmeden önce havaalanındaki basınla toplantıda bu konu kendisine soruldu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çankaya’daki resepsiyon sırasında Ankara Valisi Alaattin Yüksel’i çağırarak “Esnek davranın gerilim tırmanmasın, istenmeyen görüntüler yaşanmasın” sözlerine ve barikatı kimin kaldırdığı konusundaki iddialara Erdoğan, "Gül'ün barikatı kaldırın talimatı vereceğine inanmıyorum. Çünkü bu ülkeyi bugüne kadar çift başlı bir sistemle yönetmiyoruz" dedi ve Almanya’ya uçtu.

Tabii buna Gül cevap verecek miydi veya nasıl bir tepki gösterecekti, herkes büyük bir beklenti içine girmişti! Cumhurbaşkanı Gül, Bosna-Hersek Büyükelçisi Damir Dzanko'yu kabulünden önce Çankaya Köşkü 'nde basın mensuplarının sorusunu yanıtlarken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın “Bu ülkeyi çift başlı bir yönetimle bugüne kadar getirmedik, bundan sonra da çift başlı bir yönetimle bu ülke bir yere varmaz” sözlerine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine şöyle konuştu: “Önce tabii Cumhurbaşkanı olarak Cumhuriyet Bayramı'nın bütün ülkede nezih bir şekilde kutlanmasıyla ilgili yetkililerin dikkatini çekmemden daha doğal bir şey olmaz. Ayrıca çift başlılık gibi bir şey de olmaz. Memleket idaresinde, ülke idaresinde çift başlılık doğru da değildir. Böyle bir şey zaten söz konusu da değildir. Anayasamız, mevcut kanunlarımız hepimizin yetki ve görevlerini, sorumluluklarını zaten açıkça belirtmiştir. Bu bakımdan hepimizin yanlış anlamalara fırsat vermemesi gerektiği kanaatindeyim.” 

Cevap çok açık ve net…

Ben Cumhurbaşkanı sorumluluğu ile hareket ediyorum. Türkiye demokratik bir ülke, tek adam ülkesi değil, rahatsızlıklarım var, sorumluluğum bunları dile getirmemi gerektiriyor, Bunu hep yapacağım.

Ben böyle anladım. Aslında Cumhurbaşkanı Gül, konuşmalarında hükümet üyelerinden, siyasi parti lider ve temsilcilerine, Batı’ya, ekonomi yönetimine kadar pek çok kesime sürekli mesajlar veriyordu. Örnekler vereyim:

Ekonomi Bakanı Çağlayan’a

“Dışa açık bir ekonomide sadece iç değil, aynı zamanda dış gelişmeleri de sürekli izlememiz elzemdir. Aşırı özgüven ve rahatlık duygusu, ekonomi yönetimlerinin her zaman kaçınmaları gereken duygulardır.”

Aslında ne demek istedi:

Cumhurbaşkanı Gül bu sözleri ile son dönemde ekonomide “gaza mı, frene mi basılmalı” tartışmalarına girdi. Cumhurbaşkanı, “frencilerin” yanında yer aldı. “Gaza basma” yanlılarına ise, (ki bu konuda en açık ve net söylemler Ekonomi bakanı Zafer Çağlayan’a aitti) “aşırı özgüven ve rahatlık duygusundan kaçının” mesajı verdi

Hem Babacan’a hem Şimşek’e destek

 “Ekonomi alanında bugüne kadar sağlanan başarıların önemli bir sebebinin mali ve parasal disiplin olduğu unutulmamalıdır. Bu alanda yaşanacak gevşemenin, tamiri imkânsız sonuçlara yol açacağı hatırda tutulmalıdır. Ayrıca, bu kırılgan dönemde kamu harcamalarındaki önceliklerimize de dikkat etmeliyiz.” Aslında ne demek istedi:

Cumhurbaşkanı Gül bu cümleleri ile, faiz indirimi beklentisinde olanlara karşın, finansal istikrardan taviz vermeyen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a da, mali disiplin ve harcamalar konusunda her fırsatta uyarıda bulunan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e destek verdi.

 

Yargıya “İfade özgürlüğü” eleştirisi

“Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır. Hiç kimse fikirleri ve fikirlerini medya yoluyla açıklaması yüzünden hapse düşmemelidir. Şiddeti teşvik eden ile görüş açıklayan arasında kesin bir ayrım gözetilmelidir.”

Aslında ne demek istedi:

Cumhurbaşkanı Gül bu sözleriyle, gözaltına alınan ve uzun yargılama süreçleri boyunca tutuklu olan medya mensupları ile entellektüellere destek çıktı, tutuklu yargılamada ısrar eden mahkemelere de “ifade özgürlüğüne dikkat” mesajı verdi

 

Medyada Erdoğan’dan farklı

“Terörle mücadelede millet olarak, iktidarı, muhalefeti, medyası ve sivil toplum kuruluşlarıyla hepimiz tek yürek halindeyiz. Bu mücadelenin başarısı için kararlılık ve birlikteliğin sürmesi hayati önem arzetmektedir.” Aslında ne demek istedi:

Cumhurbaşkanı Gül bu ifade ile terörle mücadele konusunda medyayı sürekli “destek vermemekle” eleştiren Başbakan Erdoğan’dan farklı bir profil çizdi. Medyanın da Türkiye’nin diğer kesimleri ile birlikte “tek yürek” halinde terörle mücadeleye destek verdiğine vurgu yaptı.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na Çin mesajı

“Komşumuz ve büyük ticari ortağımız Rusya başta olmak üzere, ilişkilerimizin süratle çeşitlendiği Çin, Afrika, Latin Amerika ve Pasifik ülkelerine yönelik çok boyutlu dış politikamızı güçlendirmeye devam etmeliyiz.”

Aslında ne demek istedi:

Cumhurbaşkanı Gül’ün bu sözleri, Suriye’de BM Güvenlik Konseyi’nin karar almasını engelleyen Çin ve Rusya’ya sert çıkan, hatta bu ülkelere “ambargo uygulanmasını” öneren Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na mesaj olarak yorumlandı.

Hükümete AB eleştirisi

“Avrupa Birliği ve başta ABD olmak üzere NATO müttefiklerimizle ortak değerler temelinde yürüttüğümüz ilişkiler, sadece bir dış politika ve güvenlik tercihi olarak telakki edilmemelidir. Ülkemizin siyasi, demokratik ve ekonomik vasıflarının da bir anlamda tescili olan bu ilişkiler, güvenliğimizin pekiştirilmesi ile demokratik ve ekonomik inkişafımız bakımından da son derece önem taşımaktadır.”

Aslında ne demek istedi:

Cumhurbaşkanı Gül’ün bu cümleleri, son dönemde dış politika yüzünü Batı’dan Doğu’ya çevirdiği eleştirilerine uğrayan hükümete mesaj niteliğinde algılandı. Gül, konuşmasının pekçok yerinde Avrupa Birliği hedefine atıfta bulunarak, TBMM’yi de, hükümeti de “AB reformlarına öncelik vermeye” çağırdı.

Bozdağ’a başkanlık uyarısı

“Yeni anayasa yapım sürecinde, pek çok meselenin ve alternatif anayasal sistemlerin gündeme getirilmesi, bu sistemlerin olumlu ve olumsuz yanlarının irdelenmesi sağlıklı bir tartışmadır. Bu sistemlerin dünyada başarıyla uygulandığı örnekler bulunduğu gibi, ciddi sıkıntılara yol açtığı örnekler de mevcuttur. Önemli olan dünyadaki mevcut örnekleri de dikkate alarak, meseleyi kendi bütünlüğü içinde, tüm veçheleriyle tartışmaktır. “

Aslında ne demek istedi:

Cumhurbaşkanı Gül bu sözleri ile hükümette başkanlık sistemini gündeme getiren ve destekleyici açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a, “Başka sistemleri tartışmak iyidir. Ama sakıncalarını da görmek gerekir” mesajı verdi.

 


Asri Mezarlık

 

Asri mezarlıkta babamın mezarına sıkça ziyarete giderim. Antepliler ebeveyinlerine karşı çok vefalıdır, hep müşahade ederim.

22 Ekim’de babamın vefatının 17’inci yılında gazetede çalışan arkadaşlarımızla birlikte mezarını ziyarete gittiğimizde nahoş bir olayla karşılaşık.

17 yıl önce diktiğim ve emekle büyüttüğüm çam ağaçlarının yanmış olduğunu gördüm. Çok üzüldüm. Biraz araştırma neticesinde ağaçların altında bali çeken çocukların yaktığı ateşle ağaçların zarar gördüğünü tespit ettim.

Dün Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey’e gönderdiğim ileti ile olayı duyurdum. Bir de, aile mezarlığımızın yan tarafı yol olarak kullanılırdı. Asri mezarlık kurulduğundan beri orası yoldu. Yolun iptal edilerek ‘Fikret Kitapçı Aile Mezarlığı’na tahsis edilmesine anlam veremedim. Bunu da sordum Güzelbey’e.

Dr. Güzelbey, konudan haberdar olmadığı ve her zamanki duyarlılığı göstermiş olmalı ki, kısa bir süre sonra, yolu kesipte aile mezarlığı yapan Fikret Kitapçı beni telefonla aradı.

Aramızda geçen diyaloğu yarın yazacağım.

 

 

                

 

 

“Sonun başlangıcı mı?” 2