HİTLER Diye Biri

YAYINLAMA: 28 Mart 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 27 Mart 2025 / 18.54

Hayatının bir bölümünü bildiğimiz, fakat diğer bölümünü hiç bilmediğimiz tarihi bir karakter vardır ki kimi zaman aklıma gelir, hayatlarını inceler, muhasebe yapmaya çalışırım. Gelin beraber bir karaktere doğumundan Almanya’nın başına gelinceye kadar özet bakalım. 20 Nisan 1889 senesinde Avusturya’nın Braunau am Inn kasabasında dünyaya gelen Adolf Hitler’in, hayatı incelenmeye değer  olduğuna inanmaktayım. 

Deutsche Arbeiter Partei’nin kuruluşunda hizmeti geçen Alfred Rosenberg ve Baron Sebottendorf,  partinin yeni genç bir yüze ihtiyacı olduğunu düşünerek, Avusturya’dan göç ederek Münih’e gelen Adolf Hitler’i, 1919 yılında partiye üye yaparlar. 1921 senesinde parti başkanlığına seçilir. Genç ve iyi bir hatip olduğu için kitleleri arkasından sürükleyici bir karaktere sahip olduğunu görürler. Bu nedenle, 9 Kasım 1923 tarihindeki Münih’te birahanedeki konuşması sonrası isyan başlatır. Benito Mussolini’nin Roma yürüyüşünü taklit ederek, Munih’te hükümeti devirmek için yaptığı bu çıkışta, ordu ve polisten destek bulamayınca, Bavyera hükümeti tarafından yakalanıp 5 yıl hapis cezası ile hüküm giyer, Adolf Hitler. Münih’ten alınıp Ausburg’un güneyindeki Landsberg hapishanesine gönderilmiştir. 

Burada yazdığı ‘’ Mein Kampf ’’ yani ‘ Benim Kavgam’ adlı kitap, kendi fikirlerini topluma yansıtmak için yol haritası niteliğinde bir eserdir. Rudolf Hess tarafından yayınlanması, birçok yerden ses getirmiş olduğu muhakkaktı. Kendi yandaşları tarafından dağıtıldığı bir gerçektir. Bu arada Almanya’da kurulan ‘THULE GESELLSCHAFT’ adlı cemiyet, ülke için savaşçı bir lidere ihtiyaç olduğunu savunmaktaydı. Bu nedenle ortamın dikkatini çeken bu genç ‘HİTLER’ üzerinde birçok kurguların yapıldığını biliyoruz. 

Hitler‘in 5 sene hapiste yatmadığı, 1. Dünya Savaşı sonrası ve sanayide ekonomik  kriz yaşanması  sırasında, THULE Cemiyeti kurucusu Rudolf Von Sebottendorf ’un Bavyera Halk Mahkemesi başkanına yazığı bir mektupla, Hitler’in serbest bırakılmasını istemesi  sonucunda, Hakim GEORG Neithardt tarafından yeniden incelenen dosya sonrası, 20 Aralık 1924 tarihinde HİTLER ‘i serbest kılar.  

Çok kısa bir zamanda partinin yeniden başına geçmesi ile Alman gençlerini heyecanlandırır. İkna kabileyi olan genç lider, bilhassa Münih’te bir çok salonda yaptığı konuşmalarla partiye yeni bir sıfat vermek adına partinin adını ‘NASYONEL SOSYALİST ALMAN İŞÇİ PARTİSİ’ yani ‘NATİONALSOZİALİSTİSCHE DEUTSCHE ARBEİTER PARTEİ ‘ olarak değiştirmesi, partiye yeni bir kimlik kazandırır. Bu değişiklik Hitler’i Almanya’nın Şansölyesi yapmaya yetmemiştir. 

Avusturya doğumlu olan Hitler, Alman vatandaşı olarak kabul edilebilmesinin önünü açmak adına, THULE cemiyeti üyesi Bakan Dietrich Klagges, Hitler’i Brunswick temsilciliğine atayarak, Alman vatandaşlığı kazanmasına sebep olur. 

Dünyanın içinde bulunduğu durumu çok iyi tahlil eden Adolf Hitler, 1932 tarihine kadar girdiği seçimlerde kaybetmişti. Propaganda sürecinde milliyetçiliksosyalizmanti-semitizm ve anti-kominizm konularını iyi işleyerek yaptığı konuşmalarda taraftar kazanır. 31 Temmuz 1932 tarihinde 3’üncü kez girdiği seçimde toplam oyların %37’sini alarak parlamentoda en fazla sandalyeye sahip olarak iktidara gelmeyi başarır. 

Devlet Başkanı olarak seçilmesi, aynı zamanda Başbakan ve Cumhurbaşkanlığının sorumluluklarını üstlenerek “Führer” ünvanı ile anılmasını ister. Devlet Başkanlığı sorumluluğu görevlerini yeniden düzenleyerek, bütün yetkileri kendinde toplar. Hitler, mevcut ortamdan yararlanarak alt ve orta tabakanın ekonomik istemlerine ümit vermekte yaptığı propaganda da kullandığı dil ve karizması ile, toplumları etkilemekte çok başarılı olmuştur. 

Birahane isyanı sonrası, Devlet Başkanı olarak, Führer adım adım saldırgan bir dış politika izlemeye başlar.  ‘’Lebesraum” adı altında Almanlar için yaşam alanını genişletmek adına Polonya’yı işgal eder. Saldırgan hayatının ilk eylemi budur. 

Ülke içinde sayısız tutuklamalar yaptırır. Alman ırkı dışındaki ırka olan anti-semitizim hareketi, bilhassa Yahudilerin toplatılması konusunda bir polis devleti oluşması, yüzyılların silemeyeceği bir soykırıma imza atması, unutulmayacak insanlık suçu olarak tarihe geçer. 

Hatta Şubat 1933 senesinde Cumhurbaşkanı Paul Von Hindenburg ‘a, milliyetçi Nazi Partisi dışındaki bütün partilerin çalışmalarını durduran bir kararname imzalatarak, 5 Mart 1933 senesinde yapılan seçimde %44 oy alarak Nazi partisinin parlamentoda çoğunluğu temin etmesini sağlamıştır. 

23 Mart 1933’te özel yetki yasası çıkartarak yasama ve yürütme yetkilerini eline almış olduğunu görmekteyiz. 2. Dünya Harbi’nin fitilini ateşler, ancak hikayenin sonunda Almanya kayıtsız şartsız teslim olur, Hitler intihar eder.

Tarihçilerin oturup tarihi neden kaleme aldıklarını düşünürüm. Tarihe adını kazımış diktatörlerin sonlarının nasıl olduğunu, yakın tarihimizde de izledik. Bir örnek Nikolay Çavuşesku, Romanya, sonu hüsran. Tarihten ders alınsa hiç tekerrür eder miydi diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

HİTLER Diye Biri
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *